22 Aralık 2021 23:16

" 4-6 yaşındaki çocuklara din eğitimi verilmesi bilimsel değil, çocukların dünyası altüst olur"

Okul öncesinde 4-6 yaş grubundaki çocuklara din eğitimi verilmesine ilişkin kararı eğitimciler, pedagojiye ve bilime aykırı olarak niteleyerek “Bu çocukların yaşamını altüst eder” dedi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

7 yıl aradan sonra toplanan 20. Milli Eğitim Şûrasında, Eğitim-Bir-Sen’in ‘okul öncesine din eğitimi’ önerisi itirazlara rağmen kabul edilerek tavsiye kararları içinde yer aldı. 4-6 yaş grubu çocuklara din eğitimi verilmesini öngören karar tepkiyle karşılandı. Eğitim uzmanları bu yaştaki çocuklara dini dersler verilmesinin ciddi sıkıntılar doğuracağını ve pedagojik açıdan doğru olmadığının altını çizerek “Çocukların bedensel ve zihinsel gelişimleri olumsuz etkilenir. Çocukların dünyası altüst olur” diye uyararak buna karşı çıkılmasını istedi.  

‘ÇOCUKLARA YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK’

Türkiye’de eğitimin onlarca sorunu varken Şûranın ‘Dini eğitimi nasıl kurumsallaştırırız’ kararının alındığı yer olduğuna işaret eden Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, “18 milyon öğrenci eğitim ortamında sağlıklı içme suyuna ulaşmıyor, çocukların beslenme sorunu var. Üniversitelerde barınma sorunları var. Eğitim emekçileri açlık sınırında yaşıyor. Pandemide okullarda yeterli hizmetli ve personel yok” diye konuştu. Okul öncesine değerler eğitimi adı altında dini eğitim modeli getirmenin sakıncalarına işaret eden Gürbüz “Çocuklara yapılacak en büyük kötülük budur. Bunun hiçbir bilimsel, pedagojik yanı yok. Bu tür eğitim alan çocuklar edilgen, pasif, sorgulamayan neden-sonuç ilişkisi kuramayan bir niteliğe bürünüyor. Bu korkunç bir durum. Soyut kavramlar üzerinde hiçbir değerlendirme yapma yeterliliği olmayan çocukların gelecekleri açısından da çok riskli bir durum” dedi.

"BU KADAR DİN DERSİ SUUDİ ARABİSTAN’DA YOK"

Türkiye’de eğitimin zaten dinselleştirildiğinin altını çizen Gürbüz “Seçmeli dersler adı altında tüm eğitim kurumları imam hatipleştirilmiş. Türkiye’deki din dersi ağırlığı Birleşik Arap Emirliğinde, Suudi Arabistan’da yok” diye konuştu.  Bunun sadece çocukların değil tüm toplumun sorunu olduğuna dikkati çeken Gürbüz “Biz buna izin veremeyiz. Laik eğitim mücadelesini, eğitimin ve toplumsal yaşamın olmazsa olması görüyoruz. Laik eğitim bilimsel eğitimin olmazsa olmazıdır. Bu nedenle tüm toplumsal kesimleri duyarlılığa çalışıyoruz. 85 milyon nüfusun tamamını ilgilendiren bir konu. Buna karşı birlikte tutum almalıyız” çağrısını yaptı.

‘KARARIN ALINIŞ BİÇİMİ DE YANLIŞ’

‘Komisyonlarda görüşülmeyen bir konu şûra genel kurulunda görüşülmez’ maddesine rağmen Şûrada bunun da çiğnendiğine dikkati çeken Eleştirel Pedagoji Dergisi Editörü ve BirGün Gazetesi Yazarı Ünal Özmen, kararın alınış biçimine de tepki gösterdi. Bu maddeye rağmen Eğitim-Bir-Sen’in Şûra Genel Kurulu üzerinde baskı kurarak bunu gündeme getirdiğini hatırlatan Özmen “Bu karara karşı dava açılabilir. Birkaç derneğin de bu konuda faaliyete geçtiğini duydum. Bu karardan belki geri adım atmayacaklardır. Ama toplumun da bunu talep etmediğini de bilmeleri gerekiyor” dedi.

‘BİLİNÇLİ BİR AYRIMCILIK’

Okul öncesi yaş grubuna yönelik dini eğitimin ‘Biz böyle düşündük’ denilerek yapılamayacağını belirten Özmen “Çocuğu duygusal olarak zedelersiniz ki dini eğitimin böyle bir işlevi olduğu düşünüyorum. Bunu tedavi etmek de mümkün değil. Çocuğun konuşmasına, dil öğrenmesine, insanlarla ilişkisine yansıyacaktır. Ve ayrımcılığa başlıyorsunuz. Bu yaşta insanları ayırmanın, inançlarıyla ön plana çıkan birinin bunun eğitimini vermesi ayrımcılıktır” dedi. Alevi çocuklara yönelik yapılanları hatırlatan Özmen,“Bunlar bilinçli yapılır. Öğrencilerin okulda aldıkları dini bilgiler seküler ailelere kadar gider. Aileyi de sürecin içine katmak için yapılan bilinçli bir eylem bu. Kenar mahallelere ve köylere açılan sınıflara mecburen imamları gönderecekler” değerlendirmesinde bulundu. Okul öncesi eğitimin pedagojik olarak planlanması ve eğitimin mutlaka uzman bir kadro tarafından verilmesi gerektiğini anlatan Özmen “Okul öncesi eğitimin bütüncül, komplike düşünülmesi gerekiyor” dedi.

