15 Aralık 2021 23:30

Yazar Soner Sert: Sinemanın Teorisi, seyirci ile film arasındaki ilişkiye katkı sunabilir

Yazar ve Yönetmen Soner Sert, "Sinemanın Teorisi" isimli derleme kitabını anlattı.

Fotoğraf: Soner Sert'in kişisel arşivinden alınmıştır. 

Paylaş

Okan ÇİL

Soner Sert’in hazırladığı, Fırat Yücel’den Tül Akbal Süalp’e, Seray Genç’ten Metin Akdemir’e kadar alanında yetkin 20 yazarın bir araya gelmesiyle oluşan “Sinemanın Teorisi” kitabı, başlangıcından günümüze sinema sanatına katkı sunan birbirinden önemli on sekiz sinema teorisyeninin çalışmalarını merkeze alıyor. “Sinemanın İlk Teorisyeni” Hugo Münsterberg’den “Sinemanın Son Teorisyeni” Lev Manovich’e köprü kuran kitabı hazırlayan Soner Sert’le bir araya geldik ve kitap üzerine konuştuk.

Öncelikle kitabın yayın sürecinden bahsedelim istiyorum. “Sinemanın Teorisi” nasıl ortaya çıktı?
Kitap, sinema teorisi üzerine farklı mekan ve zamanlarda kafa yoran 20 kişinin, ortak bir konsept ve bağlamdan hareketle bir araya getirilmesiyle oluştu. Alan üzerine düşünen, teorik ya da pratik üretim yapan isimler, bu kitap özelinde yazılar kaleme aldı. Yazarlardan kimilerini uzun yıllardır tanıyordum. Kimileriyle ise yakın zamanda tanıştım. Herkesin uzmanlığına yönelik olarak bir konu paylaşımı yaptım ve kitap ortaya çıktı. Tüm yazarlara, bu sürece katkı sundukları için -sizin aracılığınızla- bir kez daha teşekkür ederim.

Kitap, Üçüncü Sinema Anlayışı’ndan Yeni Queer Sinema’ya, Brecht’ten Bazin’e, Özgür Sinema’dan Dijital Sinema’ya kadar on sekiz ana başlık üzerine yazılmış, on sekiz makaleden oluşuyor. Bu başlıklara nasıl karar verdiniz?
Sinema her ne kadar 100 yıl gibi kısa bir geçmişe dayansa da hem teorik hem de pratik olarak sayısız üretime sahip bir sanat dalı… Teorisyenleri belirlerken işimiz zordu. Bir noktadan sonra içlerinden en “kalıcı” olanları, sinemada devrim anlamında yenilik yapanları ve pratiğe direkt olarak etki eden metinleri seçmekte karar kıldık. Bizim için bağlayıcı olan durum, teorileri çağdaş düşünceler, sinemanın geldiği nokta ve bugünün biçimsel anlayışı üzerinden yorumlamaktı… Biz de öyle yaptık.

Yukarıda bahsettiğimiz on sekiz makale, siz dahil yirmi farklı sinemacı tarafından yazılmış. Yani siz hem kitabın yazarı hem de derleyicisisiniz. Kitaptaki isimlere baktığımızda da hemen hepsinin çeşitli üniversitelerde görev yapan akademisyenler olduğunu görüyoruz. Yazarlara karar verme süreci nasıldı peki?
Yazarların alan üzerine üretim yapmış olması, çağdaş sinemayı takip ediyor oluşları, kalemlerinin her daim işliyor olması, sinema pratiği konusunda da üretim yapmaları hem okur/izleyici hem de hazırlayan kişi olarak benim için temel kıstastı. Çerçeveyi şunun üzerinden kurmaya çalıştık: Sinemayı merkeze alarak, bir masada, kamera arkasında ya da sokakta üretim yapmak, yazar tercihlerimizin gerekçesini oluşturdu. Bu yüzden akademi dışında da çok sayıda isim yazı gönderdi.

Bir cinsiyet kotası da uyguladığınız görülüyor…
Evet, bu bizim için prensip meselesiydi. Genelde derlemelerde erkek yazar yoğunluğu yaşanıyor. Bu da çok rahatsız edici açıkçası… O yüzden bir cinsiyet kotası belirleyip yola öyle çıktık. 11 kadın ve 9 erkek yazar, makaleleri kaleme aldı.

Sinema teorisi sadece film çekmek isteyenleri, sinemacıları ilgilendiren bir konu mu sizce? Ya da şöyle sorayım; sinema teorisi bilmek, izlediğimiz filmleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur mu?
Elbette… Tıpla ya da mimarlıkla ilgili bir kitap okuduğumuzda o alanla kurduğumuz ilişki hemen değişiveriyor. Bedenimize ya da gördüğümüz binalara vs. farklı bir açıdan bakmaya başlıyoruz. Ayrıca insanın, kodlama gibi bir merakı var. Sinema izleyicisi de bundan muaf değil. Gördüğümüz imgeyi hemen tanımlamaya girişiyoruz. Sinemanın Teorisi, seyirci ile film arasında bu ilişkiye katkı sunabilir, diye düşünüyorum.

Elimizde yaklaşık 500 sayfalık, birbirinden ağır başlıkları işleyen bir sinema teorisi kitabı olsa da, kitaptaki dil son derece sade ve anlaşılır. Yani kitap sinemacı olmayanların da rahatlıkla okuyabileceği bir şekilde yazılmış. Makaleler dönemin toplumsal koşulları içerisinde değerlendirilip örnek filmlerle desteklenerek anlatılmış. Bir derleyici olarak, kitabın diline dair bir tasarrufunuz oldu mu yoksa yazarların kendi inisiyatifi miydi bu?
Henüz başlangıçta, yazarlarla içerik, biçim ve üslup meselelerini konuştuk. Zira hazırlayan kişi olarak, kitabın tek bir yazarın elinden çıkmış gibi bir bütünlüğe sahip olması gerektiğini düşünüyordum. Bu sebeple her yazının konsepti ya da dil bütünlüğü aynı olacaktı. En basitinden aynı anlama gelen “kuram” ve “teori” kelimelerinden sadece “teori” kelimesi kullanılacaktı. Kitabın başlığına “teori”yi alırken, metinde aynı anlama gelen farklı bir kelimeyi tercih etmek olmazdı.

ÖNCEKİ HABER

Beşiktaş’ta dönüştür-kazan projesi’ne ilçedeki siteler de dahil oldu

SONRAKİ HABER

İstanbul'da su fiyatlarında yüzde 6 indirim yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa