11 Aralık 2021 22:50

Sinan, Erdal, Ercan…

Selma Gürkan, idam edilişinin 41. yıldönümünde Erdal Eren'i ve yoldaşları Sinan Suner ve Ercan Koca'yı yazdı.

(Çizimler: İsmail Cem Özkan)

Paylaş

Selma GÜRKAN

Erdal Eren’in 12 Eylül askeri faşist yönetimi tarafından idam edilmesinin üzerinden 41 yıl geçti. Erdal Eren 41 yıldır her koşulda anılıyor ve mücadelesi bugüne aktarılıyor. 41 yıldır Erdal Eren’i bu kadar canlı kılan nedir? Yaşı mıdır, davasındaki hukuksuzluk mudur, destanlaşan direnişini bu güne taşıyan masum son bakışı mıdır? Onu özgün kılan şey nedir? Erdal’ın idam konusu konuşulmaya başlandığında 17 yaş konusu hep öne çıkar. Davanın hukuksuzluğu bakımından elbette bunun bir anlamı vardır ama 17’nin ötesinde, esasen Erdal’ın mücadelesinin ve direnişinin bütününe bakmak gerek.

ÖRGÜTLÜ GENÇ BİR KOMÜNİST

O dönemin özelliklerine bakarsak yine sermayenin en gerici kliklerinin iş başında olduğu, gazeteci, akademisyen, bürokrat, siyasetçi, aydın gibi kesimlere yönelik siyasi cinayetlerin yanı sıra 1 Mayıs 77, Çorum, Maraş, Sivas Katliamları gibi kitlesel cinayetlerin işlendiği bir dönem. İktidar, kontra saldırı ve katliamlarla halkı inançlar üzerinden Alevi-Sünni çatışmasına kışkırtırken, gençlik mücadelesini sol-sağ çatışmasının içerisine hapsedecek politikalardan geri durmuyordu. Aynı zamanda toplumsal mücadelenin oldukça yüksek olduğu, işçi direnişlerinin ekonomik taleplerin yanı sıra oldukça politikleştiği, emekçi mahallelerinde halkın güncel talepleriyle birlikte demokrasi ve özgürlükler için mücadelede saf tuttuğu, emekçi yığınların sendikalarda ve yerellerde mahallelerde örgütlenme eğilimlerinin arttığı, gençlik hareketinin politikleşerek hızla yükseldiği bir süreç. İktidar halka Maraş örneğinde olduğu gibi katliamla gözdağı vermeye kalkıştığında aldığı cevap; grevler, liselerde, üniversitelerde boykotlar, direnişler ve mahallelerde protesto eylemleri olmaktaydı. Hak kayıplarına ve iktidarın siyasi baskılarına karşı işçiler grev ve direnişlerle cevap veriyordu. Erdal Eren bu koşullarda liseli bir genç olarak mücadelede saf tutmuş, geleceğini işçi sınıfının geleceğiyle birleştirerek örgütlü genç bir komünist olarak yoluna devam eden gençlerden birisiydi.

ERDAL EREN DAVASI

Erdal Eren davası tüm hukuksuzluğuyla tarihe geçmiş bir davadır. Tanıklıkların, kanıtların yok sayıldığı, adli tıp raporlarının emirle düzenlendiği, emirle düzenlenmeyenlerin ise işleme alınmadığı, kararın 5 generalin yönettiği askeri faşist yönetimce verildiği ve mahkemece teyit edilerek onaylandığı dava olması nedeniyle tarihe geçmiş bir davalardan birisidir ve en önemlilerinden birisidir. Kararın emirle geldiğini, Erdal’ın idam kararını iki kez bozan Yargıtay Emekli Hakimi Albay Ahmet Turan 28 sene sonra verdiği demeçte de ifade etmiştir. “… İdam kararını bozduk, sıkıyönetim mahkemesine geri gönderdik, tekrar idama mahkum ettiler, tekrar bozduk, tekrar idama mahkum ettiler, onamadık, dosya Daireler Kuruluna gitti, onadılar… Haksız yere idam edildi. Yaş haddime 8 sene vardı, erken emeklilik istedim. Emirle hakimlik olmaz…”(*) Dava süreci egemenlerce böyle işletilirken, davanın başından itibaren Erdal Eren’in idamının durdurulması ve idam cezalarının kaldırılması için bir kampanya başlatılmış ve bu kampanya uluslararası bir kampanyaya dönüşmüştür. Bu yanıyla da Erdal Eren davası özgündür. Ancak Erdal’ı ölümsüz kılan etken salt bu yargılandığı dava değil, uğrunda yaşamını göze aldığı, inancını bağladığı siyasi davasıdır, sosyalizm davası, sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya mücadelesinin davasıdır.

Erdal döneminin koşullarında mücadelede öne atılan, mücadelesini politik bilinçle besleyen, örgütlü parti yaşamıyla perçinleyen bir yolu tercih etmiştir. O öncellerinde olduğu gibi mücadele halkasını koparmayan zincirlerden birisidir. ’68 kuşağının öne attığı Denizler 6. Filo’yu denize dökerek emperyalizme karşı mücadelenin simgesi olmuşlardı. Onların tüm mücadele mirasını devralanlardan Sinan Suner Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalini protesto eden afişlemeyi yaparken katledildi. Erdal, Sinan’ın katliamını protesto ederken yakalandı ve bu davada idamla katledildi. Ercan Koca, Erdal’ın idamını protesto eyleminde yakalandı ve işkenceyle katledildi. Denizlerden, Sinanlardan bayrağı Erdal, Erdal’dan Ercan aldı ve mücadele hep devam etti.

12 EYLÜL’DEN AKP’YE

12 Eylül askeri faşist diktatörlüğü bir rejimi inşa etmek üzere görevi devralmıştı. İktisadi program 24 Ocak kararları, siyasi program ise faşist bir yönetimdi.  Bunu yasaklarla, baskıyla, korku iklimiyle,  kanla, işkenceyle, zulümle gerçekleştirmeye çalıştı. Bugün sermayenin en gerici, en şoven kanadının iktidarı AKP ve Cumhur İttifakı 12 Eylül’den devraldığı görevleri güncelleyerek yerine getiriyor. İktidarın işçi ve emekçileri açlığa, işsizliğe, sefalete mahkum eden politikalarına karşı mücadelenin güncelliğiyle Sinanlar, Erdallar, Ercanlar yaşıyor.

İktidarın yeni Osmanlıcı heveslerle atıldığı yayılmacı, çatışmacı, halklara düşman politikalarına karşı antiemperyalist mücadelenin güncelliğinde, bölgede demokrasi ve barış mücadelesinde, halkların kardeşliği ve dayanışması mücadelesinin güncelliğinde yaşıyorlar. İktidarın her türlü sömürü politikalarına karşı tek tek fabrikalarda verilen mücadelenin, işçi direnişlerinin ışığında yaşıyorlar. Doğayı katleden, yer altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalayan politikalara karşı, HES, RES, JES’lere karşı, maden, enerji şirketlerine karşı köylü direnişlerinde yaşıyorlar. AKP ve Cumhur İttifakının yaslandığı siyasi gericiliği, baskıları dağıtacak gücün, halkın örgütlenmesi, kendi seçeneğinin oluşturulması ve gerçek bir halk demokrasisini kazanacak güçlerin ittifakının gerçekleşmesi için yürütülecek mücadelenin güncelliğinde yaşıyorlar.

Bu nedenle Sinanlar, Erdallar, Ercanlar anılarda kalan bir geçmiş değil mücadelemizde süren geleceğimizdir. Onlar mücadele miraslarını devraldığımız onurlu geçmişimiz, sosyalizm mücadelemizde, kapitalist emperyalist sistemin ve onların bir parçası olan AKP iktidarının yağma, soygun, sömürü ve baskı politikalarına karşı savaşsız, sömürüsüz yeni bir dünya kurma mücadelemizle geleceğimizdir.

(*) Yılmaz Özdil. 1980… (20.04.2012- Hürriyet.com.tr.web sitesi)

ÖNCEKİ HABER

ABD'de kasırga sonucu en az 70 kişi yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Derin Yoksulluk Ağından Selen Yüksel: Yoksulluk bir insan hakkı ihlalidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa