Emniyet de Bakanlık da sansür genelgesi için Danıştaya itiraz etmiş
Bakan Soylu, polisin olduğu olaylarda kayıt alınmasının engellenmesini durduran karar için, “Danıştayın dikkat çektiği hassasiyet doğru” dese de hem Emniyet hem de bakanlık Danıştaya itiraz etmiş.
Fotoğraf: Fevziye Çevik/Evrensel
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polisin müdahale ettiği olaylarda görüntü alınmasını yasaklayan genelgenin ‘yürütmesinin durdurulması’na ilişkin "Danıştayın dikkat çektiği hassasiyet, doğru bir hassasiyet” ifadelerini kullansa da hem Emniyet Genel Müdürlüğünün hem de İçişleri Bakanlığının Danıştaya itiraz dilekçesi sunduğu açığa çıktı.
BirGün'den Uğur Şahin'in haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü 16 Aralık'ta, İçişleri Bakanlığı ise tıpa tıp aynı dilekçe ile 17 Aralık'ta karara itiraz etti.
Emniyet Genel Müdürlüğü, 27 Nisan’da yayımladığı genelge ile polislerin kamusal alanda "görevlerini yaparken" ses ve görüntü kaydı alanların engellenmesini istemişti. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş’ın imzasıyla yayımlanan genelgede, polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılması gerektiği bildirildi. Buna gerekçe olarak ise ‘özel hayatın gizliliğinin ihlali’ ile ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak paylaşılması’ gösterildi; ses ve görüntü kaydı alınmasının, polisin görevini yapmasını engellediği de iddia edildi. Bunun üzerine aralarında Ankara Barosunun da bulduğu 36 baro ile basın meslek örgütleri, genelgeyi iptal talebiyle yargıya taşıdı.
Danıştay 10. Dairesi, yasal dayanağı sorgulanan genelge hakkında “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Daire, Emniyet’in söz konusu genelgeyle basın özgürlüğünü kısıtlayıcı yönde yasa koyucu yerine kural ve sınırlamalar getirmeye çalıştığına vurgu yaptı; genelgeyi Anayasa’ya aykırı buldu. Kararda, temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği, yasama yetkisinin de Meclis olduğu ifade edildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü, 16 Aralık’ta söz konusu karara itiraz etti. Danıştay İdari Daireleri Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere kaleme alınan ve Danıştay 10 Dairesi’ne iletilen dilekçede, kararın kaldırılması talep edildi. Dilekçede şunlar öne sürüldü:
EMNİYET, GÖRÜNTÜ ALINARAK ÇARPITMA YAPILDIĞINI İDDİA ETTİ
“Genelge ile Anayasa ve haberleşme özgürlüğünü kısıtlayacak hiçbir husus düzenlenmemiştir. Amaçlanan sadece polisin görevini engelleyici şekilde hareket edilmesi halinde personelin yetki ve haklarının bulunduğu ifade edilmesidir. Genelgenin ‘basın hürriyeti’ni sınırlayıcı düzenlemeler içerdiği şeklinde gerekçeler gerçeğe uygun değildir. Üçüncü kişilerin olayların yalnızca bir boyutunu kayıt altına alarak ya da değiştirerek, kişisel menfaatlerle sosyal medyada yayınlamalarının gerek personelimiz gerekse vatandaşlarımız için Anayasa ve mevzuatta yer alan tüm bu sınırların ve sorumlulukların ihlali sonucunu doğuracağının belirtilmesi ve personelimize bu ihlaller karşısında yasal haklarının hatırlatılması amacıyla personelimizi bilgilendirir nitelikte ‘ses ve görüntü kaydı alınması’ konulu genelge düzenlenmiştir.
Kamuya açık bir yerde bir olaya müdahale eden, yetkisini kullanan polisi engellemek, cep telefonu ile çekim yaparken polise müdahale etmek, çok yakın bir yerden çekim yapmak suretiyle polisin görevini yapmasını engellemek amacını taşıyan çekimler ile ortada toplumsal bir olay veya suça konu olabilecek fiil olmaksızın ses ve görüntü kaydının alınması eylemlerinin ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ ve ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’ suçlarına vücut verdiği tartışmasızdır.
Polisin müdahale ettiği olaylarda olayın tarafın olmayan 3. şahıslar tarından alınan ses ve görüntü kaydının polisi hedef haline getirebileceği aşikârdır. Modern dünyada, sosyal medya vasıtaları aracılığıyla bilgi paylaşımının artmasının yanında elde edilen verilerin değiştirilerek veya yönlendirilerek suç örgütlerine kolaylıkla servis edilebileceği görülmektedir. Bu nedenle görevi gereği olaya müdahale eden bir polisin müdahalesi orantılı dahi olsa, yalnızca silah kullanırken bile görüntü altına alınması toplumsal infial yaratabilecek şekilde kitlelere ulaştırılabilmektedir. Açıklanan nedenlerle genelgenin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın kaldırılması gerekmektedir.”
EMNİYETİN DİLEKÇESİ İLE BİRE BİR AYNI
İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden Danıştay 10.Daire Başkanlığı’na gönderilen dilekçede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sunduğu dilekçe ile neredeyse tıpa tıp aynı ifadeler kullanıldı. 17 Aralık’ta gönderilen dilekçede, “yürütülmesinin durdurulmasına” ilişkin kararının kaldırılması talep edildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, söz konusu genelgenin gazetecileri etkilemeyeceğini söylese de çok sayıda gazeteci, genelge bahanesiyle, keyfi şekilde gözaltına alınmıştı.
SOYLU: "DANIŞTAYIN DİKKAT ÇEKTİĞİ HASSASİYET DOĞRU" DEMİŞTİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, genelgenin yürütmesini durduran Danıştay kararının ardından şunları söylemişti:
"Orada belki de bir hassasiyete dikkat çekti ki oradaki hassasiyet zaten bizim hassasiyetimiz, yani Danıştay'ın dikkat çektiği hassasiyet doğru bir hassasiyet. Belki yazımda Anayasa'da bütüncüllüğü olduğu için çok altı çizilmeyen, basınla ilişkiler yani basın özgürlüğü konusundaki bu hassasiyete dikkat çekilmesi konusunda bir irade ortaya koydu. Biz, o, Anayasa'da var diye böyle bir değerlendirme yapmamış arkadaşlar. Burada Danıştay'ın hassasiyeti doğru bir hassasiyettir. Arkadaşlarımız da Danıştayımızın bu ortaya koyduğu hassasiyet konusundaki çalışmaları da Danıştayımızla yürütmektedir. Ama orada esas meselenin ana amacını taşıyan noktada bir eksiklik söz konusu değil. O hassasiyet değerlendirilecek ve aynı şekilde Danıştayın da arzu ettiği şekilde bir düzenlemeyle devam edilecek diye düşünüyorum." (HABER MERKEZİ)