8 Aralık 2021 23:14

Tacim ÇİÇEK

1966 Kağızman/Kars doğumlu Folklor/Edebiyat Dergisi ve Ürün Yayınları Kurucusu, Editörü Metin Turan’dan ve onun edebiyat adına yapıp ettiklerinden değil, 1967 Samsun doğumlu; ODTÜ İktisat Bölümünü 1990’da bitiren, grup müziği, halk dansları, halk bilim araştırmaları gibi uğraşları olan, politik nedenlerle geçirdiği soruşturmalar sonucu cezalar alıp 21 yıldır hapis yatan ve kendi deyimiyle “hayata döndürülenler”den biri olarak neredeyse görme yetisini kaybedip kitaplara, kağıda öper gibi yaklaşan ve de hayata yazarak tutunan başka bir Metin Turan’dan ve öykücülüğünden söz edeceğim.

Öykü, belki de bir bakıma gözlerimizi, bilincimizi, anlama ve anladığımızı ifade etme açısından olup bitene bir tür öykünmedir. Bu öykünme kaçınılmaz olarak özgünlüğü de dayatır öykücüye. İyi bir öykücü ki ben hikayeci diyeyim, üslubunu da geliştirir. Çünkü hayattan, yaşadıklarından, anılarından, okuduklarından, duyduklarından, yaşanmışlardan soğurduklarını kendince verebilmesi özgünlüğüne ve üslubuna bağlıdır. 2017’de çocuk öykü kitapları, bazı öyküleri Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, Yeni e ve ODTÜ’lüler Bülteni gibi dergilerde yayımlanan Metin Turan, “içeri”den yazan biridir ama yine de neredeyse tüm öykülerini “dışarıda” farklı biçimde kıstırılmış ve istemedikleri hayatları yaşamak zorunda bırakılmış umutlu, direngen ve yaşamlarına bildikleri, öğrendikleri biçimde devam etmek isteyen insanların dünyalarından kotarmaktadır.

Temmuz 2018’de yayımlanan ‘Siyah Gökkuşağı’ (Favori Yayınları/Ankara) kitabında on dört öykü var. Gökkuşağının siyahının olduğunu söylese de umudu ve ışığı olan öyküler toplamıdır. Aynı yayınevi tarafından ekim 2020’de yayımlanan ‘Ama Bir Gün Bir Şey Olur’ adlı öykü kitabında da, bir seçim mi yoksa rastlantı mı bilinmez ama yine on dört öykü var. Bu öykülerinde de yazar, değişim için umut veriyor. Yalnız ama bir o kadar da hayalperest kahramanları kozalarından çıkıp özgürlüğe uçacak kelebekler gibi kendileri olabilme ve kendileri kalabilme yolunda, uğrunda mücadele ediyor. Her koşulda bir çare bulup çaresiz olmamayı gösteriyorlar bu naif öykü kahramanları…

 ‘Keşfetmenin Güzelliği’ adlı çocuk kitabı 2020’de yayımlanan M. Turan’ın yine Favori tarafından yayımlanan ‘Başka Türlüsü’ uzun hikaye kısa roman diyebileceğim bir novella aslında.  Yazar, ‘okura sesleniş’ bölümünde; ‘Geceydi. Yeni, ama ne yazık ki son olmayan bir kadın cinayetinin haberi “geçiyordu.” Pınar Gültekin’in… O gecenin sabahında, yüreğimin ağrısına daha fazla dayanamayıp Miray’la buluştum…’ diyor. Pınarların gerçekliğinden öykü kahramanı ‘Miray’ı yaratıyor. Bu hikaye; Metin Turan’ın edebiyatın büyüsü ve etkisi sayesinde özgürce dört duvar arasında kendisi olmasını, kendisi kalmasını ve o duvarları yok sayıp aramıza karışmasını sağlamıyor; aynı zamanda sağlam ve kendine özgü bir öykücü olduğunu da kanıtlıyor düşüncesindeyim.

 ‘Başka Türlüsü’ maalesef oldukça sarsıcı ve can sıkıcı, etkileyici bir hikaye… Gerçekliği bir çuvaldız gibi tenimize batıran, gözümüze sokan bir anlatı… Olmaması da olanaksız. Çünkü akşam haberlerinde, gazetelerin üçüncü sayfalarında sıkça karşılaştığımız kadın cinayetleri biteceği yerde durmadan artıyor. Bu caniliği adeta doğalmış gibi kanıksamış durumdayız. Kaygısızlığın, kayıtsızlığın, neme lazımcılığın, rahatlığın, kimseye karışmamanın dayatıldığı ve öğretildiği bir dünyada böylesi hikayeler ve romanlar aracılığı ile  insanları acı ve asla olmaması gereken gerçekliklerle yüzleştirmek insanlara verilen değerin bir dışa vurumu bence. Bu sarsıcı, etkileyici uzun hikaye için Akademisyen ve Yazar Murat Gülsoy, ‘…Bir solukta okudum. Çok akıcı… Miray karakterinin sesini kulaklarımda duymaya devam ediyorum…’ demiş. Miray’ın ve öteki öykü kahramanlarının anlatacaklarını duymak ve duymaya devam etmek için bize düşen onlara kulak vermektir.

Evrensel'i Takip Et