Konya Katliamı davası yarın görülecek: "Irkçılığa karşı çıkan herkesin bu davaya sahip çıkmasını istiyoruz"
Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledildiği ırkçı saldırı davasının ilk duruşması yarın Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Fotoğraf, soruşturma dosyasından alınmıştır
Zemo AĞGÖZ
Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledildiği ırkçı saldırı davasının ilk duruşması yarın Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Katliamı gerçekleştiren Mehmet Altun, duruşmada tek tutuklu sanık olarak hakim karşısına çıkacak. Duruşmaya Keleş ve Çalık ailesinden 10 kişi ise tutuksuz olarak yargılanacak.
Keleş ve Çalık ailesinin Dedeoğulları’na yönelik öldürmeye teşebbüs ettikleri 12 Mayıs ve 22 Mayıs saldırılarının ardından Dedeoğulları ailesinin “can güvenliklerinin bulunmadığına” ilişkin adli ve idari makamlara yaptıkları çok sayıda başvuruya rağmen kendilerine yönelik saldırıların önünü kesecek etkili önlemler alınmadı ve katliam gerçekleştirildi. Dedoğulları’nın uğradığı saldırıların ardından tehditler devam etti ve katliam göz göre göre gerçekleşti. Katliama ilişkin başlatılan soruşturma ve yürütülen kovuşturma sırasında da adli ve idari makamlar, failleri koruyan bir pozisyonda durdu. Faillerin tek tek tahliye edildiği dosyada tek tutuklu bırakıldı.
Katliama gelen süreci ve sonrasında yaşananları derledik. Katil zanlısı dışında tutuklu sanığın kalmadığı Konya Katliamı’nda iddianamenin “örtülü tahliye talebinden” ibaret olduğunu ifade eden Av. Abdurrahman Karabulut, davaya sahip çıkma çağrısı yaptı.
12 MAYIS SALDIRISI
Keleş ve Çalık ailesinden çok sayıda kişi 12 Mayıs’ta Dedeoğullar ailesinin evini basarak saldırıda bulundu. Katliamda yaşamını yitirmeden önce 12 Mayıs’ta uğradıkları saldırıyı MA'ya anlatan, Barış Dedeoğulları, "Biz ülkücüyüz sizi burada yaşatmayacağız Kürtler" diyen 60 kişilik ırkçı bir grubun saldırısına uğradıklarını ve ailesinden 7 kişinin ağır yaralandığını belirterek, duydukları endişeyi anlatmıştı. Saldırıdan iki gün sonra Keleş ve Çalık ailesinden gözaltına alınan 10 kişiden 6'sı tutuklandı.
FAİLLER TAHLİYE EDİLDİ
Haziran ayında yapılan tutukluluk incelemesinde Ayşe Keleş ve Şerife Çalık, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yahya Çalık ve Veli Keleş de 9 Temmuz’da tahliye edildi. Dosya kapsamında sadece Ali Keleş ve Lütfi Keleş tutuklu kaldı. Tahliyelerin ardından Dedoğulları’na saldıran Keleş ve Çalık ailesinden 10 kişi için koruma kararı çıkarıldı.
Tahliyelere dair MA'ya konuşan Barış Dedeoğulları, kendilerine yönelik fiziki saldırının “sözlü tacize” dönüştüğünü belirterek, hukuk ve adaletin Kürtler söz konusu olduğunda işlemediğine vurgu yapmıştı.
SALDIRIYA DAİR DAVA AÇILDI
Katliamın ardından 12 Mayıs saldırısına ilişkin Keleş ve Çalık ailesinden Ali Çalık, Ali Keleş (Veli oğlu), Ali Keleş (Lutfi oğlu), Ayşe Keleş, İbrahim Keleş, Lutfi Keleş, Ramazan Çalık, Veli Keleş ve Yahya Çalık hakkında "Kasten öldürmeye teşebbüs”, “Nitelikli yaralama”, “Nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan dava açıldı. 9 kişiye açılan davanın iddianamesi, Konya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Saldırı davasının ilk duruşması 15 Ocak’ta görülecek.
22 MAYIS SALDIRISI
Dedeoğulları ailesine Keleş ve Çalık ailesi 22 Mayıs’ta tekrar saldırdı. Saldırıya dair gözaltına alınan aile üyeleri serbest bırakıldı. Aile üyelerinden yaşları büyük olanlar hakkında bir iddianame hazırlanmazken, aile üyelerinden yaşları 18’in altında olan 3 kişi hakkında “hakaret” ve “tehdit” suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Konya 2’nci Çocuk Mahkemesi tarafından kabul edildi.
7 KİŞİ KATLEDİLDİ
Dedeoğulları ailesine yönelik gerçekleştirilen saldırıların ardından Keleş ve Çalık ailesine koruma kararı çıkarıldı ve tahliye dildiler. 9 Temmuz’da verilen tahliye kararından 21 gün sonra katliam gerçekleşti. Dedeoğulları ailesinden Yaşar Dedeoğulları (65), Serap Dedeoğulları (36), Serpil Dedeoğulları (32), Sibel Dedeoğulları (30) , İpek Dedeoğulları, Metin Dedeoğulları (45) ve Barış Dedeoğulları’nın (35) katledildi. 7 kişiyi katleden Mehmet Altun, ardından evi ateşe verdi.
IRKÇILIĞI ÖRTME ÇABASI
Katliamla ilgili henüz bir soruşturma başlatılmadan, İYİ Parti ve iktidar yetkililerinden peş peşe açıklamalar geldi. İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, katliamın yaşanmasından saatler sonra, katliamın aileler arası husumet olduğunu savundu. Katliamdan 5 saat sonra açıklamada yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da aileler arası husumet olduğunu savunarak, katliama tepki gösterenleri hedef gösterdi. Katliama dair soruşturma başlattıklarını ve 10 kişinin gözaltına alındığını belirten Konya Cumhuriyet Başsavcılığı da, iktidar yetkilileriyle aynı ifadeleri kullanarak, "Olayın iki komşu aile arasında 11 yıldır devam eden anlaşmazlık ve husumetten kaynaklandığı tespit edildi. Eylemin ırkçı nefret saikiyle işlendiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır" demekten geri durmadı.
İKTİDAR MEDYASI
Katliamın üzerinden 45 saat geçtikten sonra iktidar yanlısı medya, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, katliamla ilgili "Bu bir vahşettir" sözlerini servis etti ancak haberlerde, Erdoğan bu açıklamayı nerede, ne zaman ve kime yaptı bilgisi yer almadı.
SAVCI SAYAN'A ‘BİZ KÜRDÜZ’ YANITI
İktidarın ırkçı katliamı kapatmaya yönelik sözleri taziye evinde de sürdü. Katliamın ardından taziye evine giden AKP’li Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, HDP Van Milletvekili Sezai Temelli hakkında "provokasyon yaratıyor" dedi. Sayan’a tepki gösteren aile yakınları, "Burada kimse Sezai Temelli ile Kürt olmadı, 7 sülalemiz Kürt. Biz Kürdüz. Saf değiştirenlerden değiliz, laflarınıza dikkat edin. Burası taziye çadırı, siyaset yeri değil” yanıtını verdi.
KATLİAMI KINAYANLARA GÖZALTI
Irkçı saldırıyı görmezden gelen iktidardan gelen açıklamaların ardından katliama tepki gösterenler gözaltına alındı. Antep’te, 7 HDP Gençlik Meclis üyesi katliama ilişkin açıklama yapmak istedikleri sırada gözaltına alındı. Katliamı protesto ettikleri gerekçesiyle Van’da gözaltına alınan 10 kişiden 3’ü de tutuklandı.
"KÜRT OLDUĞUMUZ İÇİN HEDEF ALINDIK"
Dedeoğulları ailesinin katledilmesi, iktidar tarafından “husumet” olarak yansıtılmaya çalışılsa da daha önce saldırı, hakaret ve tehditlere maruz kalan Dedeoğulları ailesi üyeleri, ağır yaralandıkları 12 Mayıs ve 22 Mayıs saldırısı sonrası karakol ve savcılıkta verdiği ifadelerde, Kürt oldukları için hedef alındıklarını anlattıkları ortaya çıktı. Katledilen aile bireylerinin verdikleri ifadelerde, saldırganların “Ben ülkücüyüm, sizi buradan kaldıracağım” tehditlerini anlattı. Yaşar Dedeoğulları’nın katledilmeden önce “Mahallede ben tek Kürt olduğum için benimle uğraşıyorlar” dediğini aktaran kuzeni Halis Boran da, ailenin tehditlerle ilgili şikayetlerine rağmen korunmadıklarını söyledi. Katliamın ardından Dedeoğulları ailesinin sağ kalan tek bireyi Çetin Dedeoğulları da savcılıkta verdiği ifadesinde, savcılığın açıklamasına karşın, 11 yıl önce yaşanan olayın Kürtlere yapılan hakaretten kaynaklandığını anlattı.
GÖREVDEN ALINDI
Katliamın ardından Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç’in katliamlarla dolu geçmişi, bir kez daha gündeme geldi. Trabzon İstihbarat Daire Başkanı olduğu dönem Hrant Dink’in öldürüleceğini önceden bilen, Sontoro cinayetinde görevde olan ve 10 Ekim Katliamı’na dair istihbaratı geç gönderen Konya Emniyet Müdürü Engin Dinç, Meram’da Kürt ailenin katledilmesinden kısa süre önce Erdoğan tarafından atanmıştı. Dinç’in görevi devam ederken, katliama ilişkin yürütülen soruşturmada, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Akbaba, “görevi ihmal” nedeniyle 15 Ağustos’ta görevden alındı.
ORTAYA ÇIKANLAR
* Katliamın ardından Dedeoğulları ailesinin can güvenlikleri için verdikleri uğraşlara ilişkin yeni bilgiler ortaya çıkarken, ailenin katliamdan nasıl korunmadığı ve Keleş ile Çalık ailesinin yazışmaları ortaya çıktı. Serpil Dedeoğulları’nın, katliam öncesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya mesaj göndererek yardım istediği ortaya çıktı.
* Konya’da ırkçı saldırıda katledilen Dedeoğulları ailesine yönelik 12 Mayıs’ta yapılan ırkçı saldırının ardından soruşturmayı yürüten savcılık tarafından verilen koruma kararına ilişkin Valilik ve Kaymakamlığa herhangi bir müracaat yapılmadığı ortaya çıktı.
* Katliam önce Keleş ve Çalık ailesinin kurduğu “mahkeme” isimli WhatsApp grubundaki, ırkçı yazışmalar ile Keleş ve Çalık ailesinin savcı ve medyayla işbirliği yaptığı ortaya çıktı. Keleş ve Çalık ailesinin aralarında yaptığı telefon görüşmelerine dair ortaya çıkan ses kayıtlarında da ırkçı söylemler yer aldı.
14 KİŞİDEN 10’U TUTUKLANDI
Katliamın ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında isimleri açıklanmadan 14 kişinin gözaltına alındığı duyuruldu. Savcılık katliamdan 1 gün sonra da katliamı gerçekleştiren failin Mehmet Altun olduğunu açıkladı. Altun’un 12 Mayıs’ta gerçekleştirilen ırkçı saldırıda yer alan Ayşe Keleş’in kardeşi olduğu öğrenildi. İncelenen kamera kayıtlarına rağmen fail Altun bulunmazken, aralarında Altun’un eşi, annesi ve kardeşinin de bulunduğu 10 kişi “kasten öldürme” suçundan tutuklandı.
FAİL 6 GÜN SONRA BULUNDU
Fail Altun ise 6 gün sonra gözaltına alındı. Yoğun güvenlik önlemleri ve özel harekat polislerinin koruması eşliğinde Konya Adliyesi’ne getirilen katil Altun, savcılık ifadesi ardından Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Katil Altun, "tasarlayarak canavarca hisle 7 kişiyi öldürme", "yakarak mala zarar verme", "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "taşıma ruhsatsız silah bulundurma" suçlamalarından tutuklandı. Altun’un ardından 6 Ekim’de 2 kişi daha tutuklandı. Böylece dosya kapsamında tutuklu sayısı 13’e çıktı.
11 KİŞİ HAKKINDA İDDİANAME
Katliama ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 20 Ekim’de, katil zanlısı Mehmet Altun’un da aralarında bulunduğu Keleş ve Çalık ailelerinden 11 kişi hakkında “Canavarca hisle tasarlayarak yedi kişiyi kasten öldürme”, “azmettirme”, “yakarak mala zarar vermeye azmettirme” suçlarından dava açıldı. Ali Çalık, Mehmet Altun, Lütfi Keleş, İbrahim Keleş, Ali Keleş (İbrahim oğlu) Veli Keleş, Ali Keleş (Veli oğlu), Ayşe Keleş, Ramazan Çalık, Yahya Çalık ve Ali Keleş sanık olarak yargılanmasına karar verilirken, şüpheliler Şerife Çalık, İbrahim Altun, Zehra Altun, Mevlüt Çalık, Ahmet Keleş, M. Nur Şengün, Mehmet Güven, Hidayet Şahin, İsmail Çalık, İsmahan Altun ve Helim Şahin hakkında “Kasten öldürme” suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildi.
PEŞ PEŞE 12 TAHLİYE
İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte 20 Ekim’de katliamın gerçekleştiren Mehmet Altun’un babası İbrahim Altun, annesi İsmihan Altun ve eşi Zehra Altun tahliye edildi. İddianamenin Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle birlikte mahkeme tarafından Veli Keleş, Ramazan Çalık, Yahya Çalık, Ali Çalık ve Ali Keleş adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi. Ali Keleş 12 Mayıs saldırısından dolayı da tutuklu bulunduğu için cezaevinden çıkamadı. Keleş ve Çalık ailesinden mahkemeye yapılan itiraz üzerine Ayşe Keleş ile eşi Lütfi ve oğulları Ali Keleş de tahliye edildi. Ardından yapılan ikinci itiraz üzerine fail Altun’un yeğeni İbrahim Keleş de tahliye edildi. 13 tutuklunun yer aldığı dosyada tek tutuklu Mehmet Altun bırakıldı.
"İDDİANAME ÖRTÜLÜ TAHLİYE TALEBİNDEN İBARET"
İddianamenin etkin bir soruşturma yapılmadan hazırlandığını ifade eden Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, “Tetikçinin haricindeki aile bireylerinin müvekkillerime saldırmasıyla ilgili ‘iştirak’, ‘azmettrime’ ve ‘yardım etme’ anlamında bir illiyet bağı kurulmadan hazırlandı. İddianame örtülü bir tahliye talebinden ibaret. Bunu yaptığım görüşmelerde mahkeme başkanları da bizzat söyledi” dedi.
"22 TALEP KABUL EDİLMEDİ"
Tetikçinin arkasında kimlerin olduğunun araştırılması için soruşturma aşamasında 22 ayrı talepte bulunduklarını ifade eden Karabulut, hiçbir taleplerinin yerine getirilmediğini vurguladı. Katliamdan hemen sonra telefon dinlemelerinin yapılmasını talep ettiklerini dile getiren Karabulut, “Bu da yapılmadı. Tutuklanan kişilerin cezaevi ortamında, CMK kapsamında ortam dinlemesinin yapılmasını istedik. Bu da karşılanmadı. Dosyanın, savcısı da hakimi de avukatı da biziz şeklinde bir yaklaşım vardı soruşturma aşamasında. İddianame bu şekilde mahkemeye sunuldu, mahkemenin iddianameyi geri iade etmesi gerekirken bu haliyle kabul edip 3’er 5’er şeklinde adan dosyadan tüm sanıkları tahliye ettiler. 12 Mayıs saldırısına dair de sadece 2 kişi tutuklu” ifadelerini kullandı. Mahkemenin tahliye gerekçesi olarak “azmettirme anlamında bir illiyet bağının olmadığını” ileri sürdüğünü hatırlatan Karabulut, “Bu şekilde tüm sanıklar tahliye edildi” dedi.
"IRKÇI SALDIRI OLDUĞU İSPATLANDI"
İktidar tarafından katliam saatinden itibaren “ırkçı bir saldırı olmadığı” şeklinde açıklamaların yapıldığını vurgulayan Karabulut, “Ama biz başından beri söylüyorduk. Müvekkillerim resmi ifadelerinde 12 ve 22 Mayıs’ta yaşananın ırkçı bir saldırı olduğunu açık bir şekilde söylüyorlardı. Ben de müvekkilimin iddialarına bağlı olarak bunları dile getirdim. Soruşturma evresinde WhatsApp kayıtlarında baktığımızda, cezaevinde tutuklu bulunan şahıslardan birinin dışarıdaki oğluyla görüşmesinde, ‘Kürtler uslandı mı’ şeklindeki ifadesi saldırının ırkçı bir saikle yapıldığını açık net bir şekilde ortaya koymuş ve somut delille ispatlanmıştır. Artık iktidar kanadının ya da devlet yetkililerinin bunun aksini söyleme lüksleri kalmadı. Irkçı saldırı olduğu tartışmasız” şeklinde konuştu.
DAVAYA SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
Davaya katılım çağrısında da bulunan Karabulut, “Aidiyeti ne olursa olsun ‘insanım’ diyen herkesin bu davada bize katkı sunmasını talep ediyoruz. Bir daha bu tür saldırıların yaşanmaması için herkesin davaya sahip çıkması gerekiyor. Irkçılığa karşı çıkan herkesin bu davaya sahip çıkmasını istiyoruz. Tüm meslektaşlarımızın hukuki anlamda bize katkı sunmasını, davaya sahip çıkmasını talep ediyoruz. Yarın saat 09.00’da görülecek duruşmaya herkesin sahip çıkması için davet ediyoruz” diye belirtti. (Ankara/MA)