28 Kasım 2021 00:14

Rus gazeteciliği ve kitlesel medyanın yeni zorluğu

IPI üyesi ve PEN Moskova Direktörü Nadezda Azhgkhina, Rusya’da gazeteci cinayetlerini, gazetecilerin yaşadığı hak ihlallerini ve sansürü yazdı.

Nadezda Azhgkhina | Fotoğraf: IPI

Paylaş

Nadezda AZHGKHINA
IPI üyesi ve PEN Moskova Direktörü

İlk Rus gazete St. Petersburg Vedomosti, 1 Ocak 1703’te kuruldu. Gazete, Rus Çarı Büyük Peter‘in öncelikle Avrupalı hükümdarları kendi aktiviteleri hakkında bilgilendirmek, daha sonra da kendi memurlarına çarın emir ve kararnamelerini bildirmek için direkt aracı olarak kuruldu. Sansür, Rus gazeteciliği ile birlikte doğmuş oldu.

Moskova Üniversitesi profesörleri 1755’te kendi yayınevlerini kurmak için izin alarak Moskova Periyodik Vedomosty adlı yayınevini kurdular. Yayınevi, Fransız Devrimi’nin fikirlerini takip etti. O zamandan bu yana, neredeyse üç asırdır, Rus gazeteciliği hep katı bir sansür uygulaması ile özgürlük rüyasının, emperyalist ve daha sonra Sovyet rejimlerin resmi propagandası ile ifade özgürlüğü, halk ile yönetim arasında açık iletişim, herkes için adalet ve humanizm taleplerine dayanan liberal gelişmelerin arasında denge kurmak durumunda kaldı. En cesur, özgür fikirli editör ve yazarlar direkt olarak baskı ve hatta bazen hapis, sürgün ile yüzleşti ancak özgürlük rüyası hiç ölmedi.

Rus yazarlar, sansürün üstesinden gelebilmek için “Ezop dili” denilen “satır aralarında mesaj veren” özel bir yazım sanatı geliştirdiler. Metaforik, çağrışıma dayalı ve diğer sanatsal formları da kullanarak okuyucunun da “satır aralarını okuduğu” bir yöntemle ana mesajı sundular.

Rus entelektüellerin eski rüyası ifade özgürlüğü, 1990’da çıkan ve sansürü yasadışı ilan edip vatandaşlara kendi medyasını kurma hakkı tanıyan türünün ilk örneği “Kitlesel Medya Yasası” ile gerçekleşti. Bu yasa, hala SSCB yönetimindeki “perestroika”nın ilk açık sonucuydu. 1991 Aralık’ta yasa Rus Federasyonu’nun yeni parlamentosu tarafından kabul edildi.

Ne yazık ki, kısa süre sonra gazeteciler bağımsızlıklarını kaybetmeye başladılar. Devletin yerini yeni medya sahipleri ve büyük işadamları aldı. Bağımsız gazeteciliği desteklemek yerine gazetecileri finansal ve politik yarış için bir silah gibi kullandılar. Bağımsız gazeteci ve editörlerin piyasa ekonomisi konusunda yeteri kadar tecrübesi yoktu ve bağımsız meslek grupları veya sendikaları oluşturamadılar. Ruslar, özgürlüğü cennetten düşen altın yağmuru sandılar ve bunun kutlanması gereken bir festival değil fakat günlük sıkı çalışmanın ürünü olduğunu anlamadılar. 90’ların sonunda, medya sektörü birbiriyle yarışan ve gazetecileri aracı olarak kullanan birkaç imparatorluk arasında bölünmüştü.

Ve böylece bağımsız gazetecilere karşı şiddet her günün pratiği haline geldi.

Kalmukya başkanını eleştiren bir makale yayımlanmasının ardından Kalmukya’da bir gazete editörü olan Larisa Yudina’nın 1999’daki suikasti tüm Rusya’yı dondurdu. 1994’te askeri ilişkiler bakanını eleştiren Dmitry Kholodov’un öldürülmesi ve “Rus Larry King” olarak adlandırılan Vlad Listyev’in 1995’teki cinayeti yine büyük yankı yarattı. Siyaset ve kanunların uygulanışındaki yolsuzluklar üzerine çalışan ünlü araştırmacı gazeteci Yury Shchekochikhin 2003’te tuhaf bir hastalıktan öldü. Anna Politkovskaya’nın 2006’daki cinayeti küresel boyutta haber oldu ve cezasızlığın son bulması için küresel bir hareket başlattı. Bugün, Rusya’da öldürülen veya ortadan kaybolan gazetecilerin listesinde 530’den fazla isim yer alıyor. Bu davaların pek çoğu cezasızlığa batmış biçimde atıl duruyor.

2000’den beri, medya piyasasına (ve siyasi ve ekonomik hayata) olan devlet etkisi giderek daha da görünür hale geldi. 2001’deki 11 Eylül olaylarından bu yana, güvenlik kavramı kamusal alanda ifade özgürlüğünün önüne geçti. Yeni medya şirketleri, tek tek devletin veya ona yakın işyerlerinin kontrolüne geçti.

Bağımsız medya pek çok zorlukla ve farklı formlardaki sansürle karşı karşıya. 2014’ten beri kanunlar gittikçe daha kısıtlayıcı bir hal alırken araştırmacı gazetecilik yapılması neredeyse imkânsızlaştı. Devlet yetkilileri veya yakınlarının mal varlıkları ve yaşamları hakkında haber yapmak yasadışı oldu; askeriye, uzay ve hatta 2. Dünya Savaşı tarihi hakkında haber yapmak da öyle.

“Aşırıcılık” veya “siyasi etkinlikler” gibi kavramlar o kadar belirsiz tanımlılar ki her bir eleştirel ses bu kavramlarla suçlanabilir. Yasanın uygulanması da, en başta ceza alanlara eleştirel medyayı koyan, bir hayli seçici bir tutumla ilerliyor. “Yabancı ülke ajanları” yasası baskı kurmak ve onlarca bağımsız medya ve gazeteciyi yoldan çekmek için yeni bir araç oldu.

Fakat Rusya’daki gazeteciler vazgeçmiyor. Çoğu çevrimiçi olmak üzere pek çok yeni medya kuruyor ve birbirleriyle dayanışmayı sürdürüyorlar. Uluslararası işbirliği ve dayanışma birkaç önemli adli davanın çözülmesine yardım etti ve gözaltındaki pek çok gazeteci ve blog yazarının serbest bırakılmasını sağladı. Buna devam etmek çok önemli. Öldürülen gazeteci Politkovskaya’nın da çalıştığı Novaya Gazeta’nın genel yayın yönetmeni yakın zamanda Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Ödülü Shchekochikhin, Politkovskaya ve diğer öldürülen gazetecilere adadı. Onun bu zaferi ise Rus gazetecilere yeni bir güç veriyor.​​​​​​​

Çeviren Renan Akyavaş

ÖNCEKİ HABER

Soylu’dan açıklama: Mersin Cumhuriyet Meydanı 2014’ten beri miting alanı olarak verilmedi

SONRAKİ HABER

İngiliz hükümetinin göçmen politikası Londra'da protesto edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa