19 Aralık 2021 11:59

KESK'in Ankara mitinginden izlenimler: Mitingler özlenmiş!

Gelenlerin soğuk ve hiç kesilmeyen kara rağmen alanda kalmaktaki ısrarı, müzikle halaya durmaları, kendi aralarındaki canlı sohbetleri böyle eylemlerin özlendiğini gösteriyor.

Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel

İŞÇİ-SENDİKA EKONOMİ

Paylaş

Şükran DOĞAN

Ankara’da aralık ayı ortasına kadar süren bahar havası bir haftadır kışa dönmeye başlamıştı. Miting günü ise sabahtan itibaren yağan kar, miting boyunca da hiç durmadı.

Ankara, özellikle pandeminin de fırsata çevrilerek baskının daha da yoğunlaştırıldığı, basın açıklaması yapılacak yerlerin dahi sınırlandırıldığı, Valilik tarafından belirlenen miting alanlarının bile keyfiyete bağlı olarak, başvuran örgütlerin kimliğine bakılarak verildiği bir il. Bu miting için de Tandoğan Alanı’nın tamamı değil, Anıtkabir’e giden yola bakan kısmı için izin verilmişti. Oysa aşı karşıtları bile Tandoğan Meydanı denilen büyük alanda yapmıştı mitinglerini.

Pandemi sonrası Anıtpark’a sıkıştırılmış iki küçük mitingin ardından Ankara’nın en fazla katılımlı mitingi diyebiliriz.

Bölgesel olması, uzun zamandır miting olmamasına bakılarak katılım beklendiği kadar olmasa da alana gelenlerin soğuk ve hiç kesilmeyen kara rağmen alanda kalmaktaki ısrarı, müzikle halaya durmaları, kendi aralarındaki canlı sohbetleri böyle eylemlerin özlendiğini gösteriyor.

Katılımın yarısını sendikalar oluştururken, diğer yarısını da siyasi parti ve kitle örgütleri oluşturuyordu denilebilir.

Bölgesel olarak katılması gereken illerin çeşitli düzeylerde de olsa çoğunun gelerek illerinin şubeler platformları pankartları arkasında yer almaları, taleplerini sloganlara dökmeleri, müzikle halaya durmaları… Emekçiler açısından havanın giderek ısınacağını gösteriyor.

Gel(e)meyenlerin rahat içinde olmadıkları bir gerçek. Eğitim Sen’li bir arkadaş, “Batıkent’te yaptığımız mitinge çağrı açıklamasında olup da burada olmayanlar var” dedi katılımı konuşurken. Gel(e)meyenlerin de ısınan hava ile birlikte halayın halkasına katılacağından şüphe yok. Mücadele tarihi de bunu göstermiyor mu?