Kırmızı koltuk değil terapi hakkı
Psikolojik destek almanın, medyanın çizdiği “kırmızı psikolog koltuğu”na oturup çocukluğunu anlatmak çerçevesinde gelişen elit bir aktivite olduğu algısını yıkmak gerekiyor.

Görsel: Pixabay
İlknur KAYA
ODTÜ
Pandeminin başlangıcından bu yana öğrencilerde depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar oldukça artmış durumda. Bu ani artışın altında yatan en büyük sebepler de süregelen ekonomik krizin vesile olduğu geçim ve gelecek kaygısı. Özellikle 2019 yılından itibaren çok korkunç bir hızda derinleşen ve büyüyen ekonomik krizin öğrenciler üzerindeki etkisi her geçen gün daha da artıyor ve açık bir biçimde gözlemleniyor. Yurt yetersizliğinin ve niteliksizliğinin yarattığı barınma sıkıntısı, yüksek fiyatlı kiralar, burs yetersizliği, artan enflasyon, ardı arkası kesilmeyen zamlar; buna bağlı gelişen hayat pahalılığı ve en temel ihtiyaçlara bile ulaşmakta zorluk çekmek her geçen gün üzerimizde daha büyük bir yük olmaya devam ediyor. Her yemek yiyişinde, fatura ödeyişinde, yurt veya kira parası yatırışında, hatta her dışarı adım atışında bu gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalan öğrenciler gününün önemli bir kısmını ekonomik krizin gidişatı üzerine düşünerek harcıyor. Sürekli bunun üzerine düşünmek zorunda kalmanın yanında, öğrencinin odağını farklı bir yöne alıp sosyalleşmesini sağlayabilecek aktiviteler de artan döviz kurları ve enflasyon nedeniyle lüks haline gelerek bizleri yalnızlaşmaya ve izolasyona itiyor. Tüm bunlar gelecek kaygısını, değersizlik hissini, hayatta anlam bulamama gibi düşünceleri büyük oranda artırıyor ve bu düşünceler çoğu zaman depresyon ve anksiyete gibi ciddi psikolojik rahatsızlıklara eviriliyor. Müdahale edilmediği takdirde bireysel yaşantıyı, sosyal ilişkileri, akademik başarıyı etkileyen ve fiziksel sağlığı da çok ciddi bir boyutta tehdit eden psikolojik rahatsızlıklar öğrencinin hayat kalitesini büyük oranda düşürüyor.
TERAPİ MASRAFLARI KARŞILANAMIYOR
Öğrenciler arasında her geçen gün artan ve hayatımızı etkilemeye devam eden bu sorunlara rağmen psikolojik destek almak birçok kişi için neredeyse imkânsız. Derinleşen ekonomik krizden kaynaklı olarak çok büyük bir oranda artan terapi fiyatları, devlet hastanelerinin psikiyatri servislerinden yakın tarihlere randevu alınamıyor olması ve okullardaki psikolojik destek birimlerinin sayısının ve niteliğinin yetersizliği çoğu öğrenciyi bu hizmeti almaktan alıkoyuyor. Özellikle depresyon gibi bireyin fiziksel sağlığını büyük ölçüde tehdit eden psikolojik hastalıklar, semptomlar başladığı andan itibaren yakın bir zaman diliminde göz ardı edilmeden müdahale ve tedavi gerektirmesine rağmen gerekli birimlerden alınan randevuların çok uzak tarihlere verilmesi ya da tamamen göz ardı edilmesi bu hastalıklardan mustarip öğrencileri intihara sürükleyebiliyor. Öyle ki, son zamanlarda bu durumun örneklerini ana akım medyadaki manşetlerde bile görmek mümkün hale geldi.
PSİKOLOJİK DESTEK ALMAK HERKESİN HAKKIDIR
Peki, bu soruna nasıl yaklaşmalı ve ne yapmalı? Herhangi somut bir çalışma ve iyileştirme yapılmadan önce, bu iyileştirmelerin temeli oluşturacak önemli adımlardan biri psikolojik desteğe karşı olan algıyı değiştirmek. Psikolojik destek, terapi almak ve psikiyatrik ilaç kullanmak çoğu zaman toplumun ve öğrencilerin ihtiyaçlarından biri olarak değil de yalnızca hâkim sınıfın ulaşabileceği, elit bir aktivite olarak tanıtılıyor. Bu nedenle psikolojik destek almanın, medyanın çizdiği “kırmızı psikolog koltuğu”na oturup çocukluğunu anlatmak çerçevesinde gelişen elit bir aktivite olduğu algısını yıkmak gerekiyor. Psikolojik desteği sağlayan birimler ve kişilerin bu algıdan sıyrılıp, bunun öğrenciler için ulaşılamaz ve lüks bir noktada konumlandırılmasının karşısında olması icap ediyor. Tabii ki yapılması gerekenler bununla yeterli olmakla kalmıyor, somut anlamda bir sürü iyileştirme yapılması zorunlu hale geliyor. Bu bağlamda atılacak en önemli adımlardan biri terapi fiyatlarının öğrenciler tarafından karşılanabilir düzeye getirilmesi. Devlette çalışan psikiyatrist doktor ve psikolog sayısının her geçen gün daha da azalmasından kaynaklı olarak devlet hastanelerinde randevu bulunamaması, sağlık sektörünün her geçen gün özelleştirilmesi ve tek bir sınıf için erişilebilir hale gelmesi bu hizmete erişmeye çalışan öğrenciler için büyük bir sıkıntı. Özel bir hastanede veyahut muayenehanede tek seans terapinin ortalama fiyatı beş yüz TL olarak karşımıza çıkıyor, yani başka bir deyişle 2021-2022 yılında verilen KYK bursunun nerdeyse tamamı. Hal böyleyken, çoğu öğrencinin bu ücreti tek başına ödeyebilmesi neredeyse imkânsız.
ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI DURMAK HERKESİN SAĞLIĞA ERİŞİMİNİ SAVUNMAKTIR
Bu durumun düzeltilmesi için de sağlık sektöründeki topyekûn özelleştirmenin önüne geçilmesi ve devlet hastanelerinde bu hizmetlerin herkesin erişebileceği düzeyde aksamadan devam etmesi en önemli adım. Buna ek olarak, özel hizmet veren psikiyatrist doktorların ve psikologların psikolojik rahatsızlıklarla mücadele eden öğrenciler için fiyat politikalarında düzenleme yaparak bu hizmeti ulaşılabilir hale getirmesi gerekiyor. Bunun ötesinde birçok öğrencinin zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okullardaki psikolojik destek birimlerinin sayısının ve niteliğinin arttırılması önemli bir talep olarak karşımıza çıkıyor. Bugün pek çok lisedeki PDR servisleri ya hiçbir şekilde işlevselliğe sahip değil ya da gerekli psikolojik desteği ve tedaviyi sağlamaktan ziyade sadece akademik başarıyı iyileştirmeye odaklı bir biçimde hareket ediyor. Üniversitelerde de benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz; yeterli sayıda psikolojik destek biriminin ve çalışanının olmaması, randevu alınamaması veya alınan randevunun kaybolması, randevuların çok ileri tarihlere verilmesi üniversite öğrencilerin dile getirdiği sıkıntılardan bazıları. Bugün kendi okulum ODTÜ dahil olmak üzere pek çok devlet üniversitesinde çoğu zaman gerçekçi olmaktan uzak, geçiştirici bahane olarak öne sürülen “bütçe yetersizliği” söylemleriyle psikolojik destek dahil birçok hakkımız elimizden alınıyor. Bu durumun tek çözümü ise sermayeden ziyade eğitime yeterli bütçe ayırılmasından, bu bütçenin önemli bir kısmıyla da lise-üniversitelerdeki psikolojik destek birimlerinin sayısı ve niteliğinin artırılarak bu hizmeti öğrenciler için ulaşılabilir hale getirilmesinden geçiyor.
Evrensel'i Takip Et