Eğitimdeki sorunlar her yerde benzer
Öğrenciler olarak kötü koşullara rağmen eğitime devam etmeye çalışsak bile artan sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olanaklar giderek kötüleşiyor.
Fotoğraf: Pixabay
Eren TUNÇBİLEK
Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü
Üniversite okuyan kişi sayısı her geçen yıl arttığı gibi üniversitelerden işsiz olarak çıkan mezun sayısı da artıyor. TÜİK verilerine göre işsizlik azalmış olarak gözükürken çalışan kişilerin sayısının da azalması, TÜİK verileri değerlendirilirken iş bulmaktan ümidini kesen kişilerin değerlendirmeye alınmamasından kaynaklanıyor. Üniversiteli öğrenciler olarak hem iş aramayı düşünürken hem de bilim üretebileceğimiz ortamların olmadığı şartlarda bölümlerimizi bitirmek için karma eğitim denen online ve yüz yüze derslere giriyoruz. Aile ve Tüketici Bilimleri öğrencileri için düşünecek olursak aldığımız derslerin sadece 2 veya 3’ünü (%40’ı online girilebilir olarak) yüz yüze olarak görmekteyiz. Aile ve Tüketici Bilimleri öğrencileri olarak Türkiye’de sadece Hacettepe Üniversitesinde bulunan bir bölümde, sınırlı sayıda mezun veriyor olmasına rağmen mezun olduğumuzda işsizlikle yüz yüze geliyoruz ve iş bulmak için ekstra çaba sarf etsek bile çalışacağımız alan net olarak belirlenmediği için öğrenciler olarak boşluğa düşüyoruz.
ÜNİVERSİTELER KAYGI DEĞİL BİLİM YUVASI OLMALI
Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü gibi tek olan bölümlerde bile böyle sorunlar yaşarken diğer bölümdeki öğrencilerin durumu daha kötüdür. Öğrenciler olarak kötü koşullara rağmen eğitime devam etmeye çalışsak bile artan sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olanaklar giderek kötüleşiyor. Aile ve Tüketici Bilimleri öğrencileri de diğer öğrenciler gibi aldıkları geri ödemeli KYK bursları ve kullandıkları kredi kartları borçlarını gelecekte onları bekleyen işsizlikle nasıl ödeyebileceğini daha ilk yıllarından düşünmeye başladı. Bu sorun Türkiye’de üniversite okuyan tüm öğrencileri ilgilendiren bir sorundur. Bu yüzden öğrenciler olarak okulumuz içerisinde yaşanan sorunlara sessiz kalmadan, ücretsiz olarak nitelendirilen eğitimin gerçek anlamda ücretsiz olmasını ve üniversitelerin kaygı ve sorunların konuşulduğu değil tam tersine bilim tartışılan yerler olmasını istemek en doğal hakkımızdı.