15 Aralık 2021 13:27

En geniş öğrenci birlikleri ÖTK’ler neden önemli?

Yasaklamalar, antidemokratik süreçler, aday olan öğrencilere yapılan saldırılar da egemenlerin ve siyasal iktidarlarının ÖTK’yı hiç de küçümsemediğini göstermektedir.

Paylaş

Burak BAĞÇECİ

İstanbul

 

2018 yılında seçimlerinin ertelenmesiyle fiili olarak ortadan kaldırılan Öğrenci Temsilcileri Konseyleri (ÖTK), Haziran 2020’de yayınlanan yönetmelikle birlikte bu eğitim öğretim yılında tekrar yapılıyor. Her biri sürecin farklı aşamalarında olmakla birlikte üniversitelerde temsilcilik seçimleri devam ediyor. Temsilcilik mekanizmasının kendisi, işlevi, adaylar, sürecin işletilmesine dair sorunlar ve engeller her üniversitenin kendi özgünlüğü temelinde tartışılıyor. Elbette bu tartışmaların üniversite öğrencilerinin geneline, üniversite gençliğinin kendi günlük yaşamına inecek kadar genişlemediğini söyleyebiliriz, bu durumu seçimlerin yapıldığı üniversitelerde katılımın sınırlı olması da gösteriyor. Bu koşullar, ÖTK’lerin önemi ve işlevi düşünüldüğünde üniversite öğrencileri açısından dezavantajlı bir durum yaratmakla birlikte, bu durumun kendisi ÖTK’leri önemsemenin gerekliliğini azaltmak bir yana artırıyor.

Bu noktada ÖTK seçimlerinin, üniversite kampüslerinin ana gündemi haline neden gelmediğini ve nasıl gelebileceğini, ya da zaten gelmesinin gerekip gerekmediğini yeniden düşünmek, tartışmak önemli hale geliyor. Üniversitelere baktığımızda, 2018 ve öncesindeki süreçtekine benzer bir seçim sürecinden geçildiğini söyleyebiliriz. Daha baştan ÖTK seçimlerinin doğru düzgün duyurusunun bile yapılmadığı, dolayısıyla çoğu öğrencinin seçimlerden ya da seçimlerin nerede ve ne zaman yapılacağından habersiz olduğu durum, sürecin demokratik işletilmesi noktasındaki eksikliklerin başında geliyor. Öte yandan, ÖTK’lerin uzun bir dönemdir işlevsizleştirilmesi, öğrencileri temsil etme işlevini kaybetmesi, meşruluğunu yitirip öğrenciler tarafından bile sevilmemesi hem öğrenci temsilcilerine hem de ÖTK’lerin kurumsal yapısına olan güvensizliği ve antipatiyi besliyor. Dolayısıyla öğrencilerin genelinin ilgisizliği ve hatta kimi zaman bu kurumun kendilerinin yararına değil zararına olduğu düşüncesinin anlaşılabilir sebepleri var. Ancak bu sebeplerin anlaşılır olmasının haklı olduğu anlamına gelmediğini düşünmek için, Türkiye gençliğinin mücadele tarihi bizlere sayısız örnek sunuyor.

ÖTK “KAZANILMIŞ” BİR MÜCADELE ARACIDIR

Öncelikle ÖTK’nin en temel işlevi, her şeyden önce öğrencileri bir araya getiren, bu birlikteliğin ortak çıkarlarını savunan temsilciler seçerek de üniversite gençliğinin temel yaşam alanındaki yönetime katılımını bir ölçüde sağlayan bir mekanizma olmasıdır. ÖTK ve benzeri yapıların, yani aynı amaç etrafında farklı biçimler altında öğrencileri bir araya getiren her türden doğal örgütün önemi de burada yatmakta. Nitekim hepimiz, öğrenci olmaktan kaynaklı sorunlarımızı çözebilmenin ancak bir araya gelerek mümkün olabileceğini deneyimliyoruz. Kantin-yemekhane fiyatlarına yapılan zamları tek başımıza geri aldırabilir miyiz? Ders seçimlerinde yaşadığımız mağduriyetlerimizi tek başımıza nasıl çözebiliriz? Kampüslerimize yapılan müdahalelere, kulüp ve topluluk etkinliklerinin yasaklanmasına, yurdu olmayan üniversitelerin hiçbir somut adım atmamasına, tek adamın atadığı rektörlerin her türden kazanımımızı ortadan kaldırmasına nasıl bir başımıza dur diyebiliriz? Bütün bu sorunlar ortaksa, bu sorunlar karşısında akademik, kültürel, sanatsal, bilimsel özlemlerimiz ortaksa bütün bunların çözümü için de ortaklaşmaya ihtiyacımız var.

ÖTK’lerin ortaya çıkışına baktığımızda da böylesi bir birlikte mücadele ihtiyacının karşılanması için ve yine üniversite gençliğinin mücadelesinin ürünü olarak ortaya çıktığını görürüz. Sınıflara, bölümlere, fakültelere dayanan bir temsilcilik ağının kapsayıcılığına dayanan, bütün öğrencilerin ortak talepleri için en geniş birliktelikleri kurmalarının bir biçimi olarak 70’li yıllarda ortaya çıkan ÖTK’ler, bu niteliklerini korudukları ölçüde üniversite gençliğinin taleplerini kazanması, kazanımlarını ilerletmesi noktasında kolaylaştırıcı araçlar olmuşlardır. ÖTK’leri gençliğin talepleri için örgütlenmesi ve mücadelesi açısından önemli kılan özelliği de tabandan, aşağıdan yukarıya örgütlenmesi ve yerel birlikteliklerin ortak-merkezi mücadeleyi örgütlediği dayanaklar olmasıdır. Gençliğin mücadelesiyle birlikte resmi olarak da tanınan ve bütün üniversitelere yayılan ÖTK mekanizması, demokratik yapısıyla gençliğin talep ve sorunlarını bütün bir okula mal etmek ve bu yönde en geniş öğrenci kesimini harekete geçirmek için en meşru ve demokratik zemini içermektedir. Bunun, her türden temsilcilik mekanizmasında olduğu gibi, ÖTK’nin de kendinden menkul bir işlevi olmadığını zaten bugünkü haline bakarak görebiliyoruz. Nitekim grupları, kitleleri birleştiren, bir araya getiren mekanizmaların birer araç olduğunu unutmamak gerekiyor. Her araç gibi, ÖTK mekanizmasının da bir araya getirdiği ve temsil ettiği öğrenci gençliğin çıkarlarını savunmak ve gerçekleştirmek adına kullanılması, gençliğin ana gövdesinin aktif olarak sürecin öznesi ve denetleyicisi olmasıyla mümkün olabilir ve geçmişte de hep böyle olmuştur. ÖTK’ler taleplerinin savunulması için kullanıldığı ölçüde öğrenci gençlik, buraları dayanak haline getirerek mücadelesini ilerletebilmiş, birçok kazanım elde edebilmiştir. Üniversite boykotları, formasyon eylemleri gibi büyük mücadeleler ÖTK’ler aracılığıyla örgütlenmiş, tartışmalar bu mekanizmalar aracılığıyla sınıflara kadar inmiştir. Dikey geçiş hakkı, harçların kaldırılması gibi birçok akademik talep ÖTK’ler aracılığıyla yayılmış, mücadelenin nasıl, hangi biçimler altında yürütüleceği geniş öğrencilerin karar alma süreçlerine katıldığı ÖTK’ler aracılığıyla belirlenmiştir. Hatta, 1998 yılında Ankara Üniversitesinde bizzat ÖTK’nin mevcut yapısını daha demokratik kılmak için de ÖTK’lere dayanan bir mücadele örgütlenmiş, mücadele sonucunda ÖTK’nin yönerge ve mevzuatı öğrenciler tarafından değiştirilmiştir.

ÖTK’DEN VAZGEÇMEK DEĞİL ONU ETKİN HALE GETİRMEK GEREK

Öyleyse bugün de bilinçli olarak işlevsiz kılınan, bizim sorunlarımızla ilgilenmeyen, taleplerimizi savunmak bir yana bazı yerlerde mücadelemize ayak bağı olan ÖTK’leri her şeye rağmen küçümsemek, buradan bir şey olmaz demek üniversitelilerin çok önemli bir mücadele aracından mahrum bırakılmaya çalışılmasını, niyetimizden bağımsız olarak, onaylamak demektir. Yasaklamalar, antidemokratik süreçler, hatta son olarak YTÜ’de gördüğümüz üzere aday olan öğrencilere yapılan saldırılar da egemenlerin ve siyasal iktidarlarının bu aracı hiç de küçümsemediğini göstermektedir. Öyleyse nitelikli ve bilimsel bir eğitim, demokratik ve özerk üniversite mücadelesinde ÖTK’leri bir dayanak haline getirmek, mücadelemizin üzerinde yükseldiği demokratik mekanizmalar olarak işletebilmek her şeyden önce bizlerin çabasını gerektiriyor. Bu yüzden sınıflarımızda konuşarak, sıra arkadaşlarımızla “ÖTK nedir, nasıl olmalıdır?​” tartışması yürüterek, seçimlere birlikte giderek, öğrencilerin taleplerini savunmayan temsilcilerin üzerinde denetleyici bir baskı kurmak üzere tartışarak ÖTK’leri gerçekten en geniş öğrenci kitlesinin temsilcisi haline getirebiliriz ve getirmeliyiz. Nitekim yeni bir yaşamı örgütleme, içinde yaşadığımız koşulları değiştirip dönüştürme mücadelesiyle, bu mücadelenin araçlarını değiştirip dönüştürme ve dayanak haline getirme mücadelesi birbirinden bağımsız değildir.

ÖNCEKİ HABER

Kırmızı koltuk değil terapi hakkı

SONRAKİ HABER

Ankara Barosu, Diyanet'e hakaretten hakim karşısına çıktı: Eleştiri özgürlüğünü kullandık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa