06 Aralık 2021 23:49

Asgari ücretle geçim hesabı: Erzak köyden, bebeğin yatağı komşudan

Kiradan faturalara kadar kalem kalem hesap yapan Duran ve Olca çifti, “Üst üste gelen zamlar nedeniyle asgari ücrete 2 bin lira zam yapılması bile kurtarmaz” diyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dilan TEMİZ
Murat UYSAL
İstanbul

İkitelli, içerisinde bir organize sanayi bölgesi bulunduran fabrikaların, atölyelerin çoğunlukta olduğu işçi ve emekçilerin yaşadığı İstanbul’un bir ilçesi. İkitelli’nin etrafında ise kocaman lüks AVM’leri, siteleri görmek mümkün. Birçok farklı kimliğin ortaklaştığı bir şey var, o da geçim derdi. İç içe geçen gecekondularda yaşam mücadelesi veren işçiler... Mahalledeki üç şeritli yolun bir tarafında işçi ve emekçiler ve onların sanayi bölgesinden çıkmayan yaşamları diğer tarafta ise belki de çalıştıkları fabrikaların, atölyelerin sahipleri...

Duran ve Olca çifti tek bir asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. İkitelli’de bir apartman dairesinin zemin katında karşılıyorlar bizi. İçeri girdiğimizde tüm sıcaklıklarıyla selamlıyorlar, kapı önünde sıra oluşturuyoruz, dar alandan teker teker evin tek oturma odasının kapısından geçiyoruz. 1 artı 1 evin salonunda ailenin iki aylık üyesi Mert bebekle tanışıyoruz. Duran hemen iki aylık bebeklerinin masraflarından, hayat pahalılığından ve bunun karşısında devletin yanlarında olmamasından söz ediyor.

Duran da İkitelli’deki çoğu insan gibi 14 sene önce çalışmak için doğduğu şehirden çıkıp İstanbul’a gelmiş. Birkaç farklı iş denemesinden sonra Başakşehir’deki bir kadayıf atölyesinde işe girmiş ve 11 senedir de bu atölyede çalışıyor. İşe girdiğinde yirminin üzerinde işçinin çalıştığı atölyede bugün yalnız üç işçi çalışıyor. Atölyede yirmi kişi çalıştıkları dönem asgari ücretin biraz üzerinde ücret alan Duran’ın pandemiyle beraber ücreti düşmüş, iş yükü artmış. Öyle ki pandemiden önce yirmi kişiyle ürettikleri malın yarısını üç kişiyle üretir olmuşlar. Duran çalıştığı işyerinde aldığı asgari ücret ve patronun baskılarına rağmen çalışmaya devam ediyor, umudu 11 senelik tazminatı.

"YEMEĞİ EVDEN GÖTÜRÜYORUM"

Duran pandemi döneminde çalışma koşullarını anlatırken patronun masrafları azaltmak amacıyla işçilerden kısmaya çalıştığı kalemlerin çoğaldığını söylüyor. “İzinden geldik, yemeği kaldırmış. Üç kişiye yemek verilmiyormuş. Üç kişiye yemek verilmiyorsa döner söyle, o da yok. Yol ve yemek için 150 lira veriyor. Asgari ücretten fazla veremem diyor. Günlük 5 liraya denk geliyor yemek parası, ne alınır 5 liraya? Kahvaltıyı evden götürüyorum. Götürmediğim günler mecburen bisküvi alıyorum. Doğrusu para verebilecek durumum yok yani. Evden götürmediğimde aç kalıyorum. Orada çalışan abla getiriyor bir şeyler, bazen beraber yiyoruz. Adam geliyor, demlediğimiz çayın altını kapatıyor. Sırf biraz daha kâr etmek için çay bile vermiyor bize. Bir gün ‘Yemeği kesiyorsun, çayı kesiyorsun, maaşı kesiyorsun’ diye çıkıştım. ‘Zaten kapatacağım beğenmiyorsan çek git’ dedi” diye anlatıyor. Bu kadar zaman emek verdiği bir iş karşısında hakkını almadan da işi bırakmayacağını belirtiyor Duran. “Ben orada 11 sene boyunca emek vermişim, gece gündüz çalıştım, 16-17 saat çalıştığım zamanlar var, onu niye almadan gideyim” diyor.

"DEVLETİN YANIMDA OLMADIĞINI ANLADIM"

Düşen ücreti karşısında nelerden kısabileceğinin yollarını arayan Duran, yol masrafını en aza indirmeye çalışarak elektrikli bisiklet kullanıyor. “Pandeminin ilk başladığı hafta ikinci el, 2 bin 500 liraya aldım. Bu şekilde aylık 50 liraya falan geliyor yol masrafım. Kışın gitmiyorum, kışın mecbur minibüse biniyorum” diyor.

Konu alışveriş masraflarına geliyor. Markete yalnızca kredi kartıyla gidebildiklerini söylüyor Duran. Olca da “Maaşı direkt kredi kartına gidiyor” diyor. Duran bu masraflara bir de çocuğun masrafının eklendiğini söylerken devletin bu konuda yanlarında olmasını beklerken beklediği gibi olmadığını söylüyor: “Bezidir, mamasıdır... Zaten devletin yanımda olmadığını çocuğum olunca anladım. Çocuk olana kadar iki çocuk yap üç çocuk yap, işte beş yaşına kadar devlet yetkisi altında bakıyoruz diyorlar. Ben çocuğum olana kadar inanıyordum. Çocuğu hastaneye götürdüm, daha doktor görmeden para veriyorsun.” Olca söze giriyor: “Hamile olduğumu öğrendiğimde işten çıkmak zorunda kaldım. Tüp bebek işlemi oldu, 13 gün sonra test yaptırdım doktor ‘Düşük tehliken var’ dedi. Tüp bebekte üç ay düşük tehlikesi oluyormuş. İşim de ağırdı, çıkmak zorunda kaldım. Migros fırında asgari ücretle çalışıyordum.”

"FAZLADAN BİR ŞEY ALAMIYORUZ"

İkisi çalıştıklarında para biriktiren Olca ve Duran çifti, çocuğun masrafları başladığından beri o birikimle ayakta kalmaya çalışıyor. Birikimleri bitince ise ne yapacaklarını bilmiyorlar. Eskiden asgari ücretle daha iyi koşullarda yaşadıklarını anlatıyorlar. Birikim yapabildiklerini. İstedikleri şeyleri alabildiklerini söylüyorlar. Şimdiyse kuruş hesabı yapmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Olca, “Eskiden ek şeyler alıyorduk marketten ama şimdi alamıyoruz, ne lazımsa en azını alıyoruz. Yumurta, yağ, şeker, çay... Benim de çalıştığım dönem bütün reyonlardan her şeyi alıyorduk. Şimdi sadece mutfaktaki ihtiyaçları alıyoruz. Mesela çalıştığım dönem çikolata alırdım, cips alırdım. Markete girince bu ayı bir şekilde bitirmek lazım ucu ucuna denk getirmemiz lazım diye düşünüyoruz. Eğer denk getiremezsek kredi kartına yükleniyoruz. Geçen BİM’e gittik, tuvalet kağıdının fiyatı A101’e göre 1 lira daha ucuz. 1 liranın hesabını yapar olmuşum. Eskiden böyle hesaplarımız yoktu, hepsini atıyordum sepete ama şimdi hangisinin fiyatı 1 lira düşükse onu alıyorum” diyor.

"ASGARİ ÜCRETİN YETMEDİĞİ BELLİ"

Çocuk olduğu için Olca çalışamıyor. Duran, “Zaten çalışmaya kalksa çocuğun bakım parası var, Olca işe girse aldığının yarısını bakıcıya verecek” diyor.

Olca da Duran da Tokatlı. Her sene memleketten birkaç parça erzak gönderiyor aileleri. Duran, “İşte buradaki akrabalar destek oluyor, köydekiler destek oluyor ama desteğin en çok yarayanı köyden gelenler. Peynir gönderiyorlar mesela, üç ay peynire para vermiyoruz. Kuru gıda, hamur işleri falan, kış boyu yetiyor. O gelenler olmasa halimiz beter olur. Mesela 5-6 kilo köy makarnası yolluyorlar, uzun bir süre makarnaya para vermiyoruz” diyor.

Olca ise çocuk gelince hesapların değiştiğini söylüyor: “Çocukla beraber doğal gazı erkenden, ekimde yaktık. Normalde yılbaşı geldiğinde hem yılbaşını kutlardık hem de doğal gazı açışımızı. Ocak 1 demeden açmazdık gazı. Şimdi çocuk gelince mecbur kaldık. 300 liraya yakın bir fatura geldi ama sen bir de yılbaşından sonra gör.”

Duran da “Bugün kazandığım o 3 bin liranın bir şeye yetmeyeceği belli. Olca’nın çalıştığı dönemde biriktirdiğimizle kışı geçiririz yine ama çocuk 1 yaşına girdikten sonra Olca’nın da çalışması gerekecek. Çocuğa bakacak birini bulmak gerekiyor. Ablamın kaynanası var o bakarım diyor, büyük ihtimal ona baktırırız. Devletin kadına yönelik bir şey yapması gerekiyor, en azından çocuğun bakımı konusunda” diyor.

"BEBEĞİN YATAĞI KOMŞUDAN"

1 artı 1 eve 1000 lira verdiklerini söyleyen Duran, “Ağustosta zam geldi. 850 liraydı, 1000 lira yaptı. ‘Abla çocuk gelecek bari 50 lirayı düş 950 verelim’ dedim. O da ‘Bulabilirseniz çıkın, sizden sonra burayı 1300’den aşağıya vermem’ dedi. Doğru da söylüyor, çıksam değil 1300, 1500-2000’den aşağı ev bulamam. Açıkçası biz İkitelli’yi sevmiyoruz ama mecburuz. Şimdi İkitelli’den gidip de bu maaşa sitelere taşınmak akılsızlıktır. Dört duvara dünyanın parasını verirsek biz ne yiyeceğiz, çocuğa ne yedireceğiz? Başakşehir’de çalıştığım için İkitelli işe de yakın, en azından akrabalar destek çıkıyor, onlar da bu çevrede oturuyor” diyor.

Kendilerine giyim için bir harcama yapıp yapmadıklarını soruyoruz. “Giyim mi” diye soruyor Olca: “En son yazın hamile kıyafeti aldım, o da mecburiyetten. Onun öncesinde geçen yıl aldım. Geçen yıl zaten biz hazırlığımızı yaptık, çocuğumuz olacak diye. Bir daha alamam falan demiştim. Alamayacağımızı biliyorduk yani. Öncesinde dışarı bir hafta çıkıyorsak bir hafta çıkmıyorduk. Şu an çıkmamız mümkün değil.”

Evlilikten söz eden Olca, “Şu an evlenseydim direkt nikah yapardım yani, düğün falan yapmam. Benim dönemimde çeyrek 215 liraydı. Asgari ücret belki 2 bin liraydı ama çeyrek 215 liraydı. Ama şimdi aradaki farka bakın. Biz tam zamanında evlenmişiz” diyor. Yanındaki bebek yatağını işaret ederek, “Mesela bu yatağı ben alamadım, komşum verdi. Onun şimdi pembe olmasının sebebi de o. Baktık, yenisi çok pahalı, alınmaz. Hem ufacık çocuk pembesi mavisi mi var, üç ay sonra sığmayacak zaten” diyor.

"2 BİN LİRA ZAM BİLE YAPSALAR KURTARMAZ"

“Asgari ücret görüşmelerini takip ediyor musunuz?​” diye sorduğumuzda, Duran yanıt veriyor: “İşçileri temsil eden kim var orada, fabrika nedir bilmeyen, işçiyi tanımayan insanlar. Ben isterim ki alın teri dökmüş insanlar orada olsun, işçiyi onlar temsil etsin. O masada niye bir işçi yok? Onlar aralarında tartışıyorlar ama hep göstermelik. Millet böyle görsün istiyorlar, her şey baştan belli” diyor. “Asgari ücret şu kadar olmalı” diyemiyor Duran: “Asgari ücret 5 bin lira olsa her şey ona göre daha da pahalanacak. Asgari ücretin artırılması da çözüm değil. Devlet, devlet olacak halkına sahip çıkacak. Şimdiye kadar hep asgari ücretle beraber zamlar da geldi, oradan verdiğini öbür taraftan katbekat aldılar. Şimdi asgari ücreti 5 bin lira yapsınlar, ekmek şimdi 3 lira, 5 liraya çıkar. Devletin bunları düzenlemesi gerekir. Bu evin ederi 1000 lira mı şimdi? 1 artı 1 eve iki kişi zor sığıyoruz. Etse etse burası 500 lira eder. Faturaların bir kısmını devlet karşılamalı. Isınmak için servet veriyoruz ya. Ben buraya ilk taşındığımda asgari ücret 1500-1600 lira gibi bir şeydi. O zaman bundan daha iyi geçiniyorduk. O zaman yaz ayında doğal gaz 10 lira geliyordu, şimdi 60 lira geliyor. Asgari ücret 6 kat arttı mı, yok. Her şeye rağmen 5 bin lira olsa bile o 5 bin lirayla aileye bakılmaz. Bir kişinin daha çalışması gerekir. Bugün çıkıp deseler ki biz asgari ücrete 1000 lira değil de 2 bin lira zam yaptık, bu bile kurtarmaz. Asgari ücretten önce yapılan zamları bir sıfırlasınlar. Her şeye dolar üzerinden zam geliyor asgari ücretliye niye zam gelmiyor” diye anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Bahçeli: Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı kurulacak, başkanı ben olacağım

SONRAKİ HABER

TÜİK'in enflasyon rakamları, siyasi casusluk suçlamaları, TBB seçimleri | Gündem Politika

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa