14 Aralık 2021 09:45

OHAL iddiaları | Dr. Demirkent: İktidar tepkiyi bastırmak için yeni araçlar arıyor

OHAL iddiasını değerlendiren Siyaset Bilimci Dr. Dinçer Demirkent: Türkiye toplumuna yüklenmek istenen ekonomik yükün yaratacağı tepkiyi de bastırmanın yolu olarak yeni araçlar arayışında iktidar."

Fotoğraf: AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ 
İstanbul
 

Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla OHAL ilan edilebileceği öne sürüldü. OHAL iddiasının sadece seçime endeksli düşünmemek gerektiğine dikkat çeken Siyaset Bilimci Dr. Dinçer Demirkent, “Türkiye toplumuna yüklenmek istenen ekonomik yükün yaratacağı tepkiyi de bastırmanın yolu olarak yeni araçlar arayışında iktidar” dedi. 

Ucuz ekmek kuyrukları, marketlerde kota satışıyla birlikte ekonomik krizin derinleşmesi karşında, hükümetin olağanüstü hal (OHAL) kararı alabileceği iddia edildi. İddia ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yasa tasarılarını ‘Onaylattığı’ Prof. Dr. İzzet Özgenç’ten geldi. Özgenç, “Erdoğan’ın talimatıyla toplum bu ilana hazırlıklı olmalı” dedi. Japon Bankası Nomuro, iktidarın seçime hazırlık planı arasında OHAL’in de olduğunu ileri sürdü. 

“MEVCUT SİYASAL REJİM BİR OLAĞANÜSTÜ HAL REJİMİ”

Siyaset Bilimci Dr. Dinçer Demirkent ile OHAL iddiasını ve orta atılan bu iddianın arkasında ne olabileceğini konuştuk. Türkiye’nin mevcut siyasal rejimi bir olağanüstü hal rejimi olduğuna vurgu yapan Demirkent, “Bunu kanıtlamak için şu kadarını söylemek belki yeterlidir: Bu rejim, onu kuran iktidar ittifakı ve arkasındaki sermaye güçleri bir olağanüstü hal ile bir araya geldi. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından kümelenen bu gruplar önce özel güvenlik bölgeleri ilan ederek hukukun dışına çıkma olanaklarını kullandılar. Darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016’da olağanüstü hal ilan ettiler. İki yıl boyunca, Anayasa Mahkemesinin (AYM) değiştirdiği içtihadı sonucu hiçbir hukuki sınıra, hiçbir denetlemeye tabi olmayan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle ülkeyi yönettiler. Nisan 2017’de Türkiye’nin anayasal rejimini değiştiren halk oylamasını hükümetin her türlü hukuk dışı aracı üretme kapasitesini edindiği OHAL koşullarında gerçekleştirdiler. OHAL, resmi olarak ancak yeni rejimi kuran 2018 seçimleri ile birlikte ortadan kalktı. Ancak, OHAL sırasında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) yasalaşmasıyla ve OHAL’i üç yıl daha devam ettirmek üzere çıkarılmış 7145 sayılı kanunla olağanüstü rejimin devamına yönelik kararlılık sürdürüldü. 2020 başında başlayan pandemi tedbirleri OHAL ilanına gerek duyulmadan yapıldı örneğin. İçişleri bakanının genelgeleriyle olağan dönemlerde ancak kanunla sınırlanabilecek haklar sınırlandı. Pandemi sırasında bu tedbir devleti yeni olağanüstü iktidar araçları geliştirdi.”

“EZİLENLERİN ETKİN OLARAK POLİTİK TALEPLERİNİ DİLE GETİRECEĞİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ”

“Bugün, hak aramak için kamusal alanda söz söylemek, demokratik talepleri sokaklarda, meydanlarda dile getirmek yasak” diyen Demirkent devamla şunları söyledi: “Dolayısıyla sizin sorunuzu şöyle yeniden düzenleyerek sormak istiyorum: Zaten olağanüstü hal rejiminde dahi uygulanamayacak tedbirlerin uygulandığı bir siyasal rejimde “olağanüstü hal ilan edilebilir” söyleminin yaygınlaştırılmaya çalışılmasının nedeni ne olabilir? Bunu kısaca şöyle yanıtlamak istiyorum: AKP’nin, daha doğrusu geniş anlamda iktidar bloğu, uzun zamandır geliştirdiği olağanüstü iktidar araçlarının üstesinden gelebileceğinin fazlasıyla karşı karşıya. Elbette siyasal ve iktisadi krizin geldiği noktada demokrasinin gerçek öznesi olan toplumsal sınıfların ve genel olarak ezilenlerin çok daha fazla ve etkin olarak politik taleplerini dile getireceği bir döneme giriyoruz. Yeni olağanüstü hal söylemi de iktidarın kendi yarattığı bu krizi kendi lehine çözmenin yolu olarak görünüyor. Burada artık anayasal statüde bir olağanüstü halden bahsetmiyoruz. Üzeri örtülmeye ihtiyaç duyulmayacak denli açıkça ifade edilmiş bir diktatörlük olur bundan sonrası. Başkanlık rejimi OHAL içinde kuruldu, ilk seçimler OHAL’de yapıldı ve hep OHAL’e ihtiyaç duydu. Şimdi bir seçim sürecindeyiz. Seçimler, ekonomik gerekçelerle ilan edilmiş bir OHAL içinde -eğer bir anayasanın varlığından bahsediyorsak- ertelenemez, yalnızca savaş bunun gerekçesi olabilir. Ama tamamen denetim dışında bırakılmış kararnamelerle her şey yapılabilir hale getirildi. Anayasa Mahkemesi’ne anlatmak istediğimiz de buydu yıllardır. Şimdi OHAL ilan edilip Cumhurbaşkanı Kararnamesi’yle seçimleri erteliyorum dese Erdoğan, Anayasa Mahkemesi yine ben OHAL’de çıkarılmış cumhurbaşkanı kararnamelerini denetleyemem mi diyecek örneğin. Bundan birkaç sene önce yaptığı buydu. Son olarak söylemek istediğim şu. Sadece seçimler değil, ona endeksli olarak düşünmemek gerek. Türkiye toplumuna yüklenmek istenen ekonomik yükün yaratacağı tepkiyi de bastırmanın yolu olarak yeni araçlar arayışında iktidar.”

ÖNCEKİ HABER

Pentagon, Kabil'de 10 sivilin öldürüldüğü saldırıyla ilgili kimseyi cezalandırmayacak

SONRAKİ HABER

Aşı karşıtı Eski İlçe Sağlık Müdürü koronavirüsten öldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa