Patronlar neredeyse sıfır zam öneriyor
"Patron 'Ben yüzde 20 resmi enflasyon farkını veririm, bunun üstünü devlet tamamlasın' diyor. Kendi ödeyeceği miktarın da 185 lirasını asgari ücret desteği olarak devletten geri istiyor."
Fotoğraf: DHA
Aydın TAN
Gazetemizin okuyucuları hatırlayacaktır. Geçen yılki asgari ücret pazarlığı sırasında TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç; asgari ücret geçim ücreti değil, işverenin verebileceği en düşük ücrettir, demişti. O gün bu hak ettiği ilgiyi çekmemiş ya da ciddiye alınmamıştı. Ancak geçen yıl söylenen bu söz, bu yılki görüşmelerin temel ilkesi olarak masada duruyor.
Akansel Koç, aynı gecede katıldığı Halk TV ve Habertürk televizyonlarında, “İş arkadaşlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz, bunun için de 3 bin 500 liranın altında bir asgari ücreti konuşmuyoruz” dedi.
Koç, pazarlıkta Türk-İş ile anlaştıkları üç konuyu söyledi: “Bugüne kadar devlet SGK pirimi işveren payının yüzde 5’ini ödüyordu, işçi payının da yüzde 5’ni ödeyecek.” Bu da onun sözleriyle 185 lira dolayında yapıyor. “Devlet işverene asgari ücret desteği olarak sendikalı işyerlerinde yüzde 6, sendikasız işyerlerinde, yüzde 5 destek verecek. Asgari ücret yıl boyunca yüzde 15 olan vergi diliminde kalacak. Asgari geçim indirimi oranı artırılacak.”
Bu iki söz alt alta yazılınca şöyle düşünülebilir. 3 bin 500 lira cepte, bunu patron kabul ediyor. Bunun üzerine anlaşılan konular da eklenince asgari ücret 4 bin-4 bin 500 lira civarında bir rakam çıkacak beklentisi yaratılıyor. Ama dikkatli bakılınca aldatmaca görünüyor. Patron “Ben yüzde 20 resmi enflasyon farkını veririm, bunun üstünü devlet tamamlasın, asgari ücret en az 3 bin 500 liraya çıksın” diyor. Kendi ödeyeceği miktarın da 185 lirasını asgari ücret desteği olarak devletten geri istiyor. Ödediği SGK priminin yüzde 5’ini zaten devletten geri alıyordu. Soru soran gazeteciler de meseleyi anlamaya çalışmak yerine ben işçinin cebine giren paraya bakarım, aymazlığında.
Şu soru akla gelebilir, işçinin cebine giren para önemli değil mi? Elbette en önemlisi işçinin cebine giren paradır. Ancak altı çizilmesi gereken birkaç nokta var.
Öncelikle çıplak asgari ücret temel bir standarttır. Ondaki yükselme bütün ücretleri etkiler. Devam eden sözleşmeler, bireysel sözleşme ile çalışanlar ve memurlar hatta kayıtsız çalışanlar da asgari ücreti veri alırlar. Örneğin asgari ücrette yüksek artış beklentisi, memur maaşlarında artış yorumlarına yol açmıştı. Yasaya göre taban memur maaşı, asgari ücretin altında olamaz. Eğer asgari ücret gerçekten 3 bin 500 liraya yükselirse bu devlet memurlarına 700 lira dolaylarında değişen zamma yol açar. İşçinin kendi yaşamından örnekle söylersek, toplu sözleşmelerde patronlar ücreti düşük tutarken yan ödemeleri artırır. Böylece patrona “maliyet”i düşer, işçi ise emekliliğinden yemiş olur.
İkinci olarak, hazinenin temel kaynağı vergidir. Patronlar hem vergi indirimleri yolu ile hem de bin bir hile ile vergi vermiyorlar. Vergi emekçilerden toplanıyor. Bu vergilerin emekçilere, dönmesi gerekirken gelinen aşamada işçi ücretlerini bile hazineye yüklemeye çalışıyorlar. Bugünlerde Mecliste görüşmeleri devam eden bütçe görüşmelerinin özü verginin kimden toplanacağı bu toplanan verginin hangi sınıfların lehine kullanılacağıdır. Bütçeye patronlara destek olarak girecek bu maliyet emekçilerin sağlık, eğitim, barınma gibi haklarından kısılacaktır.
Sonuç olarak patronlar asgari ücrete sıfır zam dayatıyor, ardından da işçi sendikasını da yanına alarak işçi ücretlerine devletçe yapılacak sübvansiyonların pazarlığını yapıyor. Bu pazarlıkta da hazineden devlete yapılacak katkının alt sınırını değil üst sınırını belirliyor. Çünkü sınıf bilinci ile hareket ediyor. Hazineden işçilere yapılacak yüksek sübvansiyonun kendisinin hazineden alacağı payı etkileyeceğini biliyor. İşçiler de sınıf bilinci ile hareket etmeli, zammı patrondan istemeli, hazineden emekçilere sübvansiyonu talep ederken de hazineden patronlara para aktarılmasına izin verilmemelidir.
Giriş paragrafına dönersek patronlar temsilcileri ağzından şunu söylüyor: “Biz işçiye verebileceğimiz en düşük ücreti veririz, bununla geçinemez ama üstünü devlet tamamlasın.” Bu asgari ücrete getirilen yeni bir tanımdır.