‘ZORUNLU OLMADAN DA GİTME ORANI YÜKSEK’

Okul öncesi eğitimin Avrupa’da zorunlu olmadığını ama Avrupa’da okul öncesi eğitime gitme oranının yüzde 97’lerde olduğu bilgisini veren Özmen “Bakın zorunlu değil ama devlet orada yarattığı ortamla çocukların okula gelmesini sağlıyor. Hem çocukların hem de çalışan ailelerinin buna ihtiyacı var. Ayrıca çocuklar bir sonraki zorunlu eğitime hazırlanıyor.  Bunun zorunlu olması ailenin elinden tercih hakkını almak anlamına geliyor.  Fransızlar, İngilizler, Almanlar zorunlu dememiş. Ama o ortamı, o koşulları yaratmış, ‘İnsanlara da gönderirseniz iyi olur’ demiş onun faydalı bir şey olduğuna da toplum inanmış gönderiyor” ifadelerini kullandı.

‘DUYGU KARMAŞASI VE KORKU YARATIR’

Öğretmenler de Şûrada alınan bu karara tepkili. Gazetemize konuşan okul öncesi öğretmenlerinden Kübra Yazıcı, değerler eğitimi kapsamında din derslerinin 4-6 yaş grubuna da zorunlu hale getirilmesini doğru bulmadığını söyledi.  Yazıcı, “Değerler eğitiminin dini veriler üzerine inşa edilerek çocuklara empoze edilmesi çocuklarda anlam/duygu karmaşası ve korku yaratacaktır. Söz konusu tavsiye kararı; hem çocuk gelişimiyle hem inanç özgürlüğü hem de Anayasa’daki laiklik ilkesiyle çatışır” ifadelerini kullandı.

‘ÇOCUKLARDA KORKULAR OLUŞMAYA BAŞLADI’

İsmini vermek istemeyen bir anaokulu öğretmeni de daha önce çalıştığı bir anaokulunda din dersi alan çocukların yaşadıkları travmaları anlattı. Üç yıl önce çalıştığı anaokulunda din eğitimi alan çocuklar olduğunu dile getiren öğretmen “Bu eğitimi de Diyanetin görevlendirdiği bir kişi veriyordu. Ancak bazı çocuklarda çok ciddi korkular oluşmaya başladı. Bir çocuk yaşadığı korkuyu rehber öğretmene anlatarak kıyametten korktuğunu söylemişti” dedi. Bir velisinin o dönem çocuğunun uykusunda ağlamaya başladığını dile getirdiğini belirten öğretmen “Günah diye kız ve erkek çocuklar yan yana oturmak istemiyorlardı. Çocuklar Kur’an okutan öğretmenlerini sevmiyorlardı. Bizimle geçirdikleri saatlerde çok daha pozitiflerdi” dedi.  Bu kararın dini eğitimi, ailesi desteklemeyen çocuklarda çok daha ciddi psikolojik sorunlar yaratacağına vurgu yapan öğretmen “Ailesi ile çelişen bir yaşam biçimi anlatılacak çocuklara. Uygulama bahsettiğim eğitim bilimleri bilgisi olmayan kişiler tarafından yapılırsa çocuklar sorgulama yeteneklerini kaybedecek. İtaat adı altında yaratıcılık becerileri körelecek” değerlendirmesinde bulundu.

VELİ-DER: BU KARARI YOK SAYIYORUZ

Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz, ‘okul öncesine dini eğitimi’ maddesinin Şûraya bir öğretmen sendikası tarafından tavsiye edilmesini doğru bulmadıklarını dile getirerek “Bizim şiarımız laik, bilimsel, kamusal eğitim. Bu anlayışa uymadığı için biz bu kararı yok sayıyoruz, kabul etmiyoruz” dedi.  Velilere de çağrıda bulunan Yılmaz, “Bunun karşısında olmalıyız. Çocuklar pedagojik açıdan ciddi sıkıntılar yaşar ve dünyaları altüst olur. Çocukların yaşamında telafisi olmayacak sonuçlara yol açacağı bilimsel bir gerçekliktir” diye konuşarak din insanlarının, dini kanaat önderlerinin bile 11-12 yaşından küçük çocuklara dini eğitim verilmesinin doğru olmadığını söylediklerini aktardı. 

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da kar yağışı sonrası bazı bölgelerde beyaz örtü oluştu

SONRAKİ HABER

Akdeniz'de batan iki teknede 163 mülteci yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa