JMO İzmir Şube Başkanı Sonuvar: Bina yıkımlarında risk artıyor
Temel kazı sırasında yeterli jeoloji mühendisliği hizmeti alınmadığını belirten Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bora Sonuvar, bina yıkımları konusunda uyardı.
Fotoğraf: Mustafa Güngör/AA
Ramis SAĞLAM
İzmir
Çarpık kentleşmenin her gün farklı bir boyutu insan yaşamını tehdit etmeye devam ediyor. Bunlardan biri de zemindeki jeolojik koşullar dikkate alınmadan yapılaşmanın, yıkım, temel kazısı ve benzeri inşaat faaliyetlerinin sürdürülmesi. Karşıyaka’da, bir inşaatın temel kazısı esnasında yan apartmanda oluşan kayma nedeniyle çevrede bulunan 5 apartmandaki 55 daire tedbir amaçlı boşaltılmış, binanın çevresinde güvenlik önlemi alınmıştı. İki apartmanın arasına metal destek yerleştirilerek binalar sabitlenmişti. Can güvenliğini tehdit eden denetimsiz yıkımlarla ilgili Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin tespit ettiği sonuçları Oda Başkanı Bora Sonuvar’la konuştuk.
Karşıyaka Tersane Mahallesi’nde 21 Kasım 2021 tarihinde meydana gelen inşaat kazı çalışması sırasında yan binanın 20 cm kayması sonrası boşaltılan 5 binadan 2’sinde risk hâlâ devam ediyor. Bitişik nizam yapılaşmanın yoğun olduğu İzmir’deki tehlikeye dikkat çeken Sonuvar, yıkım, temel kazısı ve benzeri inşaat faaliyetlerinin geçmişe kıyasla daha riskli koşullarda gerçekleştirildiğini söyledi.
"KARŞIYAKA TERSANE MAHALLESİ ZEMİNİ ÖRNEK"
30 Ekim depreminin ardından hasar alan binalarda riskin daha da arttığını belirten Sonuvar, “Riskli yapı olarak tespit edilen binaların yıkımı ve yeniden yapımı sırasında çevre binaların afet güvenliğini tehdit edecek kazı uygulamaları gündeme gelmektedir” dedi.
Karşıyaka’daki yıkım sırasında yaşanan “kayma” vatandaşların can güvenliğinin tehlike altında olduğunu gündeme getirirken, Sonuvar, zayıf zemin koşulları bir araya geldiğinde yaşanabilecek tehlikelere dikkat çekti. Karşıyaka Tersane Mahallesi çevresindeki zeminle ilgili konuşan Sonuvar, “İnşaat faaliyetlerinin temel kazılarında daha fazla özen gösterilmesi gerekiyor. Bu alan akışkan kil ve gevşek kum gibi zayıf mühendislik parametrelerine sahip ve aynı zamanda alanda yüksek yer altı su seviyesi bulunuyor. Bu koşullar göz önüne alındığında temel sökümü ve kazı çalışmaları sırasında gerekliliklere uygun davranılmadığını tespit ettik” diye konuştu.
"YAPI DENETİMİNDE JEOLOJİ HİÇE SAYILIYOR"
4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve ikincil mevzuatındaki eksikliklerine değinen Sonuvar, kazı söküm çalışmaları sırasında yeterli jeoloji mühendisliği hizmeti alınmadığını söyledi. Sonuvar, “Bitişik nizam yapılaşmanın olduğu alanlardaki bina yıkımları, genelde önce temel üzeri sonra da yeni bina inşasının öncesinde olacak şekilde temel sökümü 2 aşamada gerçekleşiyor. Bu çalışmalar yapılırken jeoloji mühendisliği hiçe sayılıyor” dedi.
"YIKIMLAR İÇİN UYARIYORUZ"
Sonuvar, bina yıkım ve yeni yapılaşma faaliyetleri sırasında ortaya çıkacak olan derin kazıların artık özel bir durum değil genel bir mühendislik sorunu olduğunun altını çizdi. Sonuvar, “Yıkım yapılacak alandaki zeminin jeolojik-jeoteknik koşulları değerlendirilerek yıkım zemin etkileşime dayalı hem yıkıma konu olan bina hem de çevre binalar ve parsellerde risk analizi yapılması gerekir” dedi.
"YANDAKİ KAZI ÖNCESİ BİNAMIZDA HİÇBİR PROBLEM YOKTU"
Kayma meydana gelen binanın arsa sahibi olan ve kızı binada yaşayan Necla Kırıntı, arsalarını kat karşılığı müteahhide verdiklerini, yandaki kazı öncesinde binalarında hiçbir problemin olmadığını söyledi.
Yan binanın temeli kazılırken kendi binalarının temeline girildiğini öne süren Kırıntı, “Önlemin daha önceden alınıp temelin kazılması gerekiyordu. Benim çocuğum buraya daha 15 gün önce taşınmıştı. Çok üzüldüm, bina devrilebilirdi de. Kendileri fark ettiler. Dün gece bende kaldılar. Kızım fark edip tüm dairelere haber vermiş. Kızım duvar boşluğundan sesler duymuş” diye konuştu.