Şehir hastaneleri Truva atı mı? | Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi
Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi programında bu hafta Dr. Fatih Sürenkök ile şehir hastanelerini, TAKSAV İzmir Temsilcisi Yasemin Sağlam ile de İzmir Tiyatro Festivalini konuşuyoruz.

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

9. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali başlıyor | "Şehrin her yerinde tiyatro"
Dilek OMAKLILAR
İzmir
Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi programında bu hafta şehir hastanelerini Op. Dr. Fatih Sürenkök ile, İzmir 9.Uluslarası Tiyatro Festivalini ise TAKSAV İzmir Temsilcisi Yasemin Sağlam ile konuştuk.
Sağlık bakanlığının bütçesinin geçen yıl yüzde 17’sinin, bu yıl ise yüzde 23’ünün şehir hastanelerine ayrıldığını söyleyen Sürenkök, “25 yıllığına döviz kuru üzerinden borçlanıyoruz” dedi.
“KAMU ÖZEL ORTAKLIĞINDAN ÖTE ÖZEL SEKTÖRÜN KAMUYU YUTMASI…”
Şehir hastaneleri için yapılan Truva atı benzetmesini sorduğumuzda Sürenkök, Truva atı benzetmesinin Yeni Zelanda’nın bir benzetmesi olduğunu söyleyerek, “Çünkü bu kamu özel ortaklığıyla ilgili olay ilk defa bundan 25 yıl önce İngiltere’de çıktı. Model şöyle, kamunun özel şirketlerle birlikte oluşturduğu bir sistem. Biz bunu aslında Turgut Özal döneminden, ANAP döneminden biliyoruz. Yap-İşlet-Devret vardı, yani devlet bir yeri özel şirkete verirdi, işletmeyi onlar kurardı belli bir süre işletildikten sonra devlete olduğu gibi devredilirdi. Burada model biraz daha farklı. Yap-işlet-devrette’ki işletmenin toplumda olumsuz bir imaj yarattığını düşünerek, kamu özel ortaklığı şeklinde bir kelime kullanmış İngilizler. Evet, kamu da var, özel sektör de var. Bakıyorsunuz mantıklı gibi geliyor. Özellikle kamunun burada denetleyici olduğu ama finans bulmakta zorlanacağı yerlerde şöyle düşünebiliriz, burada tüm dünyadaki global şirketler devletlerin birtakım yerlerine bu işletmeleri kurarlar ve burada hem devlet hem de özel sektör kâr eder diye. Buradaki sistem, kamu özel ortaklığından öte özel sektörün kamuyu yutması” dedi.
“25 YILLIĞINA DÖVİZ KURU ÜZERİNDEN BORÇLANIYORUZ”
Türkiye’deki örneğiyle sözlerine devam eden Sürenkök, “Kamu bir hazine arazisini şirkete veriyor, şirket buraya projesi dahil olmak üzere hastaneyi yapıyor. İşletmesi daha sonra bu şirkete veriliyor. Tuzak burada başlıyor. Birincisi yapılan bina, ihtiyaç olan binanın çok ötesinde büyük, ihtiyaç olan yatak sayısının çok ötesinde fazla, ikincisi en önemlisi hastanenin işletmesini onlara veriyor. Yani temizlik, sterilizasyon, sağlık uygulamasının dışındaki tüm işleri, otoparkı, güvenliği, AVM’lerdeki gibi pazarı, bunların işletmesi bu şirkete ait. İnşaat maliyetleri bedel olarak -TTB 2008’den beri bu sistemi yakından takip ediyor- en az 5 katı fazla. Döviz kuru olarak sisteme giriyoruz ve 25 yıllığına bu konsorsiyuma, yani Türkiye’de inşaat firması, bir sağlık işletmesi firma bir de banka finansör bir şirket, 25 yıllığına döviz kuru üzerinden borçlanıyoruz” diye konuştu.
