Hafıza kaybı yaşayan Aysel Tuğluk cezaevinden çıkartılmalıdır
Kürt Siyasetçi Aysel Tuğluk, ciddi sağlık sorunları yaşadığı halde cezaevinde tutulmaya devam ediyor. İHD'den Ercan Yılmaz, “Dışarı çıkartılıp tedavi edilmesi gerekmektedir" dedi.
Aysel Tuğluk | Fotoğraf: MA
Mahsum KARA
DİYARBAKIR
Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yönelik operasyon kapsamında 2016 yılının aralık ayında tutuklanan Kürt Siyasetçi Aysel Tuğluk, o günden bu yana Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor. Hafıza kaybı yaşayan Tuğluk’un cezaevinde günlük ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiği belirtildi. Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen Adli Tıp Kurumu aksi yönde kanaat gösterdi. Her geçen gün cezaevinde durumu ağırlaşan Tuğluk’a dair Evrensel’e konuşan İnsan Hakları Derneği Genel Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Ercan Yılmaz, “Dışarı çıkartılıp hastanede tedavi edilmesi gerekmektedir” dedi.
HAPİSHANE KOŞULLARI RAHATSIZLIĞINI ARTIRIYOR
Aysel Tuğluk’un yaklaşık 6 yıldır cezaevinde tutulduğunu belirten Yılmaz, “Aysel Hanım’ın durumu özellikle annesinin yaşamını yitirmesinden sonra Ankara’da cenazeye bir saldırı olmuştu. Annesinin cenazesini mezardan çıkarılması yönünde bir ırkçı saldırıya maruz kalmıştı. O olaydan sonra durumunun ağırlaştığı yönünde bir bilgimiz var. Maalesef ki hapishane koşulları rahatsızlığını gün geçtikçe artırıyor. Avukatlarıyla, kendisiyle ve hekimlerle yaptığımız görüşmelerde çıkardığımız sonuç hafıza kaybı rahatsızlığının baş gösterdiğini bize gösteriyor. Buna ilişkin son dönemlerde çok fazla kamuoyu oluştu ve infazının ertelenip tedavisinin dışarıda yapılması yönünde kampanyalar yapıldı. Biz de İHD olarak bununla ilgili kamuoyuna sürekli bir şekilde sorunlara çağırıda bulunuyoruz” dedi.
HASTANE ‘CEZAEVİNDE KALAMAZ’ RAPORU VERDİ
Çözüm sürecinin bitmesiyle 2015 yılından itibaren devletin Kürt siyasi hareketine yönelik çok sert bir yaklaşımı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Aysel Hanım’ın hastanede tedavi edilmemesi, sağlığa erişim hakkının kısıtlanmasında bu yaklaşımın çok etkili olduğunu düşünüyoruz. Siyasi iklimin şu an Türkiye’ye hakim olan otoriter rejimin her alanda olduğu gibi hasta mahpuslar üzerindeki bir etkisi Aysel Hanım bu konudaki en iyi örnek. Çünkü Aysel Hanım Kocaeli Hastanesinde rahatsızlıklarından dolayı cezaevinde kalamaz raporu verilmesine rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) çok kısa bir süre içerisinde ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu hazırlıyor, bunun üzerine savcılık tarafından infaz ertelenme talebi de reddediliyor ve hapishanede kalmaya devam ediyor” dedi.
HUKUKİ DAYANAĞI OLMAYAN RAPORLAR DÜZENLENİYOR
Uzun yıllardır hapishanelerde hasta mahpusların durumunun Türkiye’de kronik bir hal aldığını ifade eden Yılmaz, “Her dönemde çözülmesi için konuşulmuş, gündem oluşturulmuş ancak bir türlü çözülememiş bir durumdur. Her geçen gün hasta mahpusların tahliyesine yeni engeller çıkarılıyor. Engellerden bir tanesi ise şöyle; 2018 yılında yapılan düzenlemeyle ATK hasta mahpusun hastanede kalamayacağı yönünde bir rapor düzenlemesine rağmen savcılıklar emniyetlere yazı yazarak hasta mahpusun cezaevinde kalamaz raporlarına ilişkin cezaevinden çıkması veya çıkmaması konusunda bilgi edinmek isteniyor. Emniyet ise çok soyut genel ve hukuki dayanağı olmayan bir rapor düzenleyip ‘Tutuklu bırakılırsa kamu düzeni bozulur’ deyip savcılığa olumsuz rapor sunuyorlar birçok başvuruda. Savcılıklar bu raporlara bağlı değil ama Türkiye yargısının şu an gelmiş olduğu durumu göz önünde bulundurduğumuzda hakim ve savcıların emniyetten gelen böyle bir rapora istinaden bir mahpusu serbest bırakması çok zor” dedi.
2 YILDA 90 MAHPUS HAYATINI KAYBETTİ
Hasta mahpuslarının durumunu bağımsız kuruluşlar tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, bir takım önerilerde bulundu: “İnsani ve insancıl bir hukuk çerçevesinde bir değerlendirmenin yapılması, raporlarda tek yetkili kurumun ATK’nin olması, bağımsız hekim gruplarının oluşturulması ve en önemlisi mahpusun hangi suçtan dolayı hangi fiilden dolayı veya hangi eyleminden dolayı hapishanede olduğunun bir öneminin olması gerekiyor. Burada mahpuslara insan olarak yaklaşılması gereklidir. Politik mahpuslara bu konuda çok ciddi anlamda ayrımcılık uygulandığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Sadece 2020 yılı ocak ayından bugüne 90 tane mahpus yaşamını yitirdi. Bunların 27’si kovid 19 geri kalanlar ise hastalıklarından kaynaklı hayatlarını kaybettiler” dedi.
HASTA TUTUKLULAR AYRIMCILIĞA MARUZ KALMAMALI
Aysel Tuğluk’un geçirdiği rahatsızlığının cezaevinde kalmasını imkansızlaştırdığını belirten Yılmaz, “Geçen sene kendisiyle bir bir görüştüm ve bazı ihtiyaçlarını karşılayamadığını gözlemledim. Görüştüğüm cezaevi arkadaşları da Aysel Hanım’ın gün geçtikçe durumunun ağırlaştığını kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşadığını belirtiler. Durum bu kadar kritikken her geçen gün sağlık durumu kötüleşen bir insan varken bunun en azından tedavisinin dışarı çıkartılıp hastanede tedavi edilmesi gerekmektedir. Hapishanede kaldığı her gün hastalığı ve yaşadığı sağlık problemleri artacaktır. Dışarıda tedavi edilmesi daha sağlıklı olacaktır ve hastalığı gerileyecektir, uzmanların görüşleri bu yönde. Özelde Aysel Tuğluk, genelde tüm hasta tutukluların fikri, düşüncesi ne olursa olsun bir ayrımcılığa maruz bırakılmaması gereklidir” diye konuştu.