Kar uğruna ölüm : Asbest
Sağlığın sosyal ve siyasal temelleri iyileştirilmeden gerçekten sağlıklı bir dünyaya kavuşamayacağız.
pıxabay
Hakan SÖZEL
İzmir
Bu hafta sağlık köşesinde konumuz asbest ve asbestoz. Türkiye’de asbest çıkarılışı ve üretimde kullanımı 2010’dan beri yasaklanmış olsa da asbest minerali hala halk sağlığını tehdit ediyor. Aliağa’da gemi söküm tesislerinde yapılan alan araştırmalarında asbest lifinin sokaklarda spontan tespit edilmesi, bu yıl Aliağa Limanı’nda 600 ton asbest yüklü Sao Pauolo uçak gemisinin parçalanmak istenmesi, Ankara’da 2017 yılında Büyükşehir Belediyesi’nin 350 ton asbest barındıran havagazı fabrikasını hiçbir önlem almadan yıkması, birçok İç Anadolu köyünde ak toprak denen asbestten yapılan evler nedeniyle binlerce mezotelyoma vakasının görülmesi, her kontrolsüz kentsel dönüşümde tonlarca asbest lifinin havaya karışması, Rusya ve Çin gibi sanayide asbest kullanımının hala yasal olduğu yerlerden illegal bir şekilde ithalat gerçekleştirip işçi sağlığı ihlal eden şirketler bu tehditlere örnek.
ASBEST NEDİR?
Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir. Mineral içeriğini magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat veya sodyum-demir silikat oluşturur. Doğada başlıca kaynağı taş küre üzerindeki mineral topluluklarının oluşturduğu kayaçlardır. Yapısal olarak ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere dayanıklı olması nedeniyle eski çağlardan beri asbest kullanımı olduğuna dair izler bulunmaktadır. 18. ve 19. yüzyıllardaki Sanayi Devrimi’nden sonra pek çok sanayi alanında kendine yer bulan asbest, endüstriyel kullanımına yasak getirilene kadar gemi, otomobil, inşaat sanayiinde yalıtım ve sızdırmazlık amaçlı kullanılmıştır.
ASBESTE BAĞLI GÖRÜLEN HASTALIKLAR
1983 yılından, asbest kullanımının tam yasaklandığı 2010 yılına değin 500.000 ton asbest Türkiye’de kullanılmış durumda. Bu miktarın kullanıldığı ürünler ile ilgili çalışanlar en az önümüzdeki 30-40 yıl boyunca asbest ile temas edeceklerdir. Sadece 2010 yılında ise ülkemizde sökülen gemi sayısı 238’dir. Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yıllar alır. Bu süre maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 yıl arasında değişir.
ASBESTOZİS: AKCİĞER DOKUSU İÇERİSİNDE ASBEST LİFLERİNİN BİRİKMESİ
Asbestozis, akciğer dokusunda yaygın hasar nedeniyle kayba neden olan kronik, ilerleyici bir hastalıktır. İlerleyen dönemlerinde sıklıkla solunum yetmezliği ile seyreder. Hastalığı diğer akciğer doku kaybı ile giden hastalıklardan ayırt etmek zordur. Bununla birlikte, maruziyet ile ilişkili diğer hastalıklarda olduğu gibi, asbestozis tanısında da en önemli basamak, kişinin asbeste çevresel ya da mesleksel olarak maruziyetinin gösterilmesidir. Radyolojik bulgulara eşlik eden asbest maruziyeti öyküsü tanı koydurucudur. Akciğer dokusundan alınan örneklerde asbest liflerinin gösterilmesi ile tanı patolojik olarak kanıtlanmış olur.
MALİGN PERİTONEAL MEZOTELYOMA: KÖTÜ HUYLU AKCİĞER ZARI TÜMÖRÜ
Malign Peritoneal Mezotelyoma’nın tek nedeni asbest maruziyetidir. Asbest maruziyeti söz konusu olmadıkça gelişmeyen bir hastalıktır. Alveollere (akciğerdeki hava kesecikleri) ulaşan asbest lifleri hücreler tarafından atılmaya çalışılır. Eğer lifin boyu hücreler tarafından uzaklaştırılabilecek kadar kısaysa lif kolaylıkla dışarı atılır. Ancak lifin uzun olduğu durumlarda lif çözünür özellikte değilse akciğerden uzaklaştırılmaları mümkün olmaz. Lifler akciğerde birikir. Sonuçta, alveollerde biriken asbest lifleri plevraya (akciğer zarı) ulaşabilirler ve böylece; fibrozis, plevral plak ve hatta MPM’ya neden olabilirler. Asbest liflerinin reaktif oksijen türevleri oluşumuna yol açarak mutajenik değişikliklere, DNA zincir kırıklarına neden olduğu bildirilmektedir. Bu yolla kansere yol açtıkları düşünülmektedir.
Kısaca bağlamak gerekirse asbest ve benzer birçok maden ve sanayi ürünü neticesinde ortaya çıkan bütün iş ve meslek hastalıkları ve çevresel kirleticilerin tek sebebi insan faaliyetidir. Birçok örneği ile bu yazıda gösterdiğimiz gibi bu faaliyetler ya doğrudan kâr amaçlı ya da gerekli sosyal harcamaların önünü kesen kapitalist devlet reflekslerinin ürünüdür. Bu köşede yer alan yazılarımızda belirttiğimiz gibi sağlığın sosyal ve siyasal temelleri iyileştirilmeden gerçekten sağlıklı bir dünyaya kavuşamayacağız.