01 Aralık 2021 15:13

“Asgari değil insanca yaşam”

Uzun mücadelelere sahne olan asgari ücret bugün de işçi ve emekçilerin “İnsanca Yaşayacak, Vergiden Muaf Asgari Ücret” talebiyle varlığını sürdürüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emre GÖKMEN

İzmir

 

Dergimizin çıktığı tarihte Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2022 asgari ücretinin belirlenmesi üzerine yeni görüşmesini gerçekleştirecek. Ekonomik krizin etkilerinin emekçilerin yaşamındaki etkileri derinleşirken ülkenin ana gündemlerinden biri de asgari ücret tartışmaları elbette.

ASGARİ ÜCRET NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Öncelikle ücretin ne olduğuyla başlayalım. İşçi yaşamını sürdürmek adına elindeki tek meta olan emek gücünü kapitalistlerle mübadele eder. Bunun karşılığında bir ücret alır, yani ücret emek gücünün fiyatıdır. Ücret kavramının daha detaylı incelenmesine dair ise Genç Hayat’ın daha önce derlediği kavram yazısına bakmak faydalı olacaktır.* Asgari ücret ise bir işçiye çalışması karşılığında verilebilecek yasal olarak en düşük ücreti ifade eder. Bu noktada esas olan, bir işçinin üretim sürecinin devamlılığını sağlamak adına yaşamını sürdürmesinin en düşük karşılığının ne olduğudur.

Asgari ücret uygulamasının tarihine baktığımızdaysa işçi ve emekçilerin yıllara yayılan mücadelesinin belirleyici olduğunu görürüz. İlk olarak işçi sınıfının mücadelesiyle Yeni Zelanda’da ortaya çıkan asgari ücret hakkı, 20. yüzyılda Avrupa’da yaygınlaşmış, ilk olarak Avustralya ve Yeni Zelanda’da yasal bir hak olarak yürürlüğe konmuştur. Türkiye’de ise ilk kez 1974’te yayımlanan yönetmelikle asgari ücret uygulaması başlamıştır. Peki asgari ücret işçilere sunulmuş bir nimet midir? Elbette değildir. İşçiler tarih boyunca bir sınıf olarak hareket edebildiği ölçüde çalışma ve yaşam koşullarına dair ekonomik, demokratik birçok kazanım elde etmiştir. İşte asgari ücret de bunlardan birisidir. Uzun mücadelelere sahne olan asgari ücret bugün de işçi ve emekçilerin “İnsanca Yaşayacak, Vergiden Muaf Asgari Ücret” talebiyle varlığını sürdürüyor.

 “En büyük toplu sözleşme” olarak niteleyebileceğimiz asgari ücret görüşmeleri ülkemizde yaklaşık 8 milyon işçiyi ve onların ailelerini doğrudan önemli olmakla birlikte, ücretli çalışan bütün emekçilerin zam oranlarına da etkisi bakımından çalışan bütün kesimler için kritik bir öneme sahiptir.

Milyonların yaşamını doğrudan etkileyen asgari ücretin nasıl belirlendiğine de değinmekte fayda var. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu 15 kişiden oluşan bir komisyonla belirlenir. Bu komisyon beşi patronları, beşi hükûmeti ve beşi de işçileri temsil eden 15 temsilciden oluşur. Patronlar ve işçilerin müzakerelerine “tarafsız” olan “bütün halkın devleti”nin de katıldığı kabulüne dayanan bu bileşim, devletin egemen sınıfın iktidar aygıtı olarak varlık bulduğunu düşündüğümüzde söylenenin aksine işçilerin aleyhine bir bileşimdir. Üstelik işçileri temsil etmek üzere sadece en fazla üyeye sahip olan konfederasyon olan Türk-İş yer alır, diğer sendikalarda örgütlü ve sendikasız milyonlarca işçinin bu masada temsiliyeti yoktur.

