Eskişehir’deki sendika temsilcileri konuştu: Şimdi birlik olmazsak ne zaman?

Çağlar KAZAK
Eskişehir

TL’nin değer kaybı ve temel tüketim maddelerine gelen zamlarla birlikte emekçilerin ücretleri eridi, alım gücü düştü. Memur ve işçi sendikalarının Eskişehir şube başkanları ve temsilcileri bu krizin yükünü reddetmek için birlik olmanın önemine işaret ediyor.

Kristal-İş Şube Başkanı Erdal Akyazı insanların alım gücünün düştüğünü söyledi. Zamların emekçilerin yükünü arttırdığını dile getiren Akyazı, “Üyelerimizin talepleri de doğal olarak yüksek oluyor. Kış aylarının gelmesiyle birlikte doğal gazı açmakta tereddüt eden arkadaşlarımız var” dedi.

Sendikaların sürece dair tutumlarına da değinen Akyazı şunları söyledi: “Şu an sendikaların sürece dair kapsamlı bir müdahaleleri yok. Asgari ücret ülkemizdeki en büyük toplu iş sözleşmesi, sendikalar da bugün masadalar ama masada yetkileri yok. Ne yazık ki şu an ülkemizde bir sessizlik hakim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ekonomik kurtuluş savaşı” sözlerine işaret eden Akyazı, “İşçi sınıfımız eziliyor. Dönüp dolaşıp iş yine sendikalara geliyor. İyi bir TİS için, asgari ücretin insanca yaşanacak bir seviyeye yükselmesi için mücadele etmek gerekiyor” dedi.

"YEREL BİRLİKTELİKLER KURULMALI"

DİSK Eskişehir Bölge Temsilcisi ve Genel-İş Şube Başkanı Günay Ayaz, AKP’nin Türkiye’yi ucuz iş gücü cennetine çevirme stratejisinin olduğunu belirterek, “Birkaç ana talep etrafında işyerlerinden başlayarak emekçileri örgütlememiz gerekiyor. Sınıfın çok önemli bir kısmı sendikasız ve örgütsüz durumda. Sendikaların olduğu işyerlerinin büyük bir kısmında da bürokratik sendikacılık anlayışı egemen. Tepkileri açığa çıkartacak bir perspektif gerekli” diye konuştu.

Genç işçilerin sendikal mücadelede deneyimsiz olduğunu ancak bir arayış içinde olduklarını ifade eden Ayaz şöyle devam etti: “İşçilere önderlik edecek sendikaların bir çıkış yolu bulması gerekiyor. İleri işçilerin, mücadeleci sendikacıların farklı sendikalardan bile olsa yan yana gelmesi, bir mücadele programı ortaya koymaları gerekir. Özellikle bu dönemde yoksulluğa, zamlara ve ücretlerin erimesine karşı iş yerlerine dayanan yerel birliklerin kurulması çok önemli.”

"İŞÇİLERİN DAHA YÜKSEK BEKLENTİSİ VAR"

Metal fabrikalarının TİS sürecinde olduğunu hatırlatan Birleşik Metal-İş Şube Başkanı Recai Büyükbeyhan, “Eylülde taslağımızı MESS’e verdik. Eylülden bugüne ülkede çok şey değişti. İşçilerin TİS’i daha yüksek miktarlarda bitirilmesine dair talepleri var. Şimdi işçi arkadaşlarımızın bir araba bir ev sahibi olması hayal oldu” dedi.

Büyükbeyhan, “Alanlarda sadece DİSK var. Tüm işçi sendikalarının sürece müdahil olması lazım ve bu hükümete bir şeyler yaptırmamız lazım. DİSK, 12 Aralık’ta Kartal’da miting düzenleyecek, emekçilerin katılımı çok önemli” diye konuştu.

"HALKIN ÖFKESİ ÖRGÜTLENMELİ"

Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası İl Temsilcisi Yener Çalışkan, “Mesela ben 2010 yılında 1227 TL ücret alırken, şimdi 5 bin 500 TL alıyorum. O zaman maaşımla 12 çeyrek altın alabiliyordum, şimdi ise 5 tane çeyrek altın alabiliyorum. Tüm işçi ve memur sendikalarının, meslek odalarının, demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelmesi gerekir. Kamu-Sen ve Memur Sen üyesi arkadaşlarımız da bu koşullara bizim kadar öfkeliler. Sendikalarını eleştiriyorlar. Ama tüm kesimlerde olduğu gibi kamu emekçileri içerisinde büyük bir korku var. Güçlü eylemlerin, tepkilerin örgütlenmemesinin bir nedeni de bürokratik sendikacılıktır. Bu anlayışla mücadele edilmeli. İş yerlerinde, fabrikalarda, mahallelerde, sokaklarda kapı kapı gezerek bu öfkeyi örgütlememiz gerekir” ifadelerini kullandı.

‘OKULLARA AÇ GELEN HARÇLIKSIZ GELEN ÖĞRENCİLER VAR

Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan “6 dönemdir Memur-Sen’in toplu görüşme masasındaki satışı, pandeminin etkisi, eğitim iş kolunda kronikleşen sorunlar doğurdu” dedi.

Alkan, “Yetersiz beslenme, moral bozukluğu gibi sonuçlar biz öğretmenleri adeta sarsmaktadır. Üniversite gençliğinin sorunları ve bunun bilim emekçilerine etkisi uzun bir tartışma içermektedir” diye konuştu.

Alkan şunları söyledi: “Memur-Sen, sendikaları erozyona uğrattı ve güven bunalımı yarattı. Diğer yandan KESK’in sınıf sendikacılığından uzaklaşması alternatif olmayı, mücadeleyi büyütmeyi ne yazık ki karşılayamadı. 15 Temmuz’un ardından yaratılan korku ortamı kamu emekçilerini sinikleştirdi. Sesi kısılan, sınıf mücadelesinden uzaklaşan ve apolitik bir kulvara yönelen eğitim emekçileri bugünlerde talepler üzerinden ortaklaşma eğilimine girdiler. Emek eksenli bakış açısı, ekonomik durumun etkisi ile az da olsa öğretmen odalarına girmeye başladı. İşyerlerinden başlayan bir tartışma ve örgütlenme elzem bir hal almıştır. Kaba sendika siyaset ilişkisi bizi esir almış durumda.”

SES: SÜRECE MÜDAHALE ETMELİYİZ

SES Eskişehir Şube Eş Başkanı Birtürk Özkavak, “İş kolumuzda, ortalama bir kamu emekçisinin aldığı ücretten daha düşük aylık geliri olan üyelerimiz var. Normal bir mesai kavramı yok. Özellikle kadın çalışanlar açısından kreş çok önemli bir talep. Kreş fiyatlarının artmasından sağlık emekçisi kadınlar muzdarip” dedi.

Öte yandan aile sağlığı merkezi (ASM) binalarında çalışan emekçilerin durumuna dikkat çeken Özkavak, “Bu binalarda giderler hekimlerin ödedikleriyle karşılanıyor. Yani doğal gazın, elektriğin, suyun zamlanması ASM’lerin giderlerinin artması anlamına geliyor” diye konuştu. Sağlık emekçilerinin bir krizin yaşandığının farkında olduğunu ifade eden Özkavak şöyle devam etti: “Biz de bu tepkiyi örgütlemeye çalışıyoruz. Eskişehir’deki tüm büyük hastanelerin önünde basın açıklamaları yaptık. Sağlık emekçilerini bu sürece dahil etmek için çaba gösterdik. KESK’e bağlı diğer sendikalarla, işçi sendikalarıyla, meslek odalarıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Şimdi birlik olmazsak ne zaman birlikte hareket edeceğiz?​”