Ali Hemdan davasının Avukatı Tugay Bek: Cinayetler üzerinden mülteci düşmanlığı tartışılmalı
Avukat Tugay Bek, 25 yıl hapis cezası kararının olumlu olduğunu ancak mahkemede mülteci düşmanlığı konusunun konuşulmadığını söyledi: Polis memuru neden tanımadığı Suriyeli bir genci öldürür?
Tugay Bek (solda) | Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel
Volkan PEKAL
Adana
Adana 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Suriyeli mülteci Ali el Hemdan’ın öldürülmesi davasında mahkeme heyeti sanık Polis Memuru Fatih Karaca hakkında “Kasten öldürme” suçundan verilen 25 yıl hapis cezası kararını ve dava sürecini Adana Barosu, İnsan Hakları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği temsilcileri ile konuştuk. Delillerin toplanması, kamera kayıtlarının edinilmesi ve adil yargılama konusunda olayın ilk anından itibaren soruşturmanın etkin yürütülmesi açısından dosyayı takip eden kurum temsilcileri ceza indirimine tepki gösterirken Ali İsmail Korkmaz’dan Berkin Elvan’a; Kemal Kurkut’a kadar bu kararın birçok davaya emsal olacağını ifade etti.
Hemdan cinayetinin ardından yaşananları hatırlatan Avukat Tugay Bek, İzmir Güzelbahçe’de 3 Suriyeli işçinin bir saldırgan tarafından gece uyku halindeyken yakılarak katledildiğini de hatırlatarak mülteci cinayetlerine ilişkin şunları söyledi: “Bu olayda saldırganla Suriyeli gençlerin birbirini tanımadığı, aralarında husumet olmadığı ifade ediliyor. Mültecilerin katledildiği birçok olayda faillerin neredeyse tamamı öldürdükleri mültecileri tanımıyor. Ali el Hemdan’ın öldürülmesi de öyle. Polis memuru da Ali El Hemdan’ı tanımıyor. Daha önce hiç karşılaşmamışlar. Aralarında bir husumet yok. Görüntülerden de hiçbir neden yokken aniden ateş ettiğini görüyoruz. Mahkemede tartışılmayan konu bu. Polis memuru neden tanımadığı Suriyeli bir genci öldürür? Toplumdaki mülteci düşmanlığının polis memuruna sirayet etmesi anlamına geliyor bu. Konunun bu yönünün de tartışılması gerekir” dedi.
"POLİSLER İKİ KERE DÜŞÜNECEK"
Hemdan davasında verilen kararı değerlendiren Bek, bugüne kadar polis memurlarının “Ayağım kaydı”, “İstemsiz ateş ettim”, “Kurşun sekti” savunmaları ile ceza almayacağını bilerek hareket ettiğini hatırlatarak “2007-2020 yılları arası 406 insanı ‘Dur ihtarına uymadığı’ gerekçesi ile öldüren polislerin her biri buna benzer savunmalar yaparak ceza almaktan kurtulmuştu. Bu kararla birlikte polisler iki kez düşünerek hareket edecektir” dedi. Olayın kaza gibi gösterilmek istenmesi ile ilgili yaptıkları suç duyurusuna dair somut delil olmadığı iddiası ile dilekçenin dönemin Adana Valisi Mahmut Demirtaş yönünden işleme konulmaması kararı verildiğini de hatırlatan Bek, “Sahte rapor hazırlanması ve usulsüzlüklere daha önce de dikkat çekmiştik. Valilik ve İl Emniyet Müdürlüğünün ‘kaza kurşunu’ açıklamaları hâlâ sitelerinde kayıtlı. Mahkeme kararı bu söylediklerimizi kesinleştirmiş oldu. Delillerin karartılmak istenmesinde sorumluluğu olanlar halen görevlerinin başında” dedi.
ADANA BAROSU: BİR KİŞİ KAÇTI DİYE ÖLDÜRÜLMEZ
Hemdan davasında verilen kararı değerlendiren Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz ise olayın başından itibaren adaletin yerini bulması için davanın takipçisi olduklarını belirterek “Verilen karar vicdanları rahatlatmıştır. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken yetki sınırları içerisinde kalmaları için önemli bir karar olduğunu düşünüyorum” dedi. Baroların kimsesizlerin yanında durmak, hakikati savunmak için var olduğunu dile getiren Gökayaz, “Ortada bir yaşam hakkının ihlali söz konusuydu. Biz Avukatlık Kanunu’ndan kaynaklanan görevlerimizi yerine getirdik” dedi.
Olayda kasten öldürmenin söz konusu olduğunu dile getiren Gökayaz, “İşlenen fiilin görevle ilgisi yoktur. Bir kişi kaçtı diye öldürülemez. Yaşının küçük olması ve mülteci olduğu dikkate alındığında resmi görevlilerden çekinmesi muhtemeldir. Bu anlamda olay neticesinde mahkemenin verdiği kararı hukuka uygun buluyoruz” dedi.
ALİ İSMAİL’DEN BERKİN’E…
Baro Eski Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş ise bu kararın kendilerinin de takip ettiği Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan gibi dosyalara da emsal teşkil edecek bir karar olduğunu dile getirdi. Polis memurunun ifadesini yalanlayan kamera kayıtlarının ortaya çıkmasında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının gayretini de takdir eden Gümüş, “Delillerin korunmasında gayret göstermişlerdir. Bu kararın çıkmasında bu basiretli duruşun da etkisi vardır” dedi.
İHD: PSVK DOĞRU UYGULANMALI
İHD Adana Şube Başkanı Av. Yakup Ataş, mahkemenin görevli polis talep etmemesine rağmen güvenlik şube polislerinin duruşmalar için adliyeye geldiğini belirterek delilleri karartma çabalarının yanı sıra tanıklara da polis memurlarının baskı kurduğunu ifade etti. Yaşam hakkı olmaksızın diğer haklardan söz edilemeyeceğini ifade eden Ataş, sanık avukatlarının Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na atıf yapmasını eleştirdi; “PVSK yaşam hakkından önce gelemez” dedi.
Birçok polis şiddeti dosyasında da benzer şekilde PVSK’ye sığınıldığını dile getiren Ataş, “Burada dur ihtarına uymadığı takdirde yaşam hakkının ihlal edilebileceği anlayışı var. Sanık avukatları da bölgenin terör bölgesi olduğu gibi bir iddia ile kendisini güvende hissetmek için silah kullandığını savunuyor. O zaman terör bölgesi dedikleri her yerde insanları öldürsünler(!) Kanunda da bu anlayışı ortaya çıkaracak açık bir durum yok. Dur ihtarına uymasa bile uyarı ateşi açılması lazım. Doğrudan yaşam hakkını ihlal etme yetkisi yok. Böyle bir yetki olsaydı bile bu uluslararası sözleşmelere aykırı olurdu. Bu karar da silah kullanımı konusunda polislerin dikkatli olması gerektiğini gösteren bir karar” dedi.