Burada çizilen çerçeveyi iyi okumak asgari ücretle yaşamını sürdürenlerle asgari ücreti belirleyenler arasındaki makası görmeyi kolaylaştıracaktır. Sermaye ve hükümetinin ağırlığının net olarak göründüğü bu komisyonda Türkiye’de en çok üyeye sahip olmasıyla işçiler adına orada bulunan sendikanın vahameti de ortadadır. Geçmiş görüşme deneyimleri sendikanın, işçilerin asıl taleplerini ve yaşam koşullarını görmezden gelerek deyim yerindeyse “işçileri satarak” hükümet ve patronlardan yana saf aldığını göstermiştir. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, asgari ücret için önce hükümetin teklifini beklediğini söylüyor. İşçilere sorarak, onların taleplerini göz önünde bulundurarak ve asgari ücret talebini işçilerin belirlediği bir sürecin aksine Atalay işçilerin taleplerini göz ardı ediyor. Ne kadar bir asgari ücret önerdiği gizli tutulan sendikanın o masada işçileri temsil edemeyeceği ve işçiler lehine bir kararın arkasında duramayacağı açıktır.

BELİRLEYİCİ OLAN MÜCADELE

Asgari ücretin çok geniş bir kesimi etkilediğini başta vurgulamıştık. Gençlik kesimleri de bu etkiden nasibi alıyor elbette. Temel yaşam ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız bu dönemde binlerce öğrenci okurken çalışmak zorunda kalıyor. Çoğu yerde asgari ücrete bile tekabül etmeyen yevmiye ya da maaşlar alan gençler bu çarkın arasında sıkışmaya devam ediyor. Asgari ücretin ne kadar olacağı çalışan öğrencilerin, staj yapan meslek liselilerin ve üniversitelilerin ya da işçi gençlerin gelirlerini doğrudan etkileyecektir. Diğer asgari ücret tüm gençlik kesimlerinin ekonomisini, alım gücünü, yaşantısını etkileyecektir. Mezun olduğumuzda kendi bölümlerimizin mesleklerinde devam etmeyi hedefleyip asgari ücretin üstünde maaşlar alabileceğimizi düşünsek de var olan işsizlik oranlarını, düşük ücretleri ve asgari ücret seviyesinin diğer ücretlerin seviyesini de etkilediği gerçeğini unutmamak gerekir. Alım gücümüzün ve ihtiyaçlarımızı karşılamanın bu denli zorlaştığı bir dönemde asgari ücretin ve ülkeye yansımalarının bizim hayatımıza etkisini daha iyi kavramalıyız. Bu nedenlerle asgari ücret görüşmeleri ve tartışmaları gençlerinde esas gündemi olmalıdır.

Asgari ücretin belirlenmesi noktasında işçilerin lehine, yaşam koşullarının iyileşmesine olanak sağlayacak bir ücret ancak işçilerin etkili ve güçlü bir müdahalesiyle mümkün olacaktır. Bu noktada sendikal bürokrasinin hiçe sayılıp yıkılacağı güç de yine işçilerin elindedir. İşçilerin sürece dahil olmadığı halde asgari ücretin patronlar lehine yazacağı da açıktır. “En büyük toplu sözleşme” diye tariflediğimiz asgari ücret için işçiler ve emekçiler kitlesel eylemler ve grevlerle karşılık verip sürecin belirleyicisi hatırlatmalıdır. Gençlerinde bu mücadelenin yanında yerini alması ve talepleriyle, var olan koşulları değiştirmeye, sorunları çözmeye, bir araya gelerek mücadeleyi genişletmeye ihtiyacı vardır. Şu anki yaşam koşullarımız ve gelecekte alacağımız ücretlere şimdiden müdahale etmeliyiz. Müdahil olmadığımız her sorunun ve gelişmenin aleyhimize yazacağını ve mücadele etme zorunluluğumuzu bilerek hareket etmeliyiz.

 

*https://www.evrensel.net/haber/343500/bir-kavram-ucretli-emek

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

"Yanlış tarım politikaları gıda güvencesini ortadan kaldırdı"

SONRAKİ HABER

“Aydınlık bir gelecek patronlarla değil işçilerle gelecek”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa