EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz üçüncü ittifak sürecine dair yapılan tartışmalara ilişkin açıklama yaptı. İttifakların, seçenek yaratma çabasının sabır, emek ve fedakarlık gerektirdiğini vurgulayan Akdeniz, üçüncü ittifak tartışmalarını dar örgütsel hesaplarla değil, halkın ihtiyacı olan en geniş ittifak sorumluluğuyla yapılması çağrısı yaptı. Sorumluluk ve olgunluk içerisinde hareket etmenin önemine değinen Akdeniz, "Üçüncü ittifak bir heyyula onlar için, korkuyorlar bundan. Böyle bir hayalin oluşmasından korkuyorlar ve bunu dinamitlemek istiyorlar. Bu konuda hepimizin uyanık olması ve bu değerlere sahip çıkması gerekiyor" diye seslendi.
Ercüment Akdeniz'in açıklamasının tamamı şöyle:
"Üçüncü seçenek, üçüncü blok ya da halk ittifakı ihtiyacı nereden doğdu? Hepimizin bildiği gibi Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasına sıkıştırılmış Türkiye'de bir seçenek olarak doğdu. Çünkü ne tek adam rejimi ne restorasyon projesidir bizim ihtiyacımız. Hep beraber halkla birlikte böyle bir seçeneğin oluşması gerektiğini belirledik, yolumuza yürüdük. Bu yönde görüşmeler yapıyoruz. Kimlerle? Dost, kardeş partilerle, emek, demokrasi, özgürlük güçleri ile sendikalarla, emek meslek örgütleri ile... Süreç gayet olumlu geçiyor. Kendi doğasında ilerliyor. Arada ufak aksamalar, görüş ayrılıkları olsa da bir yol yürüyoruz hep beraber. Umarım bu yol olumlu bir sonuç doğurur ve buradan Türkiye halkı kazanır.
"İTTİFAK İŞÇİ KARDEŞLERİMİZİN İHTİYACI"
Değerli arkadaşlar şöyle bir gözlemi paylaşayım; Trakya'da bir işçi şunu söyledi bana dedi ki: 'Fabrikalarda, organize sanayi bölgelerinde ilanlar çok, burada patronlar iş arıyor ilanları var, işçiler de iş arıyor. Ama ikisi de bulamıyor. Bu nasıl oluyor diye soruyorlar ve cevabını veriyorlar. 'Çünkü onlar işçi değil köle arıyorlar' diyor. Bu Türkiye işçi sınıfının geldiği yeri göstermesi bakımından ne kadar önemli. Dolayısıyla ittifak ihtiyacı önce işçi kardeşlerimizin ihtiyacı. Bunu bilerek tartışmaları sürdürmemiz gerekiyor.
"İTTİFAK KÖYLÜLERİN, MAAŞINI YETİREMEYEN İNSANLARIN İHTİYACIDIR"
Yine Urfa'da bir köylü şunu söyledi bana; 'Tarlada her yıl ürünüm daha ucuza gidiyor ama aynı ürün pazar gittiğimde her yıl daha pahalı oluyor. Bu nasıl oluyor' diyor. Çünkü arada tefeciler, talancılar, vurguncular götürüyor. İşte o köylünün, köylülerin ihtiyacıdır ittifak zemini, ittifak tartışmaları.
Yine bir işçi bana dedi ki; 'Öğlen yemeğinde servis tabağına üç çeşit yemek geliyor, o yemeklerden bir tanesi eğer meyve suyu olursa ya da tatlı olursa onu yemiyorum, akşam çocuklarıma götürüyorum. Çünkü maaşım bir tatlı alacak kadar artmıyor' diyor.
İşte bu insanların ihtiyacıdır ittifak arayışları. Bu çerçevede biz bütün tartışmaları olgunlukla, bir tahammül sınırı çerçevesinde yürütmeliyiz sevgili arkadaşlar.
"DAR ÖRGÜTSEL ÇIKARLAR MI, HALKIN ÇIKARLARI MI ÖNEMLİDİR?"
İttifaklar, bir seçenek yaratma çabası, sabır işidir, emek işidir, fedakarlık işidir. Bunu hepimizin, herkesin göstermesi gerekir. Burada şunu soralım; her bir örgütün, örgütlü olduğumuz her bir kurumun, partinin dar örgütsel çıkarları mı önemlidir yoksa halkın çıkarları mı önemlidir? Hangisini önde tutacağız? Eğer halkın taleplerini, geleceğini önde tutacaksak, bir halk ittifakını hep beraber kuracaksak dar örgütsel tartışmalardan uzak durmamız gerekir. Birbirini iterek güçlenmekse mevzu biz böyle bir güçlenmeyi istemiyoruz, doğru bulmuyoruz. Kimse buna tevessül etmemelidir. Buradan halkın yararına da örgütlerin yararına da bir şey çıkmaz sevgili arkadaşlar.
Görüşmelerimiz sürüyor, toplantılarımız sürüyor, müzakarelerimiz sürüyor partiler, örgütler arasında. Elbette bireylerin de sözü olacaktır. Sosyal medya ortamında da tartışacaklardır. Ama bireylerin sorumluluğu kadar örgütlerin de sorumluluğu vardır. Örgütlerin sorumluluğu kadar bireylerin de sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk ve olgunluk içerisinde hareket etmemiz ve henüz ortada ilan edilmiş bir seçim platformu yokken, ilan edilmiş bir üçüncü ittifak yokken, varmış gibi birileri dışta bırakılıyormuş gibi karşılıklı çatışmalara, spekülatif haberlere aldırmamak gerekiyor değerli arkadaşlar.
"ÜÇÜNCÜ İTTİFAKTAN KORKUYORLAR"
Bakın bu tartışmaların yoğunluğu nereden başladı? Kaynağı belli olmayan spekülatif haberlerle başladı. Birkaç medya kuruluşunda ve sanki bu tartışmalardan birileri medet umuyorlar. Yani üçüncü ittifak bir heyyula onlar için, korkuyorlar bundan. Böyle bir hayalin oluşmasından korkuyorlar ve bunu dinamitlemek istiyorlar. Bu konuda hepimizin uyanık olması ve bu değerlere sahip çıkması gerekiyor değerli arkadaşlar.
Burjuva egemenler bunu kullanırlar, Cumhur İttifakı da kullanır Millet İttifakı da kullanır. Bu açıdan dikkatli olalım.
"HERKES BİRLEŞSİN DİYORSAK SABIR VE OLGUNLAŞMA GÖSTERMELİYİZ"
Benim yaptığım halk toplantılarında insanlar, çeşitli kurumlardan, örgütlerden, partilerden, sizlerin de mensubu olduğu partilerden çok değerli insanlar nezaket gösterdiler, geldiler toplantılarımıza katıldılar. Hepsinin söylediği şey aynıydı; 'birleşin, birleşin, birleşin' diyorlar. Bu sesi hep beraber bizim bir sonuca doğru götürmemiz gerekiyor. Hem herkes birleşsin hem de ters kutuplarda olabilecek yapılar üzerinden de bir tartışma çıkalım. Böyle olmaz ki. Her ikisi bir arada olmaz. Herkes birleşsin, bütün yapılar birleşsin diyorsak sabrı ve olgunlaşmayı sonuna kadar götürmeliyiz arkadaşlar.
"BU HEPİMİZİN DAVASI"
Şimdi asgari ücret belirlenecek, hayat pahalılığı, zamlar var. Dolayısıyla kitleleri sokağa indirme zamanı. Birleşmemiz, kavilleşmemimiz lazım bizim, yoldaşlaşmamız, omuz omuza vermemiz bırakalım kitle mücadelesinin içerisinde olsun. Tartışmalarımızı o zeminde yürütürsek daha iyi bir sonuca gidebileceğimizi düşünüyorum. Bu çerçevede tüm bireylere, tüm işçilere, emekçilere, halkımıza, devrimci dost yapılara uyanık olmayı tavsiye ediyorum. Çünkü bu hepimizin davası. Bağımsız, demokratik, özgür bir Türkiye umuduyla hepinizi devrimci duygularımla selamlıyorum." (İstanbul/EVRENSEL)