Metal işçisi yazdı: Birlik olursak bu oyun bozulur
"Asgari ücret siz sendikacıların kesesinden çıkmıyor. İşçiler üretiyor. Karşılığında da insanca bir yaşam istiyor. Asgari ücreti telaffuz ederken neden cimrilik yapıyorsunuz?"
Fotoğraf: Spencer Davis/Unsplash
Türk Metal Üyesi bir işçi
Kayseri
Bir ülke düşünün ki sabahından akşamına kadar yapılan açıklamalar, yazılan yazılar, televizyon programında yapılan konuşmalar birbirini takip ediyor. Tek bir ağızdan aynı şeyleri tekrar edip duruyorlar. Ekonomi bakanı, AKP Genel Başkan Danışmanı, Türk-İş temsilcisi neredeyse peş peşe benzer açıklamalar yaptı. İşçinin derdini meramını soran var mı? Yok.
Öncelikle bakanın açıklaması çok konuşuldu, gündem oldu. Bakan diyor ki, “Karamsar tablo çizenler var. Onlara diyorum ki sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin? En fazla enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün mal varlığımı kaybederim.” Bu cümlenin açıklaması şu şekildedir: “Ben patronum; enflasyon, faiz, kur yükselirse ben kazanırım. Siz işçiler, emekçiler, emekliler, gençler kaybedersiniz. Çünkü bu sistemde patronlar her gün daha büyümeyi hedefler. Ama işçiler, emekçiler her gün daha küçülmeyi hak ediyor. Ben de bu iktidarın bakanıyım, iktidarımız da patronların iktidarı olduğu için bu kriz dönemleri biz patronlar daha büyüyecek.” Bakan niyetini açık şekilde ifade etmiş.
Öte yandan AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısında, “Üniversite mezunları, statüsünün altında bir unvanla çalışmaya razı olmuyor, yüksek talep kârlıklarıyla toplumda ciddi bir hoşnutsuzluk kaynağı haline geliyorlar” diye yazmış. Bu yazının açıklaması da; “İşçi çocukları üniversite okusa bile işçilik yapabilir. Çünkü işçinin çocuğu işçi olur. Ama patronların çocukları da üniversite okur, iş bulamasa bile işçiyi sömürerek hayatına devam eder. Çünkü patronların sisteminde işçilere ve işçi çocuklarının payına düşen sömürüdür.”
Hem ekonomi bakanı, hem genel başkan danışmanı niyetlerini çok açık bir şekilde ifade etmişler. Biz iktidardayken işçilere, gençlere, kadınlara sömürüden, baskıdan, adaletsizlikten, eşitsizlikten başka bir şey sunamayız. Çünkü bizim iktidarımız patronların iktidarıdır diyorlar.
"İNSANCA YAŞAMI HAK ETMİYOR MUYUZ?"
Ama işin ilginç bir boyutu benim de üyesi olduğum sendikanın bağlı olduğu konfederasyonun il temsilcisi bir televizyon programında asgari ücrete dair açıklamalarda bulunurken, ağzından şu cümleler çıkmış: “İş beğenmeyen çok...” Devamında “Bizim arkadaşlarımız iş fazla ağır olmasın, belimde hastalık var, kalpte sıkıntı var. Bir sürü bahaneleri var. Bunu işe girdikten sonrada bahane olarak üretiyorlar” diye eklemiş. Bir de “Asgari ücret 4 bin liranın altında olmaması gerekir” diye ifade kullanmış.
Ekonomik krizin derinleştiği, doların yükselişine yetişemediğimiz, enflasyonun altında ezildiğimiz ülkemizde, asgari ücreti telaffuz ederken neden cimrilik yapıyorsunuz? İşçiler insanca yaşamayı hak etmiyor mu? Örneğin sendikacılar olarak sizler ne kadar maaş alıyorsunuz? Asgari ücretle geçinemediğiniz ortada. Asgari ücret kendi kesenizden çıkmıyor. İşçiler üretiyor. Karşılığında da insanca bir yaşam istiyor. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın rakamı, bir tek işçiye söylemediğini de biliyoruz. İşçileri temsil ettiğiniz koltuklarınız ömürlük sizin değil. İşçiler adına oradasınız ama işçilerin aleyhine sözler sarf ediyorsunuz. Bu sözleri üyeniz olan bir işçi olarak doğru bulmuyorum. Kendiniz 4 bin TL ile geçinebilecek misiniz ki işçilere onu öneriyorsunuz?
Söylenecek çok şey var. Ama gerçek şu ki asgari ücret görüşmelerinde her dönem yeni oyunlar oynanıyor. Herkes bir şey diyor. Kamuoyu yoklaması yapıp işi bitiriyorlar. Ama işçiye soran yok. İşte burada oyunu bozacak olanın işçiler olduğunu düşünüyorum. Birlik olursak bu oyun bozulur.