Et, süt, buğday… Üretici desteklenmezse fiyatlar katlanacak!
Eğer devlet acilen ciddi destek paketleri açıklamazsa tüketiciyi daha da yüksek zamlar, ülkeyi de tarım ve hayvancılığın tamamen dışa bağımlı hale geldiği karanlık bir gelecek bekliyor.
Fotoğraf: Pixabay
Okan EVRİM*
İstanbul
“Hepsi birbiriyle bağlantılı: Arpa fiyatı arttığı zaman yem fiyatı artar. Yem fiyatı arttığı zaman süt üreticisi ya süt fiyatını artırmak zorunda ya da hayvanını kesime götürmek, işletmesini kapatmak zorunda. Yumurta üreticisi yine aynı şekilde. Eğer girdiye direkt müdahale edilmiyorsa çiftçiye devlet desteği verilmesi gerek. Ciddi anlamda destek sağlayarak üretim maliyeti aşağı çekilmeden düşük gıda fiyatı bulmamız mümkün değil. Önümüzdeki sene bu seneden çok çok daha pahalı olacak gıda.”
Bu sözler, artan üretim maliyetlerinin çiftçiye, üreticiye, besiciye ve son olarak tüketiciye yansımasını konuştuğumuz Ziraat Mühendisi, Tarım Yazarı ve Çiftçi Faik Toy’a ait. Mardin Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hüseyin Sazan ile Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ün açıklamaları da Toy’u doğruluyor. Artan girdi maliyetlerine dikkat çeken süt üreticileri, “Bu şartlarda üretimin sürdürülmesi mümkün değil” diyor. Son 4 yılda Mardin genelinde binden fazla yetiştiricinin hayvancılığı bırakmak zorunda kaldığını vurgulayan besiciler, “Önümüzdeki süreçte kesilecek hayvan bulamayabiliriz” uyarısı yapıyor. Ortak kanı şu: Eğer devlet acilen ciddi destek paketleri açıklamazsa tüketiciyi daha da yüksek zamlar, ülkeyi de tarım ve hayvancılığın tamamen dışa bağımlı hale geldiği karanlık bir gelecek bekliyor.
GÜBRE FİYATLARI YÜZDE 600-700 ARTTI
Üretim zincirinin ilk halkası çiftçi. Çiftçinin üretim maliyetindeki en dikkat çekici artış ise tartışmasız gübrede. “16 ayda gübreye 37 kez zam geldi. Her bir zam çiftçinin cebinden bir dekar için 60-70 TL götürdü.” Taban gübre olarak DAP 18-46-0 gübreyi, üst gübre olarak üre gübresini kullanan buğday ve arpa üreticisinin maliyetindeki artışı kalem kalem aktarıyor Faik Toy:
“Geçen hasat döneminde DAP 18-46-0 gübrenin ton fiyatı 2 bin 200 TL idi, şu an 14 bin 200 TL’ye çıkmış durumda. Üre gübresinin ton fiyatı 1800 TL idi, şu an 14 bin 250 TL. Mazot 6 TL iken şu an 11,5 TL’ye çıktı. Zirai ilaçlara gelen zamlar %150 ile %300 arasında.
Tüm bu maliyet kalemlerini toplayıp bir dekar için hesapladığımda 1 kilo buğdayın maliyetinin 2,5 TL’den 6 TL’ye çıktığını görüyorum. 1 kilo arpanın üretim maliyeti 2 TL’den 5 TL’ye, 1 kilo yerli kırmızı mercimeğim üretim maliyeti 12 TL’ye çıkmış durumda önümüzdeki sezon hasat edilecekler için.”
“ÖNÜMÜZDEKİ YIL GÜBRENİN KURAKLIĞINI YAŞAYACAĞIZ”
Geçen sezon 62 ilde kuraklık yaşandığını da hatırlatan Toy, verim düştükçe maliyetin katlandığını belirtiyor. “Önümüzdeki yıl gübrenin kuraklığını yaşayacağız” diyen Toy, “Birçok çiftçi bu üretim sezonu için buğday ve arpada ya hiç gübre kullanmadı ya da gübre kullanımını yarı yarıya düşürdü. Birçok çiftçi ise buğday ve arpa üretiminden çıkıp koşulları el veriyorsa kırmızı mercimek ve nohut üretimini artırdı. Sebebi nohut ve kırmızı mercimeğin biraz daha az gübre istemesi. Kuraklık olmasa bile gübrenin az kullanılması sonucu verim, rekolte düşecek” tespitini yapıyor.
DESTEK GELMEZSE BUĞDAY 8 TL, ARPA 6 TL, KIRMIZI MERCİMEK 15 TL OLCAK
Geçen yıl buğdayda gerçek üretim maliyeti 2,5 TL olmasına rağmen Tarım Bakanlığının 2,25 TL fiyat açıkladığını anımsatan Toy’un bu yıl için öngörüsü şöyle:
“Bu sezonki fiyat nisan sonu mayıs başı gibi açıklanacak. Çiftçinin buğdayı en az 7-8 TL’den satması gerekiyor ki daha üst gübreyi kullanmadı, ilaçlama yapılmadı, yapılana kadar zam gelirse bu maliyet daha da yükselecek. Bu saatten sonra 6 TL’ye çıkmış buğdayın maliyetini, 5 TL’ye çıkmış arpanın maliyetini geriye döndürme şansınız yok. Tek şansınız var: Eğer devlet üre gübresini çiftçiye bedava dağıtırsa maliyeti biraz aşağı çekmiş olacak ya da ek bir destek vererek ‘Senin maliyetinin bu kadarını karşılıyorum, onun için taban fiyatı da şu kadar açıklayacağım derse’ belki. Yoksa önümüzdeki sene 7-8 TL’ye buğday, 6 TL’ye arpa, 15 TL’nin altında olmamak kaydıyla da kırmızı mercimek karşımıza çıkacak.”
İTHALATA DAYALI POLİTİKA HEM ÇİFTÇİYİ HEM DE DEVLETİ ZARARA SOKUYOR, SANAYİCİ İSE KÂR EDİYOR
“Eğer buğday ve arpa üreticisi zarar ettirilmeyecekse mutlaka ekmek fiyatı da yem fiyatı da artacak” diyor Faik Toy. Peki ya yıllardır yapıldığı gibi yine üreticiyi zarara uğratacak alım fiyatları açıklanırsa?
“Fiyatlar düşük tutulursa çiftçi büyük bir zarara uğrar. Bu sefer Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) çiftçiden ürün alamaz ve tıpkı bu sene yaşadığımız örnek gibi yüksek bedeller ödeyerek ithal etmek zorunda kalır. İthalata dayalı politika da çiftçimizi üretimden soğutuyor çünkü zarara uğruyor, ürününü değerinde satamıyor.”
Bu yılki ithalatın sonuçları ne oldu? Toy’un cevabı, devlet zarara uğratılırken bir grup sanayicinin nasıl kâr ettiğini, çiftçiye verilebilecek desteğin nasıl çarçur edildiğini gözler önüne seriyor:
“Buğdayın tonu, bugünkü kurla çarptığımızda yaklaşık 6 bin 600 TL’ye ithal ediliyor; sanayiciye 2 bin 650 TL’ye satılıyor. Yani tonda neredeyse 3 bin 950 TL Hazineye zarar yazılıyor.
TMO’ya buğday ithal edip satan firmalar aynı zamanda un imalat sanayisinde de varlar. TMO’ya ön kapıdan 6 bin 600 TL’ye sattıkları buğdayı arka kapıdan 2 bin 650 TL’ye alıyorlar. Ben bunun ticaret ahlakına sığmadığını söyledim. TMO açıklama yapıp ‘Kanunen engelleme şansımız yok’ dedi.
21 Aralık’ta 320 bin ton buğday ithal edilecek, yaklaşık 1,26 milyar TL görev zararı yazılacak Hazineye. Her bir ihale için 1,26 milyar lira zarar ne demek! Kuraklık yaşanan 62 ildeki tüm çiftçilerimize kuraklıktan 6 ay sonra toplamda 2,5 milyar TL destek verildi. Fakat sanayiciye sadece bir buğday ithalatında 1,26 milyar lira Hazineye görev zararı yazılarak peşin peşin destek veriliyor.
Çiftçimizin gübreye gelen bir zammı bile karşılamayan desteğini bir buçuk yıl sonra öderken, ithal ettiğimiz buğdayla Hazineyi zarara uğratarak sanayiciye peşin peşin katkı sağlıyoruz. Ekmeyen biçmeyen sanayiciye verilen bu destek, hasat döneminde çiftçimize verilmiş olsaydı, TMO kendi çiftçisinden stoklarına 5-6 milyon ton buğday, 2-3 milyon ton arpa çekerdi. Hem devlet zarara uğramamış olacaktı hem çiftçimiz verilecek destekle gübresini alacaktı, gelen zamlardan etkilenmeyecekti, önümüzdeki seneki buğday üretim maliyeti de bu kadar artmamış olacaktı.”
“ÜRETİCİMİZE GELİR SAĞLAYAMAZSAK TARIM YAPACAK ÇİFTÇİ BULAMAYIZ”
Uygulanan yanlış politikanın insanları birbiriyle karşı karşıya getirdiğini söyleyen Faik Toy, sözlerini şöyle noktalıyor:
“Tüketici, artan fiyatların sebebinin çiftçi olduğunu sanıyor. Oysa ki en çok mağdur olan çiftçi. Süt üreticisinin para kazanması lazım ki üretimini yapabilsin. Buğday arpa üreticisinin de maliyetinin üzerinde satması lazım ki üretim yapabilsin. Asıl yapmamız gereken üreticiyi zarara sokmamak, gelir sağlamasını sağlamak. Üreticimize gelir sağlayamazsak tarım yapacak çiftçi bulamayız. Topraklarımız toprağın ruhundan anlayan çiftçimizin elinden çıkar, paranın ruhundan anlayan insanların eline geçer. İşte o zaman ülke yandı, tüketici işte o zaman asla ucuz bir şey yiyemez.”
"SÜT ÜRETİCİSİ KRİTİK EŞİKTE"
Süt üreticisinin sıkıştırıldığı cendereyi anlamak için ise Tire Süt Kooperatifinin hazırladığı grafiği inceliyoruz. Bu yıl girdi maliyetleri %104 artarken çiğ süte gelen zam yalnızca %68. Süt ürünlerini işleme maliyeti %103 arttı ancak süt ürünlerinin raf fiyatlarına gelen zam %42. Buna karşın un, yumurta, şeker ve yağ gibi diğer temel gıda maddeleri %154 zamlandı.
Kooperatif Başkanı Mahmut Eskiyörük, yaptığı açıklamada, çiğ süt fiyatına gelen zamdan hemen sonra yem fiyatlarının da artmasına tepki gösteriyor:
“Üretici bir yıldır girdileri sürekli zamlı alıp sütü zararına satıyordu. Dünyadaki süt üreticileri 1 litre çiğ süt fiyatıyla en az 1,5 kilogram yem alırken biz 1,3 kilogram yeme razı olmuştuk ancak alım gücümüz 800 gram yeme kadar düşmüştü. Üretici çaresizlikten ineklerini kesime göndermeye başlamıştı ki açıklanan çiğ süt fiyatıyla bir nebze rahatlamıştık. Ancak ertesi sabah uygulanan yem zammıyla şok olduk. Sevincimiz ve umudumuz 3 gün sürdü, yine başa döndük. 2 Ekim’den beri yeme zaten ortalama %48 zam yapılmıştı, yani süte 8 Aralık’ta gelen zam çoktan geri alınmıştı.”
Bakanlığın derhal yem fiyatlarına müdahale etmesi gerektiğini vurgulayan Eskiyörük, “Yoksa yarın çok geç olacak. Hayvancılığımız biterek tamamen dışa bağımlı hale geleceğiz. Bu şartlarda üretimin sürdürülmesi mümkün değil” diyor.
Bu zamların tüketiciye yansımasının da katlanarak büyüdüğünü belirten Eskiyörük, “Üretici zarar ediyor, tüketici de raftaki fiyatlarla evine yeterince süt ve süt ürünleri alamıyor. Derhal önlem alınmazsa ülkemiz büyük bir kaosa sürüklenecek. Yangın daha da büyüyecek ve söndürmek imkânsız hale gelecek. Tarımdaki kriz her sektörü vuracak, geleceğimiz bitecek” diye uyarıyor.
“BÖYLE DEVAM EDERSE KESİLECEK HAYVAN BULAMAYACAĞIZ”
Besicinin durumunu ise Mardin Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hüseyin Sazan’dan dinliyoruz.
Bu yıl hem saman hem de arpa fiyatlarının fahiş şekilde yükseldiğini aktaran Sazan, “Bölgede samanın fiyatında %150’den fazla bir artış var. Geçen yıl 1450 liradan aldığımız arpanın tonu şu an 3 bin 500 lirayı bulmuş durumda. İlaçlar pahalı… Buna karşılık etin kilosu 45 liradan yalnızca 70 liraya yükseldi” diyor.
Devlet desteği gelmezse hayvan sayısında ciddi bir azalma olacağı uyarısında bulunan Sazan, “Önümüzdeki süreçte kesilecek hayvan bulamayabiliriz. Son 4 yıldır Mardin genelinde binden fazla yetiştirici hayvancılığı bıraktı. Hayvan başına verilen desteğin artırılması lazım. Böyle devam ederse diğer küçük işletmeler de bırakmak zorunda kalacak. Bunun tüketiciye yansıması fiyat artışı olacak” ifadelerini kullanıyor.
Mardinli yetiştiriciler olarak gelecekle ilgili çok kaygılı olduklarını dile getiren Sazan, “Tarım ve hayvancılık da elimizden gittiği zaman birçok şey gider” diyor.