04 Aralık 2021 22:45

Sosyal güvenlik, ücret ve işçi sağlığı

"İşçi sağlığını, ücret ve sosyal güvenlik bağlamıyla da düşünmek ve tartışmak; işçi sağlığı ve hakları bakımından yürütülecek mücadeleyi de zenginleştirme ve dönüştürme potansiyeline sahip. "

Fotoğraf: Pixabay 

Paylaş

Deniz İPEK
İş Güvenliği Uzmanı

2022 yılı asgari ücretini saptamak üzere Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri 1 Aralık’ta yapıldı. Asgari ücret, işçinin bir iş günü çalışması karşılığında ödenmesi belirlenen en düşük ücret. Asgari ücret, işçi ve ailesinin ekonomik ve sosyal hayatlarını en iyi şekilde yaşayabilmelerini sağlayacak kadar olması gerekiyor. İlk kez 1890’da Avustralya ve Yeni Zelanda’da uygulanmaya başlanan, 1900’lü yılların başı itibari ile de önce Avrupa’da, daha sonra da tüm dünyada uygulanmaya devam edildi. Türkiye’de ise ilk kez 1974’te yayımlanan yönetmelikle asgari ücret uygulaması başladı. Avrupa Sosyal Şartı’nın 4. maddesine göre, “Tüm çalışanların, kendileri ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli ve adil bir ücret alma hakkı” var. Çalışma koşulları her geçen gün ağırlaşıyor. İşçiler bir yandan uzun, esnek fazla mesailerle ücret dengesi tutturmaya çalışırken, meslek hastalıkları ve iş cinayetleri ev ekonomisinin en ağır bedelleri oluyor. İşçiler, insanca yaşamaya yetecek ücret almanın yolunun, sendikalaşmadan geçtiğini yaşayarak öğrenmeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan İSİG Meclisi açıklaması ise aynen şöyleydi; “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), AKP’nin hükümete geldiği 3 Kasım 2002’nin 19’uncu yıl dönümünde iş cinayetlerinde ölen işçilerin sayısını paylaştı. Bu sürede en az 28 bin 380 işçi hayatını kaybetti.”

SOSYAL DEĞİL BİREYSEL GÜVENLİK

Sosyal güvenlik sistemi Türkiye’de, kayıtlı istihdam ve tahsil edilebilen sosyal güvenlik primi üzerine inşa ediliyor, kayıt dışılar ise yine yok. Prime dayalı bu sistemde sosyal güvenlik; toplumun sosyoekonomik gelişiminin koordine edileceği, sağlık sistemine halkın katılımının esas olacağı koşulsuz ve kapsayıcı işçi hakkı değil; işçinin ödediği prime endeksli, “sosyal” niteliğinden arındırılmış “bireysel güvenlik” ile ikame edilmeye çalışılıyor.

Oysa sosyal güvenlik iki yönüyle işçinin ve ailesinin sağlığını ve yaşamını doğrudan belirliyor. Birinci olarak sosyal güvenlik, işçinin hastalık, iş kazası veya meslek hastalığı, malullük, analık, işsizlik, yaşlılık, ölüm gibi nedenlerle geçici ya da sürekli olarak ücret geliri elde edemediği durumlarda, işçinin (Veya ölümü halinde ailesinin) hayatını idame ettirmesini sağlayacak geliri elde etmesinin temel dayanağı. Sosyal güvenliğin gelirsiz kalınan dönem için  “Ücreti ikame etme” işlevi, geçimini ücret geliri ile sürdüren işçi için hayati. Sosyal güvenlik sistemi, gerek bu ikame gelire hak kazanma koşulları gerekse hak kazanılan gelirin düzeyi bakımından işçinin ve ailesinin sağlığını doğrudan etkiliyor. Hak kazanma koşulları zorlaştığı, hak kazanılan gelir düştüğü ölçüde; işçinin ve ailesinin sağlığı ve bir bütün olarak yaşamı kötüleşir, zorlaşır, hatta tehlikeye girer.

ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI

İkinci olarak sosyal güvenlik, işçinin çalıştığı süreçteki tutum ve davranışlarını belirleyen temel etkenlerden biridir. Sosyal güvenliğin zayıf, ücret ikamesinin yetersiz olduğu koşullarda; işçinin sağlık ve güvenliği için, daha iyi ve sağlıklı çalışma koşulları için yürüteceği mücadelede dayanak ve güvenceleri de eksiktir. İşyerinde koronavirüs önlemleri yeterli alınmadığı için işçiler artan vakalar karşısında yasanın kendilerine tanıdığı “Çalışmaktan kaçınma hakkını” kullanmak istemişti. Kocaeli Valiliğinin çok tartışılan “İş bırakmayı yasaklayan” gece yarısı genelgesi bunu engellemek içindi. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, işyerinde koronavirüse enfekte olan tüm sigortalıların hastalık olarak kabul edileceği ve bildirimlerinin iş kazası veya meslek hastalığı olarak bildirim yapılamayacağını genelge ile ilan etti. Meselenin özü virüse yakalan işçinin patronu sorumlu tutamaması, herhangi bir hak, tazminat talep edememesi. İşçinin bireysel ve/veya kolektif hak arama süreçlerine katılım olanaklarını da sınırlayan etkilerine bir örnek. 2020 yılı içerisinde çıkan endüstriyel yangınlar incelendiğinde, geçtiğimiz yıllarda da mevcut olan bir durum var. Gerçekleşen yangınların önemli bir kısmında, yangın devam ederken çalışanların binalara girerek işyerinin maddi varlıklarını kurtarmaya çalıştıkları görülüyor. Bu durum, yangın sonucu gerçekleşen yaralanma ve ölüm vakaları ile çalışanların ekonomik durumu arasında bir bağlantı olabileceğini gösteriyor. İşsizliğin ve salgının bu denli yoğun olduğu dönemlerde çalışanların işini ve iş yerini kaybetme korkusundan dolayı, patronunun takdirini de kazanmak amacıyla böylesine tehlikeli davranışlara yönelebilecekleri söylenebilir. Bu değerlendirmenin yanı sıra, yaşanan bu gibi acil durumlarda, insan psikolojisi, işe aidiyet, çalışma arkadaşlarını kurtarma gibi faktörlerin de etkili olduğu söylenebilir.

AĞIR KOŞUL, DÜŞÜK GELİR KISKACINDA İŞÇİ SAĞLIĞI

Hastalık ve geçici iş göremezlik ödeneğine örnek üzerinden gidecek olursak: Asgari ücretli bir işçi iş kazası geçirir ya da meslek hastalığına yakalanır ve yüzde 50 oranında meslekte kazanma gücünü kaybederse, işçi son 3 aylık prime esas kazancının yüzde 35’i oranında sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır. Asgari ücretli bir işçiye bugün aylık ödenecek tutar yaklaşık 1250 TL. Eğer işçi hastalık veya kazanın ardından işsiz kalırsa, ya bu tutarla hayatını idame ettirmek zorunda kalacak ya da sağlık durumu elverişli olsun olmasın yeni bir işte çalışmak durumunda. Yüzde 50 iş göremez bir işçinin bulabileceği işler sınırlıdır, bulduğu işlerin sağlığına elverişli olma ihtimali düşük, işçi, kötü ve sağlıksız çalışma koşullarına itiraz edemez. İş kazası veya meslek hastalığı işçinin meslekte kazanma gücünü esaslı ölçüde azaltmış, ancak sosyal güvenlik sistemi işçinin yaşadığı gelir kaybının yarısını bile ikame etmiyor, tam da bu nedenle başka bir işte çalışmak zorunda kalan işçinin sağlığının daha da kötüleşmesi ve hatta işçinin bir işçi cinayetine kurban gitmesi ihtimali çok daha artıyor. İşçiye malullük aylığı bağlanabilmesi için, 1)işçinin en az 10 yıldır sigortalı olması, 2) En az 1800 gün priminin ödenmiş olması, 3) Çalışma gücünü veya iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde meslekte kazanma gücünü en az yüzde 60 oranında kaybetmiş olması, 4) Maluliyetin sigortalılıktan sonra ortaya çıkması, 5) Mevcut işinden ayrılarak SGK’ye başvurması gerekiyor. Bu koşullar nedeniyle 20 yaşında sigortalı çalışmaya başlayan bir işçi 30 yaşından önce trafik kazasında çalışma gücünün yüzde 100’ünü kaybetse bile maluliyet aylığı alamayacak; hem sağlığından hem gelirinden mahrum kalacaktır. Maluliyet aylığına hak kazanma koşulları ağır olduğu gibi, ödenecek aylık da yetersizdir. Maluliyet aylığı bağlama oranı 2000 öncesi yüzde 70 iken, 2000’de yüzde 60’e, 2008’de yüzde 40’a düşürülmüştür. 1 Ekim 2008’de işe giren bir işçinin, 1 Ekim 2018 tarihinden sonra alabileceği maluliyet aylığı işçinin eline geçen net ücretin ancak yarısına ulaşıyor. Eğer bir de işçinin sigorta primi gerçek ücretinden değil daha düşük tutardan ödeniyorsa, işçinin yaşadığı gelir kaybı çok daha yüksek oluyor.

PRİME ESAS YAŞAMLAR

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi; işçinin sigortalı çalışması ve prime esas kazancı üzerinden kurgulandığı için işçileri “prime esas yaşamlara” mahkum ediyor. Sosyal güvenlik alanında son dönemde yaşanan hak kayıpları, işçi sağlığını daha da tehlikeye atmaya devam ediyor. İşçi sağlığını, ücret ve sosyal güvenlik bağlamıyla da düşünmek ve tartışmak; işçi sağlığı ve hakları bakımından yürütülecek mücadeleyi de zenginleştirme ve dönüştürme potansiyeline sahip. Bugün işyerlerinin  büyük çoğunluğu, yüzde 90’ı sendikasız, toplu sözleşmesiz. Ama işyeri ve fabrikalarda bıçak kemiğe dayanmış durumda; ağır ve uzun çalışma, düşük ücret, mobbing, meslek hastalıkları ve iş cinayetleri… Bu koşullarda fiili bir mücadele olmadan beyaz bayrak sallama işi, grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara kavuşmadan ne sermayeden ne bakandan bekleniyor.

ÖNCEKİ HABER

Tıbbi cihazda yine kriz: Acil travma ameliyatları bile durabilir

SONRAKİ HABER

Kapitalizm ve bireysel kurtuluş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa