Gazetecilik öğrencileri: Danıştay oy birliğiyle bu kararın yanlış olduğunu gösterdi
Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencileri ile Danıştayın, 'polisin olduğu olaylarda kayıt alınmasının engellenmesini durdurma' kararını konuştuk.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Eren ÜNVERDİ
Yaren TAN
Emniyet Genel Müdürlüğü 30 Nisan'da yayınladıgı genelgeyle polislerin müdahale anında ses ve görüntülerinin alınmasını, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle yasaklamış. Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı bu genelgenin yürütmesi 11 Kasım'da Danıştay tarafından oy birliğiyle durdurlmuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polisin müdahale ettiği olaylarda görüntü alınmasını yasaklayan genelgenin ‘yürütmesinin durdurulması’na ilişkin "Danıştayın dikkat çektiği hassasiyet, doğru bir hassasiyet” ifadelerini kullansa da hem Emniyet Genel Müdürlüğünün hem de İçişleri Bakanlığının Danıştaya itiraz dilekçesi sunduğu açığa çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı sansür genelgesini ve sonrasında yaşananları Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencileriyle konuştuk.
"HALKIN HABER ALMA HAKKI BU GENELGEYLE İHLAL EDİLİYOR"
Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Berfin, emniyetin yayınladığı bu genelgenin halkın haber alma hakkını ve gazetecilerin çalışmasını engellediğini söylüyor. Danıştayın aldığı bu durdurma kararını destekleyen Berfin, "Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı genelge ucu açık bir genelgeydi. Danıştayın bu genelgeyi durdurmasını mantıklı buluyorum. Halkın haber alma hakkı bu genelgeyle ihlal ediliyordu. Bu genelgenin biz gazetecilerin çalışmasını da engellediğini düşünüyorum. Örneğin polis memurunun görevini kötüye kullanması durumunda görüntü ve ses kaydı alamazsak elimizde bir veri bulunmaz. Basın özgürlüğü yasalarla da güvence altına alınmıştır. 'Basın hürdür, sansür edilemez'. Biz gençler olarak zaten bir sürü sıkıntıyla uğraşıyoruz, bu iş ileride bizim mesleğimiz, yaşamımız olacak. Ve sürekli tetikte olmak, 'bunu yazmayalım bunu değiştirelim' diyerek bu işi yapmak gerçekten çok zor olur. Elbette ki bazı şeylere dikkat edeceğiz ama işini yaptığı için hapiste olan bir çok meslektaşımız var" dedi.
"DANIŞTAY OY BİRLİĞİYLE BU KARARIN YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERDİ"
Bir başka gazetecilik bölümü öğrencisi Merve, bu genelgeyle halkın haber alma özgürlüğünün engellendiğini, Danıştayın bu genelgeyi durdurarak yerinde bir karar aldığını söylüyüyor. Gazetecilerin, yaşadıkları kısıtlamaları örgütlenerek aşabileceğini söyleyen Merve, "Emniyet Genel Müdürlüğü kendi lehine olacağını düşünüp hukuksuz bir karara imza atmıştı ve Danıştay'da bu genelgeyi oy birliğiyle reddederek yanlış bir karar olduğunu göstermiş oldu. Bir gazeteci adayı olarak konuşursam, kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmek gazetecinin görevidir. Bu görevi yerine getirmek için gazeteciler kimi zaman gaz yer, kimi zaman dayak yer, kimi zaman hapse atılır. Bunlar artık gazetecilik mesleğinin fıtratında olan ve asla kabul edilemeyecek sonuçlardır. Bunların başımıza gelecegini biliyoruz ama bunları asla ve asla kabul etmiyoruz. Polislerin ses ve görüntülerinin alınmasının yasaklanmasını da kabul etmiyoruz. Gazeteci olduğumuzda da bunların hiçbirini kabul etmeyeceğiz. Bu genelge bir gazetecinin görevini yerine getirmemesi için yapılan bir hak gaspıdır. Gazetecinin imkanı varsa eğer belgelerle ve bilgilerle halkı aydınlatır. Bu belge ve bilgi aynı zamanda ses ve görüntüdür. Toplumsal bir çok olayda da bunu görüyoruz. Bu sorumluluk bilinciyle hareket ederek bu genelgeyi reddediyoruz. Gazeteciler yaşadıkları baskıları komuoyuna açıklayabilirler, hukuki yollara başvurabilirler. Birlik olup beraber hareket ederek sivil toplum örgütü oluşturabilirler ya da var olan bir örgüt içerisinde gazetecilik faaliyetinin üzerindeki baskıları, yaşadıklarını sokağa taşıyabilirler. Çünkü Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı anayasal olarak güvence altına alınmıştır. Gazetecilerde bu haklarını kullanabilirler" şeklinde konuştu.
"DAHA DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMALIYIZ"
Danıştayın durdurma kararını doğru bulduğunu, olayların medya tarafından şeffaflıkla kayıt altına alınması gerektiğini söyleyen Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Mustafa ise gazetecilerin yaşadıkları hak gasplarına karşı kongreler düzenleyerek, basın açıklamaları yaparak seslerini duyurabileceklerini söylüyor. "Gözaltılarda yapılan polisin orantısız güç kullanması, hukuka aykırı davranmasının önünü açar. Bunun için her şey medya tarafından şeffaflıkla yürütülmeli. Danıştay'ın bu kararı durdurması mantıklı bir hareket olmuş. Bir gazeteci adayı olarak, polisin insanları evlerinden yaka paça tutuklaması bir yana bunun gizlilik içinde yapılması beni daha çok korkutuyor. Kamera karşısında polislerin kaba kuvvete başvurmayacağını düşünüyorum. Gazeteciler yaşadıkları kısıtlamalara dair basın özgürlüğü talebiyle genel bir kongre düzenleyebilirler. Kamuoyuna seslerini duyurmak için hak ve özgürlüklerimiz için basın açıklamaları yapabilirler, seslerini meclise taşıyabilirler. Biz de geleceğin gazetecileri olarak kendi hak ve özgürlüklerimizi hukuksal çerçevede savunmalıyız. Kimse düşünceleri yüzünden suçlu bulunamaz. İnsanların düşüncelerini suç saymak sadece demokratik olmayan ülkelerde geçerlidir. Demokrasinin bize verdiği kişi hak ve özgürlüklerini korkmadan kullanmalıyız. Daha özgür daha demokratik bir Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız" şeklinde düşüncelerini ifade etti.