“AKP’nin eğitim politikaları 20. Eğitim şurasından bir şey çıkmayacağının göstergesi” | Bursa'da Emek ve Yaşam
Bursa Emek ve Yaşam'ın bu bölümünde Öv-Der Bursa Şube Başkanı Nermin Kaya ile 20. Eğitim şurasını ve eğitimin gericileşmesini konuştuk.
Uğur ÖKDEMİR
İhsan ÇELEPKOLU
Bursa
Bursa Emek ve Yaşam programında bu hafta Öv-Der Bursa Şube Başkanı Nermin Kaya ile eğitimdeki gerici politikaları ve çözüm yollarını konuştuk.
7 yıl aradan sonra eğitim şurasının toplandığını belirten Öv-Der Bursa Şube Başkanı Nermin Kaya, “Bu şura tüm bileşenlerini kapsamadı. Biz bu şurada bir beklenti içine girmedik. AKP’nin 20 yıllık politikalarına baktığımızda böyle bir beklentiye girmemiz normal değildi. Burada önerilerden en önemlisi Kuran kurslarında 4-6 yaşa verilen dini eğitimin de eğitim gibi gösterilmesi, sayılması talep edildi. Bu yaştaki çocuklara baskıyla, korkuyla bir şeyler öğretmek doğru bir yaklaşım değil. Biz çocuklarımıza gerçekten doğaya saygı göstermeyi, insanlara saygı göstermeyi, çevreyi temiz tutmayı öğretebiliriz. Yani bunlar öğrenebilecek şeyler ama onlar yüce bir şeyden korkarak çocukların rahat hareket etmesini engelliyorlar. Çocuklar korkuyla kaygı problemleri yaşayarak ve kendilerini suçlayarak böyle bir dini eğitimden sonra annesi rahatsızlansa ‘ben bardağı kırdım, annem ondan hasta oldu’ gibi kaygı sorunları yaşıyorlar. Yani çok erken yaşta dini eğitimin verilmesi doğru bir şey değil. Din ve ahlak ailelerde verilmeli. Eğitimin daha bilimsel, çağdaş, demokratik ve laik olmasını gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“AKP İDEOLOJİK VE POLİTİK BİR EĞİTİM YOLU SEÇİYOR”
AKP hükümetinin 20 yıldan beri sürekli ideolojik ve politik birtakım adımlar attığını söyleyen Kaya, “Burada gerçekten çocukları düşündüğü için, çocukların buna ihtiyacı var ya da halkın böyle bir talebi var onun üzerine bunu yapıyoruz gibi bir düşünceleri yok. Tamamen kendisi ideolojik ve politik olarak böyle bir eğitim yolu seçiyor. Aslında etkiye de her zaman tepki oluyor. Yani biliyorsunuz birçok liseyi İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürdüler ama sonuçta AKP’ye oy veren insanlar bile oralara çocukların yollamadılar. Bugün pandemi sürecinde şunu görüyoruz; devlet okullarında 40-50’ye varan öğrenci sayısı varken, İmam Hatip Lisesi dediğimiz ya da İmam Hatip Ortaokulu dediğimiz yerlerde boş derslikler var. Çünkü onlara oy veren insanlar bile çocuklarını oraya yollamadığı için boş sınıflar var. Bir yerde de öğrenci sayısı fazla seyreltilmemiş, hatta ikili eğitim deyip akşam yedide, sekizde okuldan çıkan çocuklar var. Yani bu gerçekten büyük bir sıkıntı. Veliler bu anlamda gerçekten çok dolular ve çözüm yolları arıyorlar. Biz daha farklı çözüm yolları beklerken, bir de bakıyoruz ki eğitim şurasında alınan kararlar hiçbir şekilde bir çözüm yolu üretmiyor” dedi.
KAYIT ALTINDA OLMAYAN ÇOK SAYIDA CEMAAT YURDU VAR
Cemaatlere ait yurtların sayının çok fazla olduğunu düşündüğünü söyleyen Kaya, “Kayıt altında olmayan çok sayıda yurt var. Buradaki öğrenci sayısı az değil. Antalya'da bir yurtta yaşanan olay ilk değil, son da olmayacak. Geçmişte de Süleymancılar’a ait birçok yurtta canlar öldü. İnsanlar çaresizlikten buralara çocuklarını veriyorlar. Gerçekten inandıkları ya da bu tarikata üye oldukları için değil. Eskiden sağlık meslek liseleri vardı, kendi alanım olduğu için söyleyeyim, ilçelere bile açılıyordu. Örneğin Bursa'nın Keles ilçesine açılmış ama Keles'te bir yurt yok ve orada nasıl kalacak bu çocuklar? Geçmişte Fethullah Gülen'in evlerinde kaldılar, konakladılar. KYK’lar yeterli olmadığı için yurt fiyatları gerçekten çok yüksek durumda. Özel yurt dediğimiz yerlerde bir odayı 2 kişi paylaşıyorlar ama asgari ücretin üzerinde fiyat ödeniyor. Yani anne-baba asgari ücretli olsa da çocuğunu okutması çok zor artık. Gerçekten devlet üniversiteleri açarken daha disiplinle, belli oranlarda açması gerekirken ‘81 ilde üniversite açtık’ diye kendilerini övüyorlar ama bunun dışında orada okuyan çocuklar için hiçbir alt yapı hazırlamıyorlar” dedi.
LİSELERİ NİTELİKLİ LİSE, NİTELİKSİZ LİSE DİYE AYRDILAR
Birçok lisede nitelikli lise, niteliksiz lise gibi ayrımların getirildiğini hatırlatan Kaya, “Çok anlamsız bir şey. Tamam, çocuklar yeteneklerine göre ayrılabilir, her çocuk mutlaka hekim olacak, her çocuk mutlaka mühendis olacak diye bir şey yoktur. Ama nitelikli lise, niteliksiz lise gibi şeyler yapıldı. Böyle olunca birçok arkadaşımız, çocuklarını ne yazık ki özel okula vermek zorunda kaldı. Boğazından kısıyor, yemiyor, içmiyor buralara vermek zorunda kalıyor. Çünkü hepimiz çocuğumuzun iyi eğitim almasını istiyoruz. Yani topluma ve kendine ileride iyi insan olması için çaba sarf ediyoruz. O nedenle birçok arkadaşımız bunları yaptı.” dedi.
“VELİLER PARA DIŞINDA ARANMIYOR”
Velilerin sadece ekonomik anlamda bir ihtiyaç olduğunda okul tarafından arandığını belirten Kaya, “Temizlik malzemesi olur, güvenlikle ilgili bir sıkıntı olur, elektrik tesisatı ile bir sıkıntı olur ve toplantıya çağırılırız. Toplantıda da istenilen şey paradır. Onun dışında burada ne düşünürsünüz, bunu nasıl yapalım, bunu böyle mi yapalım? Biz önerilerimizle gittiğimizde çok dikkate alınmaz. Milli Eğitim Müdürlüğü'ne sunduğumuz dosyalar dikkate alınır ama o da dosya alınır diyelim, dikkate alır demeyelim, dosya alınır o kadar.
“ANADİLDE EĞİTİM TÜM ÇOCUKLARIN HAKKIDIR”
Anadilde eğitimin herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Kaya, “Şöyle bir örnek vereyim, çocuk doğduğunda ana sütü ile beslenirse çok daha güçlü, çok daha sağlıklı, hastalıklardan korunmuş, beyni daha gelişmiş oluyor. Ama pastörize sütle beslenen çocuk genelde çok daha kolay hastalanır. Gelişimi daha yavaş olur. Bunun gibi düşünerek aslında bu eğitim sistemini çözmek gerekiyor. Evet, anadilde eğitim tüm çocukların hakkıdır. Bunu kesinlikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeme alması, hatta şurada konuşulması gerekir ama burada bunları beklemek de çok büyük hayal olur bence” dedi.
Velilere örgütlenme çağrısı yapan Kaya, “Tüm okullarda veliler bir araya gelmeli. Sınıftaki veliler bir araya gelmeli. Sorunlar etrafında örgütlenmek ve çözüm yolları aramak gerekir. Biz Öğrenci Veli Derneği olarak hepinizi bu anlamda örgütlenmeye çağırıyoruz” dedi. (Bursa/EVRENSEL)