Bütçe görüşmeleri, seçim, üçüncü ittifak - Erkan Baş'la konuştuk | Ankara Baskısı
Ankara Baskısı'nda TİP Genel Başkanı Erkan Baş'la Mecliste görüşmeleri süren 2022 bütçesini, erken seçim tartışmalarını, üçüncü ittifak ve bir halk seçeneğini nasıl mümkün olabileceğini konuştuk.
Ankara Baskısı'nın bu bölümünde Birkan Bulut'un konuğu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş.
Erkan Baş'la Mecliste görüşmeleri süren 2022 bütçesini, seçim ve erken seçim tartışmalarını, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı dışında üçüncü bir ittifakın ve bir halk seçeneğinin nasıl oluşturulabileceğini, TİP'in üçüncü ittifak konusuna nasıl yaklaştığını konuştuk.
BÜTÇE, EMEKÇİNİN GEÇİNEMİYORUZ ÇIĞLIĞINA NE DİYOR?
Erkan Baş'ın verdiği yanıtlar şöyle:
"Devletin yoksul emekçilerden topladığı vergileri 'sermayeye aktaracağız' diyen bir bütçe var. Elimizdeki bütçe taslağı, 'Saray'ın çıkarlarını korumaya devam etmeye kararlıyız' mesajıdır. İktidar, toplumun geniş kesimlerine bunu söylüyor. İnsan böyle kriz dönemlerinde belki göstermelik bir biçimde de olsa vatandaşı görece rahatlatacak adımlar bekler ama bütçede buna dair emareler de göremiyoruz. Cumhurbaşkanı'nın 'fevkaledenin fevkinde' asgari ücret beyanı var ama bunun da herhangi bir karşılığı olmayacak. İktidar bir karar vermiş durumda. Bu ülkede insanları tüm uluslararası güçlere, büyük sermayeye, yurt dışından gelen yatırımcılara ucuz işgücü olarak pazarlamayı merkeze almış durumda. Bu bütçe, patronların bu krizden daha da zenginleşerek çıkacaklarının beyannamesi olarak değerlendirilebilir.
Bu bütçenin temel mantığını değiştirmemiz lazım. Nihai çözüme varmasak bile vatandaşın hayatını düzeltecek düzenlemeler yapılabilir ama bütçe diyor ki; 'önümüzdeki yıl vergilerin yüzde 65’ini dolaylı vergilerden, yüzde 35’ini doğrudan vergilerle alacağım'. Hedefler açısından bile 'doğrudan vergilerin yüzde 95’ini bordrolu emekçilerden alacağım' diyor. Bütçenin tamamı emekçilerin vergilerinden oluşuyor diyebiliriz. Dolaylı vergiler yoluyla da bunu tamamlıyorlar. Son 5 yılda 5 kere vergi indirimi düzenlemeleri yapıldı, büyük sermayedarlara yapıldı. Gelin bu işi tersine çevirelim."
"ERKEN SEÇİM MÜCADELE KONUSU"
"Türkiye’nin hemen seçime gitmesi gerektiğine dair bir görüşümüz var. Bu iktidarın devam ettiği her gün, hayatın ağırlaştığı bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Fakat böylesi bir seçimde ağır bir yenilgi yaşayacaklarını hissediyorlar. Nihayetinde ülke seçim sathı mailine girmiştir artık, vatandaşın böyle bir talebi olduğunu görüyoruz. Bu bir mücadele konusu; muhalefet güçleri, sokaktaki insanlar bu talebi yükselttikçe iktidar da buna mecbur kalacak."
"BABACAN’IN EKONOMİ PROGRAMI DA EMEKÇİLERE DÜŞMANDI"
"Bu iktidarın aslında Millet İttifakı ile temelde ortak birtakım noktaları var. Bu iktidardan kurtulmak isterken bunun biraz rehabilite edilmiş, yıpranmışlıklarının ortadan kaldırılmış haline halkımızın mahkum edilmemesi gerekiyor. 2002’de iktidara geldiklerinde Ali Babacan’ın ‘Ben yaptım’ dediği ekonomi programı da emekçilere ve yoksullara düşman programdı. O program Millet İttifakı’nın ekonomi programı olarak önümüze gelebilir."
"TÜSİAD MİLLET İTTİFAKI'NA PROGRAM ÖNERİYOR"
"Eğer AKP ile köklü bir hesaplaşmanın kuvvetli bir biçimde ortaya çıktığı bir tablo olsaydı Türkiye’de zaten AKP iktidarı bitmişti. Vatandaş AKP’den kurtulmak istiyor ama yerine gelecek olanlar da neleri değiştireceklerine ilişkin net bir program koyamıyor. TÜSİAD oraya bir prgram öneriyor, patronlar adına bir talebi var. Biz de tam buraya üçüncü ittifakı yerleştirelim diyoruz. Patronların önümüzdeki döneme ilişkin talepleri belli, buna aday siyasi özneler de ortaya çıkmış durumda ama milyonlarca emekçi başka bir Türkiye özlemiyle yıllardır mücadele ediyor."
"İTTİFAK ZATEN FARKLI GÖRÜŞLER ARASINDA OLUR"
"Bunun için ne yapmak lazım? Temel sınıf mücadeleleri tarihinin kuralı; örgütlenirseniz, dayanışmayı geliştirirseniz birlik sağlarsınız, emekçi sınıflar haklarını alır. Fakat emekçiler yan yana gelemezse patron partilerinden biri süreci istediği gibi şekillendirmeye başlıyor. Cumhur ve Millet İttifakı tarafından temsil edilmeyen tüm kesimlerin yan yana gelmesini savunuyoruz. Sadece partiler değil sendikalar, meslek örgütleri, dernekler, platformlar hepsiyle çok geniş bir şekilde görüşmeye çalışıyoruz. Yaklaşık 2 aydır halk toplantıları yapıyoruz.
Kuşkusuz farklı siyasi partiler varsa farklı görüşler vardır. Herkesin bizim gibi düşünmesini beklemiyoruz ya da herkes bizim gibi düşünmediği zaman ittifak olmaz demiyoruz. Zaten ittifak farklı güçler arasında gerçekleşir, aynı şeyi düşünsek tek parti olurduk. Örgütsel çıkarlarımızla memleketin çıkarlarını en üst noktada buluşturmamız lazım. Şu basitlikte de bakmamamız lazım: Örgütsel çıkarlar önemli değil. Sonuçta bu mücadele sürecinin ürünü bu partiler, boşu boşuna ortaya çıkmadılar. Dolayısıyla her partinin temsil ettiği sınıf adına bir talebi, görüşü olur. Bunlar kıymetlidir. Çok dikkatli dinlemek, anlamaya çalışmak lazım. Fakat amaç ne? Tüm işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin yan yana gelebileceği bir zemini bu farklılıkları gözeterek inşa edebilmek. Burada sorumlu davranmak gerekiyor." (Ankara/EVRENSEL)