Ölümden duyulan üzüntü: Daha mutfağa girecektik!
Yaşadığı ağır depresyon seyirlik bir malzemeye dönüştürüldü. Bunalımlı halleri ekranlarda saatlerce izletilen Serkan Kıyak’ın ölümü, aynı programda sadece birkaç dakikalık yer tuttu.
Ekran görüntüsü: Müge Anlı ile Tatlı Sert'in Youtube hesabından alınmıştır
Serpil İLGÜN
13 Aralık’taki Müge Anlı ile Tatlı Sert programına, 10 gün önce haber vermeden ortadan kaybolan eşi Zehra’ya ulaşmak için Uşak’tan katılmıştı. Yanında kendisiyle aynı durumu yaşayan genç bir adam daha vardı. Kenan. Müge Anlı her ikisine dönüp, “Karılarınızı kaçırtıp kaçırtıp, sonra da buraya geliyorsunuz” demişti “tatlı sert” biçimde. “Geride çocuğunu, üstüne bir de görme engelli anneannesini bırakan” kadının durumu daha ilginç geldiği için ilk sırayı 32 yaşındaki Serkan Kıyak’a vermişti. Çok üzüntülü görünen Serkan, Müge daha sözünü bitirmeden, ne söyleyeceğini kim bilir kaç kez kendi içinde tekrar etse de heyecanın ve sahici üzüntüsünün etkisiyle, hikayesini daha ilk cümlelerde ağlayarak anlatmaya başlamıştı: “Çocuğumun anasını bulmaya geldim Müge Hanım. Ben ana baba sevgisi görmedim. 9 kardeşimin arkasında oldum. Ben eşimle bir tencere bir halıyla yuva kurdum. Benim eşim kandırıldı. Getirsinler benim eşimi!..”
Serkan kontrolünü yitirip kendini yerlere atınca uzun bir süre öyle bırakılmıştı zeminde. Kameralar zoom yaparak genç adamın dövünmeleri seyrettirilmişti. Kafasını zemine vurmaya başladığında da müdahale “görevliler”den değil, kendisi gibi kayıp eşinin dönmesi için programa başvuran bir diğer “mağdur” Kenan’dan gelmiş, Serkan’ı güçlükle yerden kaldırmıştı.
ERKEK ERKEKLİĞİNİ BİLMELİ!
Müge Anlı, genç adamın yerlere kapanmasına hiç aldırmamış, içinde bulunduğu vahim psikolojik durumun etkisiyle, iki yaşındaki çocuğunun perişanlığından söz etmeye başlayan Serkan’ı durdurarak, “Dur, hızlı gidiyorsun. Tek tek” demişti. Kayıp bir kadına ulaşma, eşiyle buluşturma hadisesi, magazinsel ayrıntılar tek tek didiklenmeden gerçekleştirilemezdi çünkü.
Serkan iki yıl önce görücü usulüyle evlendiği eşini çok sevmiş. Kendisine bir şey almaz, eşine alırmış. Yetiştirme yurdunda kaldığı için devlet memur olarak atanmış en düşük seviyeden. Asgari ücretinde altındaki 2 bin 700 TL maaş yetmediği için hafta sonraları çapaya gidiyormuş. Bunları bir miktar sükunetle anlatan Serkan, konu eşine gelince yine ağlamaya başlamıştı. “Ben annesiz kaldım, iki yaşındaki çocuğum kalmasın, ben eşimi seviyorum. Benim eşim kandırıldı!”
Kayıplara karışmış eş için ağlayan erkek, izlenmeyi garantileyen bir sahne. Müge Anlı bunu bildiği için kimseyi ilgilendirmeyecek detayları sormaya başlamıştı:
-Eşin için ne söylüyorlar, bana bir anlat bakayım.
-Eşimin bazı hataları oldu.
-Nasıl hataları oldu?
Eşi Zehra’nın başka erkeklerle görüştüğü ortaya dökülünce Serkan’ın “Cahildir, ondan yaptı” açıklamasına, Müge ve programın daimi danışmanlarından Avukat Rahmi Özkan tarafından itiraz gelmiş, Serkan’a yüklenilerek, “Gözü dışarda olan karısını bırakması” telkin edilmişti.
Serkan “Dört gündür yemek yiyemiyorum. Çok seviyorum, kız çocuğum için çok seviyorum. Zehra dön, niye bana bunları yapıyorsun, yemedim yedirdim” sözlerinin ardından krizler eşliğinde ağlamıştı yine.
-Ben eşime yufka açtım börek yaptım!
Serkan’ın sayıklar gibi konuşmasından bu cümle cımbızlanmıştı.
Avukat Rahmi Özkan, geleneksel ataerkilliğini konuşturmuştu: “Neden börek yapıyorsun, erkek erkekliğini bilmeli!”
Derken, Serkan’a verilen onca “ders”ten ve reklam arasından sonra eş Zehra telefona bağlanmıştı.
Zehra sert, Serkan’a “Seninle görüşmek istemiyorum” demiş, başka da laf etmemişti.
Bu sözler karşısında yaşadığı bunalım depreşen Serkan öfkeyle, “Benim hayallerimi yıktın, beni mahvettin” diye yine yerlere kapanmıştı. “Yaşamam artık ben” diye kendinden geçerken, nihayet bu kez sağlık görevlileri çağrılmış, canlı yayında “Bu ölüm sebebim” diye haykıran Serkan, koluna giren görevlilerin sürükleyerek taşımasıyla stüdyodan çıkarılmıştı.
AKLI GİDİP GELİYOR AMA SEVDİM!
Ertesi gün, kullanışlı malzeme Serkan yeniden konuk edilmiş, daha ilk dakikada
“Sen pideciyle kaçtığını biliyormuşsun” diye suçlanmaya başlanmıştı.
Karışık yanıtlar vermişti Serkan.
“Zehra senin yüzünü görmek istemiyormuş” diye üstüne gidilince de, kim bilir başka hangi travmaların etkisiyle ikircikli konuşmaya başlamıştı. Bir, “Artık Zehra gelmesin, ayrılacağım”, bir “Gelsin, affedeceğim!”
Müge Anlı, kaderci tavsiyelerinden birini Serkan’a da vermişti: “Belki de başka iyi bir şey yaşamak için bu başına geldi!”
Serkan bir an bu tavsiyenin etkisine girerek, “Evet, boşanmak istiyorum” deyivermişti.
Müge, “Ben bu çocuğu sevdim, aklı gidip geliyor ama sevdim!” demişti gülerek.
Aklı gidip gelen çocuğa sonraki gün börekler açtırılıp, Müge Anlı’ya ikram ettirilmiş, “Yeni bir sayfa açacağım” sözcükleri kullandırılmıştı.
Serkan börekler açtırılmasının ertesi gününde hayatına son verdi.
Ölüm haberinin ajanslara düştüğü günün sabahında Anlı, “profesyonel yayıncı” duruşunu koruyarak üç gündür kullanışlı malzemeye dönüştürülen hadiseyi şöyle özetledi: “Buradan gittikten sonra eşiyle barışma çabalarını sürdürmüş, yine ret cevabını alınca hayatına son vermiş. Biz aslında onu İstanbul’a bekliyorduk, Zahide Yetiş’le mutfağa birlikte girecektik. Burada kalması için çok zorladık, ‘Devlet memuruyum izin almak zorundayım’ demişti, izin de alacaktık, psikiyatrist desteği almasını önerdik kabul etmedi!”
Acının pornografileştirilmesi işte bu birkaç cümleyle geçiştirildi. Canlı yayınlara alındığı üç gün boyunca hal ve hareketleriyle yaşadığı bunalımın ne kadar derin olduğunu bas bas bağıran Serkan Kıyak, neticede seyirlik malzemelerden biriydi. Bunalımı saatlerce izletilen Serkan’ın ölümü birkaç dakikalık yer tuttu. Ardından şov devam etti. Sırada terk edilen, kayıplara karışan, dolandırılan, hasılı toplumsal çürümenin envai çeşitlilikteki tezahürleri vardı çünkü. Cinsiyetçi medya bir tarafa, kendisini bu konulara daha duyarlı olarak lanse eden sitelerde ölüm haberi şu başlığa sığdırıldı: Canlı yayında eşinin bir başkasıyla kaçtığını öğrenen erkek intihar etti!
