07 Aralık 2021 23:40

Devletin kapısı mültecilere duvar oldu

Mülteciler oturum izninin yenilenmesi, ikamet değişikliği gibi işlemler için Göç İdaresine ulaşamıyor. Bunu fırsat bilen ‘aracılar’ para karşılığı işlemleri öne aldırıyor. Piyasa 300 TL'den başlıyor.

Fotoğraf:DHA

Paylaş

Hasan Metin TAŞKIRAN
İstanbul

Savaş ya da yoksulluktan kaçarak Türkiye’ye gelen milyonlarca göçmenlerin yalnızca küçük bir bölümünü oturum izni alan sığınmacılar oluşturuyor. Sığınmacı statüsü alamayan göçmenlerin büyük bölümü ya oturum izni başvurusunda bulunmuş ya da başka bir ülkeye geçme hayaliyle kayıtsız şekilde yaşıyor.

Mülteciler açısından oturum izni, vatandaşlık başvurusu gibi işlemleri gerçekleştirmek hayli zor. Daha önce göç idaresi önünde işlemler için bitmeyen kuyruklar oluşturan mültecilere ‘e-devlet’ üzerinden randevu kolaylığı getirildi. Ancak mülteciler resmi işlemler için hâlâ randevu alamıyor. Pek çok mülteci, bazı aracılara gerçekleştireceği işlem karşılığı çeşitli miktarlarda para ödeyerek işlerini sürdürebiliyor. Bu miktar kimi zaman 300-500 TL arasında olurken işlemin önemine göre binlerce lirayı da bulabiliyor.

Küçükçekmece’deki İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeyiz. OSB’de küçük ölçekli binlerce atölye bulunuyor. Atölyelerde önemli oranda mülteci işçiler çalıştırılıyor. Saya atölyelerinin yoğun olduğu bir iş hanında Suriye’deki iç savaştan kaçmış iki Türkmen mülteci ile sohbet ediyoruz.

Kamu kurumlarında yaşadıkları sorunları konuşurken laf para karşılığı işlemleri öne aldıran aracılara, göçmen yoksulluğunu ve çaresizliğini fırsat bilip kendilerini üç kuruşa çalıştıran patronlara geliyor. Görüştüğümüz mülteciler ‘Başlarına iş açılmasın’ kaygısıyla isimlerini paylaşmak istemiyor. Bu sebeple biz haberde kendilerine Mustafa ve Abdullah diyeceğiz.

"GECEDEN KAPI ÖNÜNDE YATANLAR OLUYORDU"

Abdullah birçok mülteciye göre biraz şanslı. Vatandaşlık alabilenlerden o. 4 yıl önce çıkan dedikoduları duyunca başvuru için gitmiş. ‘İlk başvuranlardanım ben aldım kimliğimi’ diyor: “Geçici koruma belgesi ile gittim. Kalabalık oluyordu 3 gün sıra bekliyordum, işimi gücümü bırakıyordum. Sabahın köründe 6’da gidiyordum yine de sıram gelmiyordu. Kapı önünde geceden yatanlar oluyordu.”

Sonradan işlemleri halledebilmek için internet üzerinden randevu sistemine geçildiğini hatırlatan Abdullah, buna rağmen sisteme girince randevu alamadığını ancak bu durumu fırsat bilen bazı kişilerin ücret karşılığı işlemleri hallettiğini söylüyor. Bu sırada söze giren Mustafa, bu işin ne kadar normalleştiğini şöyle anlatıyor: “Mesela Mehmet Akif’te, Parseller’de adamın ofisi var. Gidip para veriyorsun, kimliğini bırakıyorsun o sana alıyor. 200-300 lira veriyorsun bu iş için.”

Kendisinin alamadığı randevuyu başkasının alabilmesini yadırgıyor Abdullah; ancak bir tahmini var elbet: “Ben girip alamıyorum ama o girip alabiliyor, adam göç idaresiyle iletişim kurmuş. Dışarıdan insanlar alamıyor ama içeriden iletişim kuran parayla alıyor. Mesela benim acil bir işim var; Suriye’ye geçeceğim, izin almak için 2 bin 3 bin lira vereceğim.”

Mülteciler kayıtlı yaşadıkları şehirden eğitim, iş, barınma veya ırkçılık yüzünden ayrılmak zorunda kaldıklarında da benzer zorluklarla karşılaşıyor. Şehir değiştiren mülteci gittiği kente ikamet taşımak zorunda. Ve bu zorunluluk bazen çaresizliğe dönüşüyor. Abdullah kendi yaşadığı sorunu şöyle anlatıyor: “Mesela benim kaydım Ankara’da. Eşimin kaydı Antep’te. Bunu düzeltmem lazım. Bayağı çok para harcamam gerekecek…”

Bu sırada Mustafa söze giriyor ve trajikomik bir diyalog yaşanıyor aralarında.

Mustafa: Onu da söyleme; bir bu var elimizde. Şimdi o da kalmayacak…

Abdullah: Kalmazsa kalmasın, konuşmazsak düzelmez.

Mustafa: Bu da gazetelere çıksa işimiz hiç halledemeyeceğiz.

Abdullah: Sesimizi çıkarmadıkça, bunları anlatmadıkça düzelmez.

Mültecilerin iddialarını sormak için çok kez aradığımız İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü ise telefonlarımıza yanıt vermedi.

"YOKSULU KİMSE SEVMİYOR"

Türkmen Derneği Üyesi olduğunu söyleyen Mustafa birçok Türkmen’in vatandaşlık başvurusu için derneğe kimlik bilgilerini verdiğini ancak henüz olumlu bir dönüş olmadığını aktarıyor. Derneğin resmi işlemlerde nasıl yardımcı olduğunu soruyoruz: “Vatandaşlık başvurusu için kimliklerimizi yolluyoruz. Her seferinde 500 TL civarında para bırakıyoruz. Hepsi olmuyor, bekliyoruz işte çıkar diye. Randevu işlerini yapamıyor dernek sadece kimlik bilgilerini Ankara’ya ulaştırmamıza yardımcı oluyor.”

Suriye’de yaşadıkları köyden alışveriş için Kilis’e geldiklerini söyleyen Mustafa, “Büyüklerimiz alışveriş için Halep uzak diye Kilis’e giderlerdi.” diyor. Abdullah da ekliyor: “Benim dayım da Antepli.” Türkmenlerin vatandaşlık almalarının zor olduğunu iddia eden Mustafa bunu “Türkmenler Suriye’de fukaraydı, burada da öyleler. Yoksulu kimse sevmiyor” diye açıklıyor.

HERKES ‘SURİYELİLER GİTSİN’ DESE; PARTONLAR ‘AMAN KALSIN’ DER

Vatandaşlık alan Abdullah Türkiye’de geçirdiği yılların ardından pişmanlık duyduğunu söylüyor: “Burada ırkçılık Suriye’ye göre daha fazla. Avrupa’da akrabalarım var yaşayan, orada bu kadar ırkçılık yok. Daha iyi koşullarda yaşıyorlar. Mesela işe gireceğim, ‘nerelisin’ diyor. Ben kimsem kimim yaptığım işe bak.” Mustafa da ayrımcılıktan mustarip: “Küçükçekmece’ye gidiyoruz orada bizi yürütmüyorlar, siz şöylesiniz böylesiniz diye. Bir ev kiralıyorsun, haftada bir kardeşim gelse ev sahibi ‘Ne çabuk misafir geliyor…’ diyor.”

Sohbet ettiğimiz mülteciler, kendilerine yönelen öfke ve ayrımcılığa karşı patronların ucuza satın aldığı emeklerine ne denli ihtiyaç duyduğunun da farkında: “Biz çalışıyoruz, günde 2-3 kat ürün çıkarıyoruz. Mesela tüm herkes ‘Suriyeliler gitsin’ dese, patronlar der ki ‘Aman kalsın.’ Devlet bizi yollamak istese patronlar kazan kaldırır.”

ÖNCEKİ HABER

Fransa'da risk grubundaki 5-11 yaş arası çocuklara Kovid-19 aşısı uygulaması başlıyor

SONRAKİ HABER

Kübra Kırımlı’nın sunumuyla “Sağlık Olsun” her cuma 20.00’de Evrensel’de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa