Kaçanlar, aldatanlar tutmadı, ilişkilere rıza alalım

Serpil İLGÜN

Seda Sayan programının reytinglere kurban gitmemesi için denemelerini sürdürüyor. Hafta içi her sabah Star TV’de yayımlanan “Sabahın Sultanı Seda Sayan” önce birbirini aldatanlar, eşlerini ve çocuklarını terk edip başka bir hayata yelken açanlar, çarpık ilişkiler gibi darlandırıcı konularla iki ay kadar ilerlemiş, ancak daha iyi yapanları var diye mi bilinmez, tutmayınca içerik değiştirmişti. Bu kez sanatçı dostlarını ağırlıyor, karadutun faydalarını anlattırıyor, gelen hekimlere örneğin “Tüp bebek tedavisinde son gelişmeler nedir” diye soruyordu. Bu daha dayanılır format da tutmamış olacak ki, Seda Sayan direksiyonu yine kırarak bu kez evlilik programlarına selam çakmaya başladı.

Program başlarken birazdan gözyaşlarından ıslanacak stüdyoda bazı günler “Eklem ağırlarında kök hücre tedavisi işe yarıyor mu?​” gibi 10 dakikalık iş olsun kabilinden hekim görüşmeleri yine yapılıyor, ama sonrası bir felaket!

SEVGİLİLERİN AİLELERİNDEN ONAY ALASI TUTMUŞ!

Çünkü Seda Sayan ekranlarda benzeri olmayan bu yeni formatta yirmili yaşlarını süren evlenmek isteyen ama ailelerinden onay alamayan çiftleri ağırlıyor, ailelerinden onay almalarına aracılık ediyor! Modellik yarışmalarından çıkma genç kadınlar, yağız delikanlılar üç saat boyunca el ele, diz dize ha bire ağlayıp, kameralara tiratlar atarak (güya) anne babalarına, en çok da annelerine sesleniyorlar evlenmelerine rıza göstermeleri için.

E tabii ki o işler hemen olmuyor, olsa üç saat nasıl geçecek, günlerce nasıl sündürülecek?

Hal hareketler o kadar abartılı, konuşmalar, bakışlar o kadar yapay duruyor ki, olan biten bir kurguymuş hissiyatı veriyor. Programa katılanların kameralara nasıl bakmaları gerektiği, ne zaman nasıl konuşacakları öğretilmiş figüranlar olmadıklarına inanmak zor.

Stüdyoda ’90’lar arabesk ortamı, erkeklerin her birinin kılık kıyafetlerine de sinen Mahsun Kırmızıgül edası.

Az sonralar aralara sürekli yerleştiriliyor: “Fırat ve Mira, Fırat’ın annesinden onay alabilecek mi? Ağrılı olan Fırat’ın annesi Rus Mira’yı neden gelin olarak kabul etmiyor?..”

“Gel Fırat, annene bir seslen çocuğum” diyor Seda. Fırat bedbaht bakışlarla gözlerini kameradan ayırmadan başlıyor feryat etmeye. Fonda arabesk müzik, dakikalarca süren yakarışlarında diz de çökerek başlıyor kah delikanlılık raconu keserek, kah sitem ederek, kah yalvararak haykırmaya:

“Senin hiç mi yüreğin yanmıyor anne! Ben bunu taşımaktan yoruldum anne. Anne ben bir uçurumun dibindeyim! Bana bir onay ver. Senin oğlun olmaktan utanıyorum artık. Mutlu günümde yanımda ol, bunu istiyorum senden!..”

Annenin bu şovdan etkilenmemesi gerekiyor, öyle de yapıyor. “İstemem de istemem” diyor!

KİMİN NE ROL OYNAYACAĞI BELİRLENMİŞ

Fırat ve Mira kafi miktarda ağlayıp sızlandıktan sonra sıra bir diğer çifte geliyor.

Başörtülü Havanur’un annesi Sevim telefona bağlanıyor bu kez. Sevim de kararlı! “Bu evlilik olmayacak. Asla onayım yoktur!” Bu kez Havvanur’un sevgilisi Sedat kameralara bakıp Sevim’e yine gözyaşlarıyla yakarıyor!

Aynı şov, sıraları geldikçe diğer çiftlerce tekrarlanıyor.

Sanki yaşanan yer Türkiye değil de Fransa veya Amerika’ymış gibi, bu sevgili genç kadın ve erkekler artık evlenmeye karar vermişler, ailelerine de canlı yayında duyuruyorlar. Hayatını böyle kuranlar, anne babanın onayına neden gereksinim duysunlar ki, neden ağlayıp feryat etsinler?!

Süre dolunca Türk işi tiyatro ertesi güne sarkıtılıyor.

Ve zaten böyle bir tiyatro niye sergileniyor? Yozlaşmada hiçbir gedik boş kalmasın, uyuşturulmayan beyin kalmasın diye olmasın!