“İNGİLTERE SİSTEMİ İPTAL ETTİ AMA MUCİDİ ŞİRKET TÜM DÜNYADA DEVAM EDİYOR”
Truva atının buradan geldiğini aktaran Sürenkök, “Yeni Zelandalılar İngiliz kuzenlerine diyor ki, bu sizin kendi içinize soktuğunuz bir Truva atı, bununla siz aslında mevcut durumda özelleştirmeyi devletin içerisine sokuyorsunuz ve o Truva atı 3 gün sonra devleti tamamen ortadan kaldıracak. Nitekim bu olay İngiltere’de öyle oldu. 2012 yılında tüm kamu özel ortaklığı sistemiyle kurulan hastanelerin yavaş yavaş kamu zararı oluşturduğunu, önce sağlık çalışanlarını sonra hekimleri işten çıkarmak zorunda kaldıklarını ve daha sonra da ciddi bir şekilde hazineye sıkıntı yaptığını fark ederek o sistemi İngiltere iptal etti. İngiltere sistemi iptal etti ama mucidi İngiliz şirket tüm dünyada Türkiye’de de olmak üzere hala uygulamaya devam ediyor” dedi.
“TTB İHALELERİN UYGUNSUZLUĞUNU VE CİDDİ PROBLEMLERİ TESPİT ETTİ”
Erdoğan’n şehir hastaneleri için “15 yıllık hayalim, rüyam” gibi sözlerini hatırlattığımızda ise Sürenkök şunları kaydetti: “Muhtemelen Mart 2005’te Acıbadem Hastanesinin açılışında ilk bu cümle edildi. Mehmet Ali Aydınlarla, Sayın Erdoğan açılışı yaparken, bir eliyle Acıbadem’in sahibin elini tuttu ve biz sana hazinenin arazilerini verelim sen 7 yıldızlı hastaneler yap ona karşılık olarak Taksim İlkyardım’ı, Şişli Etfal’i verelim, istersen buraya AVM yap istersen hastane yap. Şimdi ilk cümle bugün geldiğimiz noktadan çok daha kötüydü, 2006 yılında bununla ilgili bir yönetmelik çıktı. Bu yönetmelikten sonra da ihaleler başladı. 8 tane hastanenin ön ihaleleri yapıldı. Bu ihaleler yapılırken klasik yöntemle yapılıyordu, başladığı zaman TTB bununla ilgili ihalelerin uygunsuzluğunu ve şehir hastanelerinin özellikle bahsettiğimiz maliyet ve hastanelerin ihtiyaç kısmında çok ciddi problemler olduğunu tespit etti”
“DANIŞTAY YÜRÜTMEYİ DURDURDU”
En önemli tespiti de anlatan Sürenkök, “Buradaki Şişli Etfal ve Taksim olayı. Yönetmelikte şu vardı, şehir hastanesinde siz hazinenin arazisini şirkete veriyorsunuz, şirket size örneğin İzmir için söyleyelim, 2060 yataklı Bayraklı Şehir Hastanesini yapıyor. Burada siz yüzde 70’lik yatak doluluk garantisi veriyorsunuz. Bu şirketin zarar etmemesi için İzmir içindeki hastayı oraya alabilmesi ve çekebilmesi için mevcut İzmir içerisindeki hastanelerden 2060 yatağın kapatılması gerekiyor. Bakın yönetmelik böyle. 2060 yatağı İzmir içerisinde kapatacaksınız. Nereler bunlar, Tepecik, Bozyaka, Buca, Alsancak Devlet hastaneleri kapanacak ki oranın 2060’ı dolsun. Buraların arazisini de bu şirkete vereceksiniz, 25 yıllığına bu şirket buraları ister AVM ister özel hastane yapacak. Bununla ilgili Danıştay’a yürütmeyi durdurma davası açtı TTB ve durdurdu” dedi.
