09 Aralık 2021 08:03

İHD ve TİHV’den İnsan Hakları Günü Raporu: Uzatılmış OHAL yasaları ile karşı karşıyayız

İHD ve TİHV, İnsan Hakları Gününe ilişkin yaptığı açıklamada "Dünyanın içinde olduğu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü yeniden etkin kılmak en asli görevimizdir" dedi.


Fotoğraf:Evrensel

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 10 Aralık İnsan Hakları Gününe ilişkin basın açıklamasında bulundu. Uzatılmış OHAL yasaları ile karşı karşıya kalındığına dikkat çeken İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Salgının olağanüstü niteliği ile OHAL’i birbiriyle ilişkilendirerek erkini daha da merkezileştirip toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü arttırmıştır. Sonuç ise başta bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, sağlığa erişim hakkı, çalışma hakkı, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edilmesi olmaktadır” dedi.

İHD Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Kovid-19 pandemisi, uluslararası sitemin zaaf ve yetersizliklerini tüm çıplaklığı ile ortaya koyarken aynı zamanda bu kaygı verici gidişatın nereye doğru evrilebileceğini de göstermiş oldu. Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olmaktadır. Bugün tüm dünyanın içinde olduğu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü yeniden etkin kılmak en asli görevimizdir” dedi.

Uzatılmış OHAL yasaları ile karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Türkdoğan, “Salgının olağanüstü niteliği ile OHAL’i birbiriyle ilişkilendirerek erkini daha da merkezileştirip toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü arttırmıştır. Salgınla mücadeleyi önleme ve koruma eylemi olarak değil de güvenlik sorunu olarak ele alan siyasal iktidar, böylesi durumlarda hep yaptığı üzere öncelikle insan haklarını iptal etmeye yönelmiştir. Sonuç ise başta bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, sağlığa erişim hakkı, çalışma hakkı, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edilmesi olmaktadır” diye konuştu.

"İŞKENCE BAŞAT İNSAN HAKLARI SORUNU"

Evrensel hukukun mutlak olarak yasaklamasına ve insanlığa karşı bir suç olma vasfına rağmen işkence olgusunun 2021 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olduğunu söyleyen Türkdoğan, ”Resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra kolluk güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları, yeni bir boyut ve yoğunluk kazanmıştır. Denilebilir ki siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir” dedi.

"TOPLANTI VE GÖSTERİ YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALLERİ YAŞANDI"

OHAL ilanıyla birlikte siyasal iktidarın düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları, özellikle de basın üzerindeki kaygı verici boyutta artan baskı ve kontrolü 2021 yılında da sürdüğünü belirten Türkdoğan, “2021, bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü açısından kısıtlama ve ihlallerin kural, özgürlüklerin kullanımının ise istisna olduğu bir yıl olmuştur. Yıl içinde her toplumsal kesimden kişi ve grup toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini mülki amirlerin yasakları ve/veya kolluk güçlerinin fiili müdahaleleri sonucunda kullanamamışlardır. Cumartesi Annelerinin, Galatasaray Meydanında oturmalarının yasaklanması devam etmiştir. Van’da valilikçe art arda alınan eylem ve etkinlik yasaklarının 5 yıldır kesintisiz olarak sürdürülmesi ya da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, kadınların, LGBTİ+’ların, işçilerin, HDP’lilerin, atık kağıt toplayıcılarının, mültecilerin, çevrecilerin ve hak savunucularının maruz kaldığı zalimane ve utanç verici kolluk şiddeti bu durumun somut örneklerini oluşturmaktadır” dedi.

Türkiye’de yurttaşların, örgütlenme özgürlüklerini de kullanamadığını aktaran Türkdoğan, “2021 yılında insan hakları örgütlerinin, dernek, vakıf, emek ve meslek örgütleri ile siyasi partilerin çok sayıda üye ve yöneticisi gözaltına alınmış, tutuklanmış, haklarında açılan davalar ile üzerlerinde baskı oluşturulmaya çalışılmıştır. Belediye eş başkanları, meclis üyeleri görevden alınmış, yerlerine kayyım atanmıştır. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri tutuklanmıştır. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin binalarına saldırılar olmuş, parti kapatma davaları açılmıştır.Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden bir olarak varlığını korumaktadır. Özellikle son genel seçimlerde 6.5 milyon yurttaşın oyunu almış olan HDP’nin kapatılması girişimi, başta Kürtler olmak üzere Türkiye toplumunun önemli bir bölümünü katılım ve temsil mekanizmalarının dışına itecek, siyasal hakları kullanma imkanından yoksun bırakacaktır” diye konuştu.

SON 40 YILIN EN AĞIR EKONOMİK KRİZİ

Türkiye’de son 40 yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşandığını belirten Türkdoğan, “Yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının sebep olduğu yoksullaşma, güvencesizleşme ve örgütsüzleşme, OHAL uygulamaları ile daha da derinleşmiş ve süreklilik kazanmıştır. Kovid-19 salgını ile birlikte bu tablo daha vahim bir görünüm kazanmıştır.  En görünür haliyle 2018 yılından beri yaşanmakta olan ekonomik kriz, Kovid-19 salgını ile daha derinleşmiş ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk en çok kadınları, çocukları, mülteci ve sığınmacıları vurmaktadır” dedi.

Siyasi iktidarın baskıcı politikalarının 2021 yılında ihlaller bazında bazı ilklerin yaşanmasını  beraberinde getirdiğini söyleyen Türkdoğan, “Avrupa Konseyi’nin (AK) en temel insan hakları sözleşmelerinden olan İstanbul Sözleşmesinden çıkılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala ve Demirtaş kararlarının uygulanmaması nedeni ile 2 Aralık 2021 tarihli AK Bakanlar Komitesi kararı ile Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılması, ekonomik ve sosyal haklar ile ilgili yükümlülüklerden kaçmak için TÜİK’in başta enflasyon olmak üzere temel göstergelerde manipülasyon yapması, kara para ve yolsuzlukla mücadelede gerekli yükümlülüklerini yerine getirmeyen Türkiye’nin BM tarafından gri listeye alınması esasında insan hakları ihlallerinin ne denli arttığını da göstermektedir” dedi

Türkdoğan 2021 yılının ilk 11 ayında yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı;

“Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 9 kişi yaşamını yitirmiş, 23 kişi de yaralanmıştır.

Güvenlik güçlerine ve veya resmi kurumlara ait araçların çarpması sonucu en az 4’ü çocuk 6 kişi yaşamını yitirmiş, 6’sı çocuk 15 kişi ise yaralanmıştır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye’de 2021 yılının ilk 10 ayında en az 1853 işçi yaşamını yitirmiştir.

Erkek şiddeti sonucunda 2021 yılının ilk 11 ayında en az 290 kadın öldürülmüştür.

2021 yılının ilk 11 ayında Kovid-19 salgını nedeniyle 180 sağlık çalışanı yaşamını yitirmiştir.

TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 915 kişi başvurmuştur. Başvuranların 531’i aynı yıl içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini belirtmişlerdir.

İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre resmi gözaltı yerlerinde en az 415 kişi  işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır.

TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 28’i çocuk olmak üzere 3540 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış, 45 kişi ise yaralanmıştır.

İHD Dokümantasyon Birimi’nin verilerine göre ise kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 3671 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır.

En az 45 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı. 2 gazeteci adli kontrol, 1 gazeteci ise ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı, yabancı uyruklu 1 gazeteci sınır dışı edildi.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2021 yılının ilk 9 ayında 98.714 sosyal medya hesabı incelenmiş, 39 bin 601 kişi hakkında işlem başlatılmış, 1.175 kişi gözaltına alınmış, 52 kişi ise tutuklanmıştır.

En az 945 internet haberine, 133 içeriğe, 7 ayrı basın-yayın kuruluşuna ait 53 internet sitesine, en az 41 sosyal medya paylaşımına ve 5 sosyal medya hesabına erişim mahkeme kararlarıyla engellendi.

En az 291 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçleri tarafından müdahale edildi, 88 etkinlik ise engellendi. Bu müdahaleler sonucunda 28’i çocuk olmak üzere 3540 kişi işkence ve kötü muamele niteliğindeki uygulamalar ile gözaltına alındı, en az 45 kişi yaralandı. Gözaltına alınanların 40’ı tutuklandı, 242 kişi adli kontrol şartıyla, 45 kişi ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.

Erkekler en az 290 kadını, 30 çocuğu öldürdü. 193 kadının ölümü şüpheli olarak basına yansıdı. Erkekler 89 kadına tecavüz etti, 412 kadını taciz etti, 642 kadını seks işçiliğine zorladı, 732 kadına şiddet uyguladı, 171 çocuğu istismar etti.” (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Dersim'de 2 dağ keçisini öldürenlere sadece 126 bin lira ceza kesildi

SONRAKİ HABER

Zamlar, pahalılık ve asgari ücret | Çukurova'da Hayat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa