"10 Ekim Ankara Katliamı soruşturmasında delil gizleyen savcılar, Yargıtay ve HSK korumasında"
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, savcılar hakkında delillerin gizlenmesi ile ilgili şikayetin Yargıtay tarafından işlemden kaldırılması kararını AYM'ye taşıdı.
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak delilleri gizledikleri gerekçesiyle şikayette bulundukları savcılar hakkındaki dosyanın Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu tarafından "soyut içerikli olduğu" gerekçesiyle işlemden kaldırılması kararını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, savcıların, katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak delilleri gizlediğini, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakının katliamın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine teslim edilmesinin açığa çıktığını ve üç soruşturma savcısı hakkında şikayette bulunulduğunu hatırlattı. Ramazan Dinç ve Tekin Küçük hakkındaki şikayet, görevlerine Yargıtay'da devam etmeleri nedeniyle HSK tarafından Yargıtay 1. Başkanlar Kuruluna gönderilmişti. Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu da 25 Ekim'de iki isim hakkındaki şikayetin "yakınmanın konusu, yargı yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan bir konuya ilişkin ve iddialar soyut içerikli" diyerek dosyanın işlemden kaldırılmasına kesin olarak karar vermişti. Savcı Derda Gökmen hakkındaki şikayet süreci ise hala HSK önünde.
"HİÇBİR SAVCININ DOSYA 'GİZLEMEK' GİBİ BİR YARGI YETKİSİ BULUNMAMAKTADIR"
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu yaptıkları açıklamayla Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu kararına karşı bugün Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduklarını duyurdu. Yargıtayın işlemden kaldırma kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan komisyon, "Yargıtay 1. Daire üyelerinin şikayetimizin konusunu anlamamış olmaları mümkün değildir" diyerek "Şikayet, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakına, toplanan deliller arasında hiç yer verilmemesine ilişkindir. Hiçbir savcının dosya 'gizlemek' gibi bir yargı yetkisi bulunmamaktadır" diye vurguladı.
"9 KLASÖR EVRAKIN 4 YIL SÜREYLE GİZLENMESİ SOMUT BİR İDDİADIR"
Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunun soyut/somut değerlendirmesini eleştiren komisyon, "Üç soruşturma savcısının, 100 kişinin öldürüldüğü bir katliama ilişkin soruşturma evrakından, en hafif değerlendirme ile 4 yıl süreyle haberdar olmaması, yine en hafif değerlendirme ile görevi kötüye kullanma suçu kapsamındadır. Şikayetimiz yoruma veya değerlendirmeye dayanmamaktadır. 9 klasör evrakın 4 yıl süreyle gizlenmesi gayet somut bir iddiadır. 9 klasörden oluşan soruşturma evrakının niteliği soruşturma savcılarının sorumluluğunun/suçunun büyüklüğünü göstermektedir." dedi.
"KATLİAMDAN ÖNCE TERÖR EYLEMİ YAPABİLECEĞİ TESPİT EDİLEN KİŞİLER HAKKINDA HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI"
Komisyon sonradan açığa çıkan evraklarda yer alan detayları şöyle aktardı:
"İlgili klasörler, soruşturmanın başlangıç dönemine ilişkin evrakı içermektedir. 10 Ekim Ankara Katliamı Gaziantep IŞİD hücresi tarafından örgütlenmiş, iki canlı bomba 9 Ekim 2015 gecesi karayolu ile Ankara'ya yola çıkmış, canlı bombaları taşıyan aracı Halil İbrahim Durgun kullanmış, araca Yakub Şahin eskortluk etmiştir. Canlı bombaların Ankara'ya ulaşmasında en önemli sanıklardan biri Yakub Şahin’dir. Bahis konusu 9 adet kayıp klasörde canlı bomba aracına eskortluk yapan sanık Yakub Şahin ve örgütün nakliyecisi olan sanık Hüseyin Tunç ile ilgili soruşturma evrakı yer almaktadır. Bu evrakta Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç'un katliamdan 10 gün önce, 30 Eylül 2015 tarihinde, Nizip'te 2 ton gübre satın almak istedikleri, gübrenin artan terör eylemlerinde kullanılabileceğinden şüphelenen satıcının kimlik soruması üzerine alamadan ayrıldıkları ve gübre satıcısının şikayeti üzerine haklarında soruşturma başlatıldığı anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında Hüseyin Tunç ve Yakup Şahin’in kimlikleri tespit edilmiştir. 2 Ekim 2015 tarihinde dosya kapsamında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Büro Amirliğine ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazılar yazılmış ancak Gaziantep Emniyeti tarafından hiçbir işlem yapılmamıştır. Terör eylemi yapabileceği, bir gübre satıcısı tarafından değerlendirilen Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç katliamdan 10 gün önce emniyet tarafından tespit edilmiş olmasına rağmen 10 Ekim Ankara Katliamında etkin rol alabilmiştir. Bu soruşturmanın akıbeti belli bile değildir. Soruşturma savcıları katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak bilgileri değerlendirmediği gibi, bu soruşturmanın ilerletilmesi ile ilgili de herhangi bir işlem yapmamıştır.
"MÜŞTEKİLERİN SORUŞTURMAYA KATILMA HAKKI KISITLILIK KARARI İLE ENGELLENDİ"
Bu dosyalara müştekilerin soruşturma sürecinde erişmesi soruşturma kapsamında alınan kısıtlılık kararının müştekilere ve müşteki vekillerine yönelik de uygulanmasıyla engellenmiştir. Müştekilerin soruşturmaya etkili katılma, delilleri inceleme, toplanmasını veya yok olmasını engelleme hakkı, soruşturma savcılarının talebiyle 11 Ekim 2015 tarihinde alınan kısıtlılık kararıyla engellenmiştir. Kısıtlılık kararın gerekçesi evraklara erişmenin “soruşturma amacını tehlikeye düşürecek” olmasıdır. Kısıtlı yürütülen soruşturma süresince evraklar savcılarca gizlenmiş, soruşturma amacı savcılarca tehlikeye düşürülmüştür."
YARGITAY'A SORULAR:
Komisyon, şikayeti işlemden kaldırma kararı veren Yargıtay'a şu soruları yöneltti:
- 10 Ekim Ankara Katliamı soruşturmasını yürüten savcılar katliamı gerçek anlamda soruşturmamak ve katliamın gerçekleşmesine olanak sağlayan kamu görevlilerinin açığa çıkmasına neden olacak bilgi ve belgeleri gizlemekle mi görevlendirilmiştir?
- Katliamın aydınlatılmasına katkı sunacak 9 klasör evrak bu görev kapsamında mı gizlenmiştir? Yine Nizip’te başlatılan soruşturma akıbetinin savcılarca takip edilmemesi bu görev kapsamında mıdır?
- Soruşturma savcısı Tekin Küçük 16 Temmuz 2018’de, Ramazan Dinç ise 17 Eylül 2019’da HSK Genel Kurulu tarafından Yargıtay üyeliğine atanmıştır. Görevde yükselmelerine olanak sağlayan soruşturmalardan biri de bu görevi gereği gibi yerine getirmiş olmaları mıdır?
- Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunun, hukukçu olmayan ortalama vatandaşlar için bile gayet açık olan şikayetimiz karşısında ifade dahi almadan verdiği kararın gerekçesi bu kişilere dokunulmazlık ve cezasızlık konusunda verilmiş bir güvence midir?
- Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar “Hayır” ise, yazarak paylaşma gereği duymadığınız kararınızın gerekçesi nedir?
"TÜM SORUMLULAR YARGILANANA KADAR BU SUÇ ORTAKLIĞINA KARŞI MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ"
Komisyon açıklamayı "Bu soruların yanıtı, etkili bir soruşturma ve yargılama için, katliamın gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanması için, adalet adına ısrarla her türlü hukuk yolunu harekete geçirmeye çalışan ve her seferinde aynı duvara çarpan bizler için gayet net. Elbette bu sorulara verdiğimiz yanıt mücadele kararlılığımızı değiştirmiyor. Tüm sorumlular yargılanana, adalet sağlanana kadar bu suç ortaklığına karşı mücadelemize devam edeceğiz" diyerek sonlandırdı. (İstanbul/EVRENSEL)