13 Aralık 2021 12:34

140journos’un “Ya devlet başa” videosu | Doç. Dr. Esra Arsan: Tamamen Sedat Peker reklamı

140journos’un yayımladığı “Ya devlet başa” videosunu Gazetecilik Akademisyeni Doç. Dr. Esra Arsan ile konuştuk: “Bu kesinlikle bir gazetecilik işi değil. Bu bir propaganda ve Sedat Peker reklamı.”

140journos’un “Ya devlet başa” videosu | Doç. Dr. Esra Arsan: Tamamen Sedat Peker reklamı

140journos'un 'Ya devlet başa' videosunun kapak resmi

Okan BAŞAL
İstanbul

140journos’un yayımladığı “Ya devlet başa” videosunu Gazetecilik Akademisyeni Doç. Dr. Esra Arsan ile konuştuk. Yayımlanan videonun gazeteciliğe de haberciliğe de uymadığını vurgulayan Arsan, "Bu bir propaganda. Sedat Peker’in reklamcısı gibi çalışmışlar" dedi.

YouTube üzerinden yayımladığı “belgesel niteliğindeki” videolarıyla geniş bir izleyici kitlesine ulaşan 140journos’un dün (12 Aralık) erişime açtığı “Ya devlet başa” başlıklı son işi tartışmalara sebep oldu.

140journos’un suç örgütü lideri Sedat Peker ile FaceTime adlı görüntülü konuşma uygulaması üzerinden yaptığı söyleşi üzerine kurulan video, gazeteciler İsmail Saymaz ve İrfan Aktan, akademisyen Burak Bilgehan Özbek ve AKP’nin kurucularından Bülent Arınç ile gerçekleştirilen röportajları da içeriyor.

“Başkomiser İsmet”, “Devlet”, “Derin Devlet”, “Paralel Devlet” ve “Akit” başlıklı beş bölümden oluşan videonun başlangıcında “Bu filmde yer alan kişi ve kurumların birbirleriyle ilişkisi yoktur. Editöryel bir tercihle gizlilik sözleşmeleri kapsamında röportaj verenlerin isimleri birbirlerine bildirilmemiştir” notu yer alıyor.

AKTAN: BU KOMPOSİZYONDAN HABERİM OLSAYDI ASLA KONUŞMAZDIM

Videoda Sedat Peker'in de yer alacağından haberinin olmadığını söyleyen İrfan Aktan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Devletin Kürt politikasına, mevcut rejimin yapısına vs. dair yaklaşık bir saatlik bir röportaj verdim. Ama elbette Peker'in de olduğu bu kompozisyondan haberim olsaydı, asla konuşmazdım. Benim açımdan Peker, yaptığı ifşalarla suçlarından azade kalmış biri olamaz. Zira o, halka karşı işlenmiş suçların bir aktörü ve hâlâ bunları gizlemeye devam ediyor. Böyle bir kompozisyonda yer almak, isteyeceğim son şey olurdu” dedi.

ARINÇ: PEKER BELGESELİNDE OLDUĞUMU SÖYLEMEDİLER

Videoya dair tartışma üzerine Halk TV yayınına bağlanan Bülent Arınç da “1 saat 50 dakika röportaj yaptılar. Sonra 12 dakikaya düşürmüşler. Kurgu onlara ait, senaryo onlara ait. Konuşmamda Sedat Peker yok veya Sedat Peker'le bağlantılı bir şey yok. Sedat Peker belgeseline konuşmadım. Peker belgeselinde olduğumu söylemediler. Röportajın hangi maksatla kullanılacağını bilmiyordum" diye konuştu.

140JOURNOS KENDİNİ NASIL TANIMLIYOR?

Kendileriyle yapılan söyleşilere göre 140journos, 2012 yılında bir grup üniversitelinin geleneksel medyaya alternatif olarak “karşı medya” arayışı sonucu ortaya çıktı. Birkaç yıl “vatandaş haberciliği” yapan ekip, 2017 yılında video içerikler üretmeye başladı.

Kurucusu Engin Önder, 20 Temmuz 2020'de News Lab Turkey'den Gonca Tokyol'a verdiği röportajda, "Kendini gazeteci olarak nitelendiriyor musun" sorusuna "Ben yapımcıyım” yanıtını veriyor. “Hiçbirimiz gazetecilik okumadık veya böyle bir hayalimiz de yoktu” diyen Önder, yaptıkları işe gazetecilik demediklerinin altını çiziyor: “Gazetecilik hayatta demiyoruz çünkü gazete formuna karşıyız, habercilik diyoruz o yüzden: Vatandaş haberciliği. Vatandaşız, haber veriyoruz.”

Ilgaz Gökırmaklı'nın Journo'da yayımlanan haberinde, gazeteci Emre Tansu Keten, 140journos’un 2018 yılında yaptıkları bir projede kendilerini “140journos tarafsız, objektif ve etik kurallara uygun haberciliği ilke edinmiş bir kurumdur” diye tanıttıklarını hatırlatıyor. “Başvuruda gazeteci olduklarını iddia ederlerken, piyasaya ‘Bağımsız video çeken, gazetecilik ilkeleri olmayan bir ekibiz’ diyorlar. Burada bir çelişki var ve aynı zamanda etik dışı bir durum” diyor.

“Ya devlet başa” videosu üzerine konuştuğumuz Gazetecilik Akademisyeni Doç Dr. Esra Arsan ise “Bu kesinlikle bir gazetecilik işi değil. Bu bir propaganda ve reklam metni, tamamen Sedat Peker reklamı” diyor.

ARSAN: HER TÜRLÜ İĞRENÇLİK ÜST ÜSTE YIĞILMIŞ

Arsan, yayımlanan videonun “AKP artık gitmeli, Tayyip Erdoğan miadını doldurdu, devlet işlevini yerine getiremez hale geldi; Sedat Peker de mahallenin genç koruyucusu, namuslu mafya elemanı olarak ülkesine dönmeli” ana fikri üzerine kurulduğunu ifade etti. Bunun için “Çok çirkin bir şey” nitelemesinde bulunan Arsan, “Propaganda metnini kim oluşturdu, bu ayrı bir soru işareti” dedi.

Arsan, videonun animasyon jeneriğine yönelik “Daha jenerikte ‘Baba’ filminin müziği, uluyan gri kurt, Sedat Peker’in villası, kanla duş alan adam gibi her türlü sembol, günümüzde tartışılmakta olan her türlü imge içine tıkıştırılmış; reyting odaklı, yani insanların izleme içgüdülerini kaşıyacak her türlü iğrençlik üst üste yığılmış durumda” eleştirisinde bulundu.

Esra Arsan

Fotoğraf, Esra Arsan'ın kişisel arşivinden alınmıştır

“HER NE OLURSA OLSUN MESAFEYİ KORUMALI”

Peker ile FaceTime üzerinden görüşen kişinin sözlerine “Selamünaleyküm” ile başlamasını değerlendiren Arsan, şunları söyledi:

“Söyleşiyi yapan kişinin ‘Selamünaleyküm’ diye başlaması, karşılıklı bir terennüm, birbirleriyle çok iyi anlaşan iki insanın söyleşmesi gibi… Çok basit ve mide bulandırıcı şekilde başlıyor. Gazeteci olmadıkları ve gazetecilik işi yapmadıkları için bir gazetecilik etiği beklemiyorum bu belgeseli yapanlardan ama her ne olursa olsun, belgeselci dahi olsa belli bir mesafeyi korumalı. Ne olduğuna, kim olduğuna, kendi siyasi duruşuna dair bir ipucunu da vermemesi lazım. ‘Selamünaleykümleşme’ söyleşiyi gerçekleştirenle ilgili çok önemli detaylar veriyor daha baştan. Çünkü bu, 2000’li yılların bir fenomeni; siyasal İslamcı görüşün bir parçası olduğunu veya ülkücü görüşün bir parçası olduğunu vs. yansıtıyor. Dolayısıyla bir kardeşlik, özdeşlik atfediyoruz konuşanla soru soran arasında. Bu da çok çirkin.”

“ÇOK ÇOK ÇOK BÜYÜK AHLAKSIZLIKLAR İÇERİYOR”

Aktan ve Arınç’ın tepki gösterdikleri “editöryel tercihi” de eleştiren Arsan, bunun çok büyük ahlaksızlıklar içerdiğini dile getirdi:

“Belgeselde yer alan kişilerin, belgeselde başka kimlerin konuştuğu ya da belgeselin konusunun tam olarak ne olduğu hususunda yeterince aydınlatılmamış olması ahlaksızca bir şey. İnsanlar bir saat bir buçuk saat konuşturuluyorlar. Söyledikleri şeylerin arasından kendi kurgularına uygun olanları alınıyor. Sedat Peker’i övmek, desteklemek, onun ne kadar ‘kahraman’ ne kadar ‘dürüst’ ne kadar ‘ahlaklı’ ne kadar ‘vatanperver’ olduğunu övmek, devletle girdiği kirli ilişkileri aklayıp meşrulaştırmak için bir metin oluşturuluyor. Bu metinde gazetecilerin, siyasetçilerin katık olarak kullanılması, içlerinden cımbızla çekilip önceden kurguladıkları metne uygun sözlerin kullanılması, bunlar çok çok çok büyük ahlaksızlık içeriyor bence.”

“BU YAPTIKLARI BİR HABER DEĞİL PROPAGANDA”

Yayımlanan videonun gazeteciliğe de haberciliğe de uymadığını vurgulayan Arsan, “Bu yaptıkları bir haber değil, bu bir propaganda. Sedat Peker’in reklamcısı gibi çalışmışlar. Peker, belgeselin başında bir insanı nasıl bıçakladığını, ‘ortalığın kırmızı bir atmosfere dönüştüğünü’ anlatıyor; kendisini karakolda sorgulayan komiser üzerinden ‘Aferin evladım, sen vatan bekçiliği yaptın, dedi bana’ diyerek kendisini meşrulaştırıyor. Sanki devletin bekçisiymiş gibi, ‘Ben bir vigilanti’yim ama devletin çözemediği suçları gider çözerim, suçluları yakalarım, dolayısıyla ben iyi adamım kardeşim’ diyor. Bunu bütün belgesel boyunca meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu bir haber mi! Bunun haberle hiçbir alakası yok. Resmen Sedat Peker’in PR’cısı gibi çalışmışlar” dedi.

“BU BELGESELİN KAMU YARARIYLA HİÇBİR İLGİSİ YOK”

140journos’un YouTube’da yayımladığı bu belgesellerinden para kazanmadıkları ve gelir modelini şirketler için hazırladıkları içeriklerden kurdukları yönündeki beyanını değerlendiren Arsan şunları dile getirdi:

“’Ticari işler yapıp para kazanıyoruz, ondan sonra da kamu yararı içeren belgeseller üretiyoruz’… Sadece şunu söylemek istiyorum kendilerine: Yemezler. Bu yaptıkları belgeselin kamu yararıyla hiçbir ilgisi yok. Bu belgeselin tek kişiye faydası var o da Sedat Peker. Bu kadar basit.

Mehmet Ali Birand’ın anısını da kullanıyorlar burada. Belgeselde derin devleti falan anlatmıyorlar. Derin devletin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor artık Türkiye’de. Derin devleti Sedat Peker’le FaceTime yaparak anlatabilecek olsaydı gazeteciler, bunu zaten herkes yapardı. Sedat Peker, gazetecilere tweet attırmayı, onlarla konuşmayı, telefon görüşmesi yapmayı zaten çok seviyor. Onları elinde oynatmayı, kullanmayı, maniple etmeyi çok iyi biliyor. Toplumun bilmesi gereken önemli detaylar ortaya koyuyor, ifşa ediyor, bunlar önemlidir. Ancak kendisinin de içinde bulunduğu suçları, derin devletle birlikte çevirdiği dolapları ortaya dökmüş olması Sedat Peker’in bir kriminal kişi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu kişiliğine yine devam edecek. Sedat Peker hiçbir zaman bu toplumun bekçisi, koruyucusu olmadı; kadınların kurtarıcısı, solcuların koruyucusu, yok ‘Solcu dövdüm diye üzülen’ falan… Böyle bir şey yok! Bu yalanları, kendi propaganda metnini ortaya koyması için 140journos’u itekleyen, onu bu belgeseli yapmaya zorlayan şey nedir? Siyasetçilerin, gazetecilerin bilinçsiz bir şekilde bir propaganda metnine katık edildiği iğrenç bir video çalışması var. Çok sayıda insan tarafından izlenmesiyle amaçlarına ulaştıkları anlaşılıyor. Ama tabii ki eleştirel okuma yapabilen insanlar bu belgeseldeki arızalı durumu görebiliyorlardır diye düşünüyorum.”

Habere dair ulaşmaya çalıştığımız 140journos ekibinden geri dönüş alamadık.

Evrensel'i Takip Et