Hasta tutuklular için Adalet Nöbeti tutan aileler: Çocuklarımızın cezaevlerinde ölmesini istemiyoruz
Cezaevlerinde hasta tutuklu yakınları olan ve Adalet Nöbeti'ni sürdüren aileler Evrensel'e konuştu: Taleplerimiz karşılanana kadar mücadele edeceğiz.
Fotoğraf: Mahsum Kara/Evrensel
Mahsum KARA
Diyarbakır
Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde bulunan hasta, infazı yakılan tutukluların tahliye edilmesi ve hak ihlallerinin sona erdirilmesi için Diyarbakır Barosu hizmet binasında ‘adalet nöbeti’ başlatan tutuklu yakınlarının eylemi 21’inci günü geride bıraktı. Evrensel’e konuşan tutuklu yakınları, çocuklarının cezaevlerinde ölmelerini istemediklerini ifade ederek, “Taleplerimiz karşılanana kadar mücadele edeceğiz” dedi.
BİRÇOK RAHATSIZLIĞI VAR
İki oğlu cezaevinde olan Feyziye Kolekan, “Mahsun 7 yıldır Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde, en büyük oğlum Ahmet Kolaken ise 28 yıldır Balıkesir Bandırma Cezaevinde kalıyor. Ahmet’in kalp ve tansiyondan tutun birçok rahatsızlığı var. Ben üzülmeyeyim diye bana hiçbir şey söylemiyor. Onla telefonla konuştuğumda onun gibi hasta olan hiçbir arkadaşının tedavi edilmediğini söyledi. Pandemiden önce arada sırada hastaneye kontrole götürülüyorlardı iki yıldır hastaneye bile götürmüyorlar. Mahsun’da böbrek rahatsızlığı var, hastanede tedavi edilmesi lazım. Benim oğullarım sadece kendi dilleri ve kendi hakları için mücadele etti” dedi.
Oğlunu görüşlerde görmek için yıllardır birçok sorunla karşılaştığını belirten Kolekan, “Ahmet Türkiye’de bulunan bütün cezaevlerinde yattı. 77 yaşındayım artık gücüm yok, zar zor yürüyorum. Bazen yetişemiyorduk görüşlere. Otogarlarda sabahladığım zamanlar oldu, hasta olduğum zamanlar oldu. Yol parasını çıkaramadığımız zamanlar çok oldu. Çoğu zaman maddi sorunlardan dolayı onlara para bile gönderemedik” dedi.
BİZE BİR ÇARE BULSUNLAR
Cezaevinde yakınları olan bütün ailelere seslenen Kolekan, “Gelin bizim yanımızda yer alın. Biz cezaevlerinden çocuklarımızın cenazelerinin çıkmasını artık istemiyoruz. Herkesin bize ses olmasını istiyorum. Gelin birlikte mücadele edelim. Ben hiçbir annenin ağlamasını istemiyorum. Biz onların tedavi edilmeleri için buradayız. Eğer onlar bizim çocuklarımızı tedavi etmiyorsa bıraksınlar biz kendi çocuklarımızı tedavi ettirelim. Genel af istiyoruz. Herkes tahliye ediliyor ama siyasi tutsaklar tahliye edilmiyor, Kürt oldukları için tahliye edilmiyor. Bütün anneler kutsaldır Türk, Kürt annesi fark etmiyor. Bütün annelerin sesine kulak versinler, çocuklarımızın cezaevlerinde ölmesini istemiyoruz. Biz çocuklarımızın haklarını savunuyoruz, bize bir çare bulsunlar” dedi.
BABAM TEK BAŞINA İHTİYAÇLARINI GİDEREMİYOR
Şakran 2 No’lu Cezaevinde tutuklu bulunan babası Abdulhalim Kırtay’ın cezaevine girdiğinde 11 yaşında olduğunu belirten Herdem Mervani, “Babam 30 yıldır cezaevinde. Tansiyon, şeker ve mide rahatsızlığı var. Tansiyon hastalarının ne zorluklar çektiğini hepimiz biliyoruz, bir de cezaevlerinde kalanları düşünün. Beş yıldır babamın durumu çok ağır. Hastaneye kontrole götürüldükten sonra 17 gün tek başına bir hücrede karantinada kalıyor. Tek başına doğru dürüst ihtiyaçlarını gideremiyor, yanındaki arkadaşları yardımcı oluyor. Tansiyon ve şeker rahatsızlığından dolayı cezaevlerinde çıkan yemekleri de yiyemiyor, zaten cezaevinde buna yönelik bir önlem de yok. Karantinaya alındığında birçok haklarına el koyuluyor. Ne bir telefon görüşmesi ne de başka bir şey yapabiliyor. Biz de haber almakta zorluk çekiyoruz” dedi.
İKİ YILDIR ONLARI GÖREMİYORUZ
Pandemi döneminin tutuklu ve aileleri için çok zorlu geçtiğini söyleyen Mervani, “İki yıldır onları göremiyoruz. Zaten buradan İzmir’e gitmek ayrı bir sorun. Ekonomik anlamda zaten durumumuz çok iyi değil. Bütün tutuklu yakınlarının durumları öyle. Zaten görüş olduğunda da sadece yarım saat görebiliyorsunuz. Görüş süresini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Yakın olan aileler için sorun olmuyordur belki ama bizim için çok sorun oluyor. Bunlar gerçekten bir işkence olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
VERİLEN İLAÇLARA GÜVENMİYORUZ
Hasta tutuklulara verilen ilaçlara güvenmediklerini ifade eden Mervani, “Tutuklular iyi şartlarda tedavi edilip iyi ilaçlar verilmiş olsaydı kesinlikle şu an durumları çok iyi olurdu. Zaman ne kadar ilerliyorsa onların da durumları o kadar ağırlaşıyor. Hastaneye gittiklerinde, cezaevi içerisinde ve askerlerle kendi ana dillerinde konuştukları için çok sorun yaşıyorlar. Kürtçe konuştuğu için pişmanım demediği için cezası bitmesine rağmen infazı yanan tutuklular var. Biz bu tavrı kabul etmiyoruz. Hasta tutukluların bir an önce iyi şartlarda tedavi edilmesini istiyoruz. İnfazı yanan tutukluların da bir an önce bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
OLUMLU BİR SONUÇ ALANA KADAR BURADAYIZ
9 yıldır cezaevinde olan ve 3 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alan oğlu Civan Boltan için adalet nöbeti tutan Nazime Boltan, “Oğlumun bir kolu yok, bir gözü görmüyor ve beyninin üzerinde şarapnel parçası var. Ben sadece çocuğum için burada değilim, cezaevinde zorluk yaşayan bütün tutuklular için buradayım. Biz çocuklarımızın sesi olmak için geldik buraya. Onlar cezaevinde çocuklarımızı ölüme mahkum ediyorlarsa bıraksınlar biz kendi çocuklarımıza hizmet verelim. Müebbetli olduğu için 15 günde bir konuşabiliyorum oğlumla. Beyninde bulunan şarapnel parçasından dolayı hayatı her gün tehlikede. Ben oğlumun cezaevinde ölmesini istemiyorum. Taleplerimiz ve sesimiz duyulana kadar biz burada olmaya devam edeceğiz” dedi.
Diyarbakır Cezaevinde 10 yıldır tutuklu bulunan kardeşi Hamdusena Ada’nın kalp rahatsızlığından dolayı durumunun ağır olduğunu belirten Reşehat Ada, “Kardeşimin kalp rahatsızlığından dolayı her ay iğne yapılması gerekiyor. İğne yapılmadığı zamanlarda durumu ağırlaşıyor. Bir kulağı da duymuyor. Hiçbir suçu yoktu, yargılandığı dosyada hiçbir şey olmasına rağmen 18 yıl hapis cezası verildi. 3 sene önce onu ameliyat ettiler, orada bile iki kolu yatağa kelepçeli bir şeklide hastanede tuttular. Bizler olumlu bir sonuç almadığımız sürece buradan kalkmayacağız. Uyuşturucu kaçakçılarını, katilleri bırakanlar neden bizim çocuklarımızı bırakmıyor? Tek neden onların Kürt olması. Adalet varsa bizim çocuklarımız için de adalet istiyoruz” dedi.