1 Aralık 2021 14:46
/
Güncelleme: 19:46

Üniversitelerde evrimi tartışmak

Işın Sude TARIN

YTÜ Biyomühendislik Atölyesi

Bu yazımda Pangaltı Evrim Atölyesi’nin 20 Kasım Cumartesi günü düzenlemiş olduğu etkinlikte sunumlarını bizlerle paylaşan Biyolog Mehmet Özer ve Doç. Dr. Çağatay Tarhan’ın sunumlarından izlenimlerimi ve kendi çıkarımlarımı aktarmaya çalışacağım. Bu etkinlikte Mehmet Özer “Evrim Nedir, Ne Değildir?​”, Çağatay Tarhan da “Moleküler Düzeyde Evrim” konuları üzerinde durdular. İlk oturumda yoğunlukla evrimin ne olduğu ve ne olmadığı, evrimin politik açıdan bulunduğu konum dolayısıyla toplumsal açıdan evrim ve komplo teorilerinin çıkışı değerlendirildi. Ayrıca yöneticiler ve yönetilenlerin arasındaki ilişkinin türüne göre evrimin topluma tanıtılma şeklinden söz edildi.  İkinci oturumda ise deneyler ve gözlemler üzerinden örnekler verilerek evrimin farklı boyutlarına değinildi.

En kısa tanımıyla evrim, popülasyon içi gen ve özellik dağılımının nesiller içindeki değişimidir. Biyolojik anlamda hiçbir canlı tekil olarak evrimleşmez, bireyin yaşamı boyunca geçirdiği her değişim “gelişim” olarak adlandırılır. Evrim ise popülasyon üzerinde değerlendirilir. Evrimsel biyoloji ile gelişimsel biyoloji iki ayrı araştırma sahasıdır. Evrimsel süreç, tüm canlı ve cansız bireyleri çevresel faktörler ve zaman etkisiyle yoğuran kör olgu, hiçbir zaman üzerinde etkisini sürdürdüğü organizmaları neye benzeteceği konusunda kendine hedef koymaz. Doğada koşullardan ne oranda etkilendiğine bağlı olarak çevresine en uyumlu değişime yönelen türler vardır. Canlılar için bu “uygun koşullar” ifadesine dikkat çekmekte fayda var. Bu, “Bugünkü paramesyumlar neden insan olmuyor?​” sorusunun anahtarı olacak. Günümüzde yaşamakta olan bir grup paramesyumun ataları olan paramesyumlara bir insanla kıyasla daha çok benzemeleri, tamamen nesiller boyu içinde bulundukları ortam koşulları bunu gerektirdiği içinmiş meğer.

Gelelim evrimin bugün neden gündemden düşmeyip hala hararetle tartışılan konulardan biri olduğuna. Şüphesiz ülkelerdeki politikaların da evrimin okullarda okutulma şeklini belirleyen etkileri vardır. Evrimi politik açıdan ele aldığımızda evrimin tartışılmasının yönetenlerin pek de işine gelen bir durum olmadığını görürüz

Bu tartışmalara argüman olması üzere üretilen komplo teorilerinin de kökeninin hep aynı olduğu açıktır. Evrim teorisini çürütmek için tıpkı aşı karşıtlığını yaymak üzere ürettikleri komplo teorilerindeki gibi bir yol izleyen komplo teorisyenleri insanın “yaratılmış” en üstün varlık olduğuna değinmektedir. Yaratılışçıların tek bir bilimsel kaynağı yoktur, ortaya attıkları fikirleri bilim çerçevesinde savunabilecek beceriden yoksundurlar.

Gündemimizdeki SARS-CoV-2’ye, daha da güncel anlamda delta varyantına yönelik aşı çalışmalarını örnek olarak vermek pek de yanlış olmayacaktır. COVID-19 öncesinde mRNA hakkında bilgi sahibi olmayan halk, medyadaki karmaşadan faydalanarak komplo teorilerini empoze eden komplo teorisyenleri sayesinde şimdi mRNA’ya gerçek dışı yetenekler atfetmeye yöneltilmiştir. Bu gibi komplo teorilerine inanmak gizemli gözüken bir konuyu daha da çekici yaptığından, gerçeği aktarmaya çalışan bilim insanlarının işini zorlaştırmaktadır.

MOLEKÜLER DÜZEYDE EVRİM

Moleküler düzeyde evrim ile ilgili aktaracaklarım, söyleşimizde moleküler biyoloji ve genetik alanında uzman Doç. Dr. Çağatay Tarhan’ın sunumlarına dayanmaktadır.

1971 yılında Hırvatistan açıklarındaki Pod Kopište adasından alınan on yetişkin podarcis sicula (5 çift), 3.5 km doğudaki Pod Mrcaru'ya bırakılmıştır. İki ada da yükseklik, mikroiklim ve türün doğal düşmanlarının azlığı açısından benzer koşullara sahiptir. İnsani hiçbir etkenin doğal sürece karışmamasıyla geçen 36 yıl sonunda zoologlar adaya geldiklerinde adanın, başta bırakılan kertenkele türünden farklı görünüme sahip kertenkelelerle kaplı olduğunu görürler. Bu yeni kertenkelelerin ortalama boylarının daha uzun, arka ayaklarının daha kısa olduğu; maksimum koşma hızlarının daha düşük olduğu ve türlerinin orijinal örneklerine göre avcı saldırısına gösterdikleri tepkilerin daha farklı olduğu saptanmıştır.

2008 yılında gerçekleştirilen mitokondriyal DNA analizi, iki adadaki kertenkele türünün de aynı olduğunu kesin olarak gösterir. Ayrıca kertenkeleler arasındaki fark ilk bakışta göze çarpanlarla sınırlı değildir. Yeni kertenkelelerin başları daha uzun ve geniş olup çenelerinin ısırma gücü daha fazladır; normalde sadece böcek yiyen kertenkeleler, 36 yıllık deneyin sonucu otobur rejime geçmiş ve yeni adaya özgü bitkileri çiğnemeyi kolaylaştıracak çene yapısı geliştirmiştir. Şaşırtıcı bir şekilde değişimler bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Yeni kertenkele türünde gelişen yeni iç organ, orijinal etobur türdeşlerinde bulunmayan, sahip olduğu fermantasyon bölmeleriyle kommensal mikroorganizmaların selülozu hayvanların sindirebileceği gıda maddelerine dönüştürmesini sağlayan bir organ olan “cecal valve”dir. Ayrıca orijinal kertenkelelerin bağırsaklarından bulunmayan nematodların yeni kertenkelelerde bulunduğu da gözlemlerin arasındadır. Bu deneyden evrimin 36 yıl gibi kısa bir süre zarfında da işini yaptığını söyleyebiliriz.

Daha kapsamlı değinmemiz gereken önemli bir konu olan ve yukarıda ufaktan örnekleri verilen evrimsel yenilikler, yeni bir işleve olanak sağlayan adaptasyonla türün yeni edindiği bir yapı ya da özelliğe denir. Bunlara vücut morfolojisinde değişimler, doku veya organda değişiklikler örnek verilebilir; fenotipe yansıyacak olan genotipik değişikliklere ise protein şekillerinde, kromozomlarda olan değişimler örnek gösterilebilir.

TÜM POLİTİK BASKILARA RAĞMEN EVRİMİ ANLATMAYA DEVAM EDİYORUZ

Son olarak, Biyomühendislik Atölyesi olarak Türkiye’de evrim teorisine karşı önyargıları kırmak üzere büyük hedeflerimizin olduğunu söyleyebilirim. Ülkemizde evrimin toplumun geneli tarafından benimsenmekte kuşku duyulan bir olgu olmasına karşın evrim teorisinin üniversitelerde, atölyelerde, bilim yuvalarında rahatlıkla ifade edilmesi yönünde çalışmaların itinayla devam etmesi taraftarıyız. Evrim, okullardaki tüm politik baskılara rağmen eğitim verilen her yerde usanmadan anlatılması gereken bir gerçektir. Biz genç nesiller de gerçekliğin anlatılmasındaki en büyük destekçileriz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et