“BU RÜYAYI ÖNLERİNE KOYDULAR”
“15 yıllık rüyam dediğine baktığımızda yıl 1990’a gidiyor. Bu dönemin başbakanı siyaseten hiçbir yerdeydi” diyerek sözlerini sürdüren Sürenkök, “O rüya seçimlerden sonra Beyazsaraya’a gidildi ya o zaman sağlıkta dönüşüm projesinin bir ayağı da buydu. İkinci ayağı olduğunu da Recep Akdağ tarafından söylendi. Bu rüyayı senin önüne koyuyoruz dediler yoksa bu kadar geniş bir perspektif olamaz” diye ifade etti.
Sağlık bakanlığının bütçesinin geçen yıl yüzde 17’sinin şehir hastanelerine ayrıldığını hatırlatan Sürenkök, “Bu sene ise bütçenin yüzde 23’ü ayrılmış durumda. Hedeflenen diğer şehir hastaneleri de açıldığı zaman bu bütçenin yüzde 60’ı ayrılacak. Çünkü sadece 2021 yılında 17 milyar lira şehir hastanelerine kaynak aktarıldı. Bir de şehir hastaneleri, otoyollar ve köprülerden çıkan döviz kurundan çıkan farkı 47 milyar liraydı geçen sene. Aşağı yukarı 85 milyarlık bir paranın şehir hastanelerine aktarılacağı düşünülüyor. O nedenle 2060 yatalı büyük bir hastane İzmir’in ihtiyacı değil” diye konuştu.
“SİYASİ PARTİLERDEN SENDİKALARA HERKESE ANLATACAĞIZ”
Yeni kurulan İzmir Kentinin Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz Platformu ile ilgili de bilgi veren Sürenkök, “2014’te ihalesi başlayan 2018 de bitirilmesi planlanan ama hala bitirilmeyen hastaneyle ilgili bizler sağlık çalışanlarına kent konseylerinde de halkımıza anlatmaya çalıştık. Sağlık çalışanlarının mevcut durumdaki yerlerindeki çalışma koşulları değişecekti. Truva atın mahallemize girdiğini dile getirdik. Özellikle AKP ilk yıllarındaki oylarının yüzde 17’sini sağlıktaki göreceli iyileştirmeleri nedeniyle aldıysa bu şekilde anlatıldığında ona oy veren halkın da Truva atı nedeniyle vermeyeceğini düşünüyorum. Tabip odası da böyle düşünüyor. Siyasi partilerden, işçi ve memur sendikalarına kadar herkese anlatmalıyız. Önümüzdeki günlerde de alana ineceğiz” dedi.
9'UNCU ULUSLARARASI İZMİR TİYATRO FESTİVALİ BAŞLIYOR
TAKSAV İzmir Temsilciliği tarafından düzenlenen 9. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali, 3 Aralık’ta perdelerini açıyor. Festivalin teması, pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin gösterdiği mücadeleyi sembolize etmek amacıyla “Direnç” olarak belirledi. Pandemi koşullarında tiyatroseverlere soluk aldırmayı planlayan TAKSAV'ın İzmir temsilcisi Yasemin Sağlam ile festivali konuştuk.
2012 yılından beri düzenledikleri tiyatro buluşmasında bu yıl festival süresince 2’si yabancı, 1’i çocuk olmak üzere 15 oyun ile izleyici karşısına çıkacaklarını söyleyen Sağlam, festivallerin her çağda toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren kültürel paylaşım ve dayanışma alanları olduğunu belirtti.
Sağlam, "Ötekilerin kendilerini ifadelerine alan sağlamak, meselelerini sahneye taşımalarının önünü açmak, görünür olmalarına katkıda bulunmak, farklı ülkelerden ve yurt içinden katılan ekipleri sanatsal bir altyapıda bir araya getirmek, kültürel ve sosyal ilişkilere dönüştürmek, etkileşimin güçlendirilmesine katkıda bulunmak için festival yapıyoruz" dedi.
Evrensel'i Takip Et