29 Kasım 2021 23:01

Zeytin ağacının evrenselliği

"Akdeniz çukurunda ve Ege Denizi çevresinde oluşan kültür ve onun yansımalarıyla; zeytin ağacının niteliklerini dünyayı ve insanı tanımada, simgeleştirdikleri bir örnek olarak değerlendirmişler."

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Paylaş

Sefa TAŞKIN

Aslında zeytin ağacı fiziki olarak evrensel bir bitki değildir. Akdeniz havzası çevresinde yetişir.

Çok soğuğu ve çok kuraklığı sevmez. Ilıman iklimin ağacıdır.

Son yıllarda Çin’in, Amerika’nın, Kafkasya’nın benzer iklime sahip bölgelerinde zeytinlikler geliştirme denemeleri yapılıyor.

Yeşil ve siyah tanesinden; meyvesinin suyu, yani yağından yiyecek olarak yararlandığımız zeytin ağacı doğada kendiliğinden var olmaz.

Zeytin çekirdeği toprağa düştüğünde bildiğimiz zeytin ağacı yeşermez.

Çalıya benzer bir bitkidir zeytin ağacının aslı. Batı Anadolu’da “delice” derler ona. Küçücük meyvelerinin suyu/yağı yok denecek kadar azdır. Bu bodur ağaç, verimli çok yağ üretecek kadar “akıllı” değildir!

“Delice zeytin” çekirdeklerinin ve yapraklarının 39 bin yıl önceden kalma fosillerine Ege Denizi’nin ortasındaki Kiklad adalarından, 3.600 yıl önceki patlayan “Thira” yanardağıyla ünlü “Santa İrini”, “Kutsal Barış” adasında rastlanıyor.

Bol yağ veren ilk “akıllı” zeytin ağaçlarının Mezapotamya’nın doğusundaki Zagros Dağları’ndan kuzeye, Güney Anadolu topraklarına uzanan, oradan Filistin’e inen “Bereketli Hilal” denen bölgede ortaya çıktığı düşünülüyor. 12 bin yıl önce avcı toplayıcılığı terk eden insanlığın ilk çiftçi topluluklarını, ilk yerleşimleri oluştuğu topraklardır buraları.

Bildiğimiz “akıllı zeytin” ağacının zamanın bir evresinde, bir “delice zeytin ağacının” mutasyona uğramasından ortaya çıktığı düşünülüyor. Sonra gün görmüş çiftçiler tarafından aşıyla ve dalının çelikleriyle çoğaltılan fidanlarla yaygınlaştırılmış olmalı.

Zeytincilik bilgisinin günümüzdeki en önemli isimlerinden Jose M. Blazquez, “akıllı” zeytin yetiştiriciliğinin yaklaşık 6.000 yıl önce Anadolu’da başladığını bildiriyor.

İsrail’da Hayfa’da yapılan arkeolojik kazılarda İ.Ö.4.binyıla tarihlenen bir zeytinyağı değirmeni ortaya çıkarılmış.

Ne kadar budanırsa budansın, kökleri ölmedikçe ölmüyor zeytin ağacı., Bin yaşından fazla yaşayan örneklerine rastlanıyor. Bu nedenle “ölümsüz ağaç” da deniyor ona. Bu gizemli ağaç insan emeğiyle ortaya çıkan ürünleriyle, insanlara yaşamlarında hep yardımcı olmuş.

Yeşil ve siyah meyveleri ekmeğe katık, odunu ocakların ateşi, yağı yemeğin harcı, yine yağı kandilden yayılan ışıktır zeytin ağacının.

Bu özellikleriyle insanlık tarihinin her aşamasında büyük ilgi görmüştür bu soylu bitki.

Mitolojik söylencelere konu olmuş, göksel dinlerin kutsal metinlerinde yer almıştır.

Antik Mezopotamya’nın ünlü destan kahramanı Gılgamış’ın elinde zeytin dalı ölümsüzlüktür.

Eski Mısır inancında Firavunların başlarına taktıkları zeytin dalından yapılmış taç “adaleti” simgeler.

Bugünkü Yunanistan’ın başkenti Atina’ya adını verdiği söylencelerle anlatılan Akıl ve Zeka Tanrıçası Athena, insanlara en yararlı olacak nesne olarak sunar onu tanrılar sofrasına. Kentin akropolünde yere mızrağını vurur ve yerden bir zeytin ağacı fışkırır. Rakibi, Deniz ve Deprem Tanrısı Poseidon’un oğlu bu ağacı kesmeye kalkar ancak balta döner onu vurur.

Sapı ağaçtan balta kıyamaz zeytin ağacının kesmeye!

Bereketin yanı sıra zeytin ağacının koyu yeşil yapraklı dalı barışın simgesi de sayılır.

İ.Ö.630-560 arasında yaşamış antik Atinalı Devlet adamı Solon’un yaptığı yasalar zeytin ağacına zarar vereni ağır cezalara çarptırır.

Göksel dinlerin kutsal kitaplarından Tevrat’ın “Hakimler” bölümünün 9.Bap’ında bu kutsal ağacın yüceliği anlatılır.

“Vaktiyle ağaçlar kendilerine kral yapmak için zeytin ağacına giderler: Bize kral ol, derler. Zeytin ağacı onlara; Allah’ın ve insanın bağışladığı yağı bırakayım da ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?​”, der!

“Kral olmak, güç sahibi olmak” ya da “sahibi olduğu iktidarı elden bırakmamak” için kimi insanlar olmadık dalavereler çevirirken “zeytin ağacı” “üretici” olmayı yeğler, “iktidar sahibi olmayı” elinin tersiyle iter!

İslam dininin kutsal kitabı “Kur’anı Kerim”in birçok yerinde de zeytin ağacından söz edilir: “Nur” suresinin 35.ayet’inde “Allah”, zeytin ağacını ve yağının verdiği ışığı örnek göstererek kendi konumunu insanlara anlatır.

Anlaşılıyor ki insanlar zeytin ağacına ve ürünlerine yalnızca yiyecek ve kullanacak bir gereç olarak bakmamışlar.

Akdeniz çukurunda ve Ege Denizi çevresinde oluşan kültür ve onun yansımalarıyla; zeytin ağacının niteliklerini dünyayı ve insanı tanımada, inançlarını oluşturmada simgeleştirdikleri bir örnek olarak değerlendirmişler.

Ve hatta bunlar günümüz kültürünün köklerini oluşturan kavramlara dönüşmüş.

İnsana dünyayı ve kendini daha iyi tanımaya yardım etmiş.

Emeğin, bilgi ve deneyimin bir varlığı nasıl dönüştürdüğünün simgesi olmuş.

Barış, adalet, ölümsüzlük, erdem, aydınlanma zeytin ağacının özellikleriyle anlatılmaya çalışılmış.

Ona yapılan göndermelerle oluşan düşünsel değerler dünyanın her yanına yayılmış, bilinmiş.

Bir bölgede, yerel koşullarda oluşan bir ağaç maddi varlığıyla iklimsel koşullar nedeniyle tüm dünyaya yayılamamış ama niteliklerinden yaratılan kavramlar evrensel anlamlara ulaşmış.

Evrensellik daha başka ne olabilir ki?

Büyük saygı zeytin ağacına.

ÖNCEKİ HABER

CHP eski milletvekili Mehmet Sevigen partisinden ihraç edildi

SONRAKİ HABER

Kıyıköy Belediye Başkanı ve 12 kişi gözaltında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa