EMEP Genel Başkanı Akdeniz: Sömürünün kalkması için işçi ve halk iktidarı kurulmalı
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Ne güçlendirilmiş parlamenter sistem ne tek adam iktidarı, biz halk yönetimi diyoruz.
![EMEP Genel Başkanı Akdeniz: Sömürünün kalkması için işçi ve halk iktidarı kurulmalı](https://www.evrensel.net/upload/dosya/200803.jpg)
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi İzmir İl Örgütü'nün düzenlediği "Ekonomi ve siyaset ne söylüyor? Emekçilerin seçeneği ne olmalı?" panelinde konuşmacı olarak EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Prof. Dr. Tayfun Özkaya, Gazeteci yazar Bahadır Özgür katıldı.
Tepekule Kongre Merkezi Ege salonunda düzenlenen panele işçi emekçilerin yanı sına Genel-İş 2 No'lu Şube Yönetim Kurulu üyeleri ve Kadın Komisyonu, Genel-İş 9 No'lu Şube yöneticileri, Eğitim Sen İzmir Şubelerinden yöneticiler, SES İzmir Şube yönetim kurulu üyeleri de katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Emek Partisi İl Başkanı Emine Uyar, "Zorlu günlerden geçiyoruz. Ülkenin işçi ve emekçileri hızla yoksullaşıyor. Bugüne kadar da rahat geçimini sağlayamamıştı zaten ama artık hayatını sürdürebilmesi giderek daha da zor hale geldi. Son 1 yılda yaşanan yüzde 50 yoksullukla birlikte ve 20 yıldır ülkeyi yöneten tek adam tek pati iktidarının ülkeyi getirmiş olduğu durumu değerlendirmek için paneli düzenliyoruz. Üçüncü seçenek bize ne söylüyor, işçiler ve emekçiler bu durumdan nasıl çıkar?” dedi.
“YEREL PİYASADA YABANCI ŞİRKETLERİN HAKİMİYETİ SÖZ KONUSU”
Kolaylaştırıcılığını Elif Çuhadar'ın yaptığı panelde ilk olarak konuşan Prof. Dr. Tayfun Özkaya sunum yaptı. Gıda güvenliği, gıda egemenliği ve emperyalizm konusunda konuştu. Tarihten bu yana gıda Özkaya, gıda rejimlerini anlatarak, üçüncü gıda rejiminde yaşadığımızı söyledi. Bu rejimde bazı gelişmelerin olduğunu söyleyen Özkaya, “Özelleştirmeleri hepimiz biliyoruz. En önemlisi ikinci gıda rejiminde tarım destekleri vardı, fakat küreselleşmenin hakim olduğu üçüncü rejimde bütün bunlar kaldırıldı. Desteklemelerden tamamen vazgeçtiler. Fiyata destek asla vermiyorlar. Yerel piyasada yabancı şirketlerin hakimiyeti söz konusu" dedi.Gıda egemenliğinin savunulması gerektiğini belirten Özkaya, “Gıda egemenliği, bütün toplumların, halkların kendi tarım politikalarını belirleyebilme hakkı anlamına geliyor. Böyle bir hakkımız şu anda yok. Dünyada tarım endüstriyel tarım haline geldi. 20.yüzyıl ortalarında metabolik yarılma başladı geriye dönüşler yok, hayvanlar artık bitkileri besleyemiyor. Metabolik yarılma çok önemli bir problem” diye konuştu. Agroekolojik tarıma önem verilmesini gerektiğini söyleyen Özkaya, “Eşitlikçi ekolojik özgür bir tarım için tarım dünya ticaret örgütü etkisinden çıkılmalı, gıda egemenliği sağlanmalı, toprak reformu olmalı yerel tüketim, tarımsal kooperatifler gerekiyor. Agroekolojik tarım uygulanmalı ve katılımcı araştırma yapılmalı" dedi.
“BORÇLANMAYLA SAHTE REFAH KURDU”
Gazeteci yazar Bahadır Özgür de Türkiye’deki değişimin dinamiklerini anlamaya dönük konuşmasının sürdürdü. Alt sınıflardan üst sınıflara servet transferinin hızlandığını belirten Özgür, ülkenin ucuz emek deposuna dönüştürüldüğünü söyledi.
Türkiye’nin yaşadığı dönüşümü anlatan Özgür, “Ülkede artık nüfus ortaya çıktı. Bunu uzun süre AKP borçlandırma mekanizmasıyla, krediyle, sanki geliri artmış gibi 2004’lerden 2013’lere kadar idare etti. Borçlanmayla sahte refah kurdu. Bunun kaynağı tamamen borçlanma ve kredi mekanizması” dedi.
“TOPLUMUN YÜZDE 70’İ ARTIK YOKSUL”
Asgari ücretin belirlenmesiyle herkesin asgari ücretli hale getirildiği gerçeğiyle karşılaştıklarını ifade eden Özgür, “Türkiye toplumun yüzde 70’inin artık yoksul işçilerden ve işsizlerden oluşuyor” diye ekledi.Türkiye’nin bölüşüm şoku yaşadığını söyleyen Özgür, “Toplumun aşağı yukarı sabit olan kesimleri hızla çözüldü, hızla yoksullaşma söz konusu. Asgari ücretin bundan sonra emek rejiminin temelini oluşturduğunu düşünüyorum. Şiddetli bir mücadeleye girilmeden bu ücretlerin değişmesi imkansız” dedi.
“HALK AYAKLANMALARI KAÇINILMAZDIR”
EMEP Genel Başkan Ercümet Akdeniz ise, “Daha insani bir kapitalizm yok. Hayatın gerçekliğine, sosyalist gerçekliğe dönmemiz gerekmektedir. Çoğu akademisyen, demokrat kimseler hep şunu diyorlar, önümüzde belirsizlik görüyoruz. Oysa ki açık olan bir şey var kapitalizm kendi mezarını kazıyor. Kapitalizmin en zayıf halkalarında isyanlar, halk ayaklanmaları kaçınılmazdır. Buna mu hazırlanacağız yoksa kapitalist masallarla uyumaya devam mı edeceğiz? Türkiye’nin yaşadığı budur” diyerek sözlerine başladı.
Türkiye’nin ekonomide yarı bağımlı halinin AKP iktidarıyla daha da derinleştiğini söyleyen Akdeniz, “Hükümet ne yapmak istiyor? Cumhur ittifakı ne yapmak istiyor? Bangladeş yaratma çabası içindeler. Son çöküşle beraber yerli emekçi ve proleterleri de katarak bir bütün olarak Türkiye işçi sınıfını Banladeşle yarıştırdığı, batı kapitalizme sunulduğu yeni bir modelle karşı karşıyayız. Bunların yarattığı budur. Bunu durduracak mıyız mesele budur” dedi.
“GENEL GREV GENEL DİRENİŞ HATTINI ÖREREK TEK ADAM REJİMİNİ DURDURMALIYIZ”
Akdeniz, “Halka karşı ekonomik savaş açtılar. Bunu da olağanüstü hal rejimiyle yapacaklar. Bu rejimi uygulamaktan seçim öncesi veya sonrası da geri durmayacaklar. Buna hazırlıklı olmalıyız. Sokakta, iş yerinde, fabrikada, hastanede, okulda, mahallede bir bütün olarak işçi sınıfının birleşik gücüyle genel grev genel direniş hattını örerek tek adam rejimini durdurmalı, göndermeliyiz” diye ifade etti.
Akdeniz bunun sadece sandıkla başarılmayacağını söyleyerek, “Halkın örgütlü gücünü göstermektir esas olan. Mesele sandığa gelirse, Erdoğan ve rejiminin gitmesi için bu seçimi referanduma çevireceğiz ve hayır oyunu bir kez daha çıkaracağız” dedi.
“HALK İTTİFAKINI İNŞA ETMELİYİZ”
İşçilere ve emekçilere Millet ittifakında da bir şeyin olmadığını söyleyen Akdeniz, “Patronların örgütlerinden güven oyu istiyorlar. Sermaye sözcüleri ses çıkarmaları gerekir diyorlar, işçi emekçi ses çıkaracağı zaman hayır diyorlar, ilk seçimde göndereceğiz, diyorlar. Bu da siyasi sermayenin tekeline bırakmak demektir. Buna izin veremeyiz. Sınıfların ve sömürünün ortadan kalkması için işçi ve halk iktidarının kurulması gerekir” diye konuştu.
“Biz ne yapacağız?” sorusuna değinen Akdeniz, “Halk ittifakını oluşturmak üzere bir çalışma yapıyoruz. Devrimci demokratik bir halk seçeneği söylüyoruz. Türkiye bu dönüşüme mecburdur. Tekellerin yatırımlarıyla mücadele etmek kolay değildir. Mücadele etmek zorundayız. Ne güçlendirilmiş parlamenter sistem ne tek adam iktidarı, biz halk yönetimi diyoruz. Demokrasi güçleriyle birleşen işçi mücadelesi Türkiye’yi aydınlığa çıkarabilir. İnsanca yaşamayı hak ediyoruz. Bu yüzden çağrımız yan yana durarak halk ittifakını inşa etmektir” dedi. (İzmir/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et