Ataması yapılmayan hekimler aylarca arşiv soruşturması için bekletiliyor, davası olanlara ret kararı veriliyor
Atama bekleyen hekimlere yapılan arşiv araştırmasının kanuna göre 30 gün içinde tamamlanması gerekirken hekimler aylarca bekletiliyor. Üniversite yıllarından davası olanlara ise ret kararı geliyor.
Fotoğraf: Pexel
Zeliş IRMAK
İstanbul
Yıllarca tıp fakültelerinde okuyup hekim olan vatandaşlar arşiv soruşturması adı altında adeta süründürülüyor. Bir hekimin eğitimini tamamlamış, diplomasını almış olması Sağlık Bakanlığı için yeterli olmuyor. İçişleri Bakanlığıyla koordine halde, genç hekimler hakkında arşiv araştırması yapılıyor.
ARŞİV ARAŞTIRMASI NEDİR?
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu (7315 Sayılı Kanun) 17 Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe girmiş, bu kanunda hekimler açısından sadece arşiv taraması yapılacağı düzenlemesi getirilmişti. Kanunun uygulamasını gösterecek yönetmelik ise henüz yayımlanmadı. Öte yandan mevcut yönetmelik hükmü uyarınca arşiv araştırmasının en geç 30 işgünü içinde tamamlanması zorunlu.
Ancak yeni mezun hekimler aylardır sonuçların açıklanmasını bekliyor. 2021 Temmuz’unda mezun olmuş hekimlerden bir kısmı ret sonucu aldı, bir kısmı atandı ancak büyük çoğunluğu hâlâ cevap bekliyor.
Araştırma sonuçları aylar sonra açıklanmış ve ret cevabı almış iki hekim Evrensel’e konuştu. Genç hekimler güvenlik endişesiyle isimlerini paylaşmamızı istemedi.
“TIP FAKÜLTESİNDEN DİPLOMAMI ALDIM AMA ‘UYGUN DEĞİLSİN’ DEDİLER”
20’li yaşlarında genç bir hekim. 7 yıl boyunca okuduğu Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesinden 2021 yılında başarıyla mezun oluyor. Ancak 5 aya yakın arşiv araştırmasının sonucunu bekliyor. Sonuç geliyor, karar ise ret. Genç hekim yaşadığı süreci şöyle anlatıyor:
“Mezun olunca arşiv araştırması yapıldı. Sonucu aylarca bekledim. Geçen hafta karar geldi, ret almışım. Ancak kararda gerekçe yazmıyor. Sadece ‘uygun bulunmadınız’ yazıyor. Bu durumda ben kamu hastanelerinde görev yapamayacağım.”
Arşiv araştırmasının tebliği edilen kararında gerekçe yazmıyor ama hekim neden ret almış olabileceğini şöyle yorumluyor:
“Aslında arşiv araştırması adı altında güvenlik soruşturması yapılıyor. Çünkü ben politik olarak aktif biriyim. Üniversitede HDP’nin seçim çalışmalarına katılmıştım. Seçim çalışmaları fotoğraflanmış. ‘Seçim çalışması adı altında terör propagandası yapılıyor’ gerekçesiyle bana dava açıldı. Dosyaya sosyal medya paylaşımlarım da eklenmiş. Paylaşımlarımda da yasak bir şey yok. İfade özgürlüğü kapsamında hepsi. Ama bu sebeple üniversitede okurken dava açıldı hakkımda ve hükmün açıklanması geri bırakıldı. Bu sebeple şimdi bana ‘kamuda hekimliğe uygun değilsin’ deniyor.”
RET ALANLAR NEREDE HEKİMLİK YAPABİLİR?
Ret alanlar kamuda hekimlik yapamıyor. Özel hastanelerde çalışabilirler ama o durumun zorluğunu da hekim şöyle anlatıyor:
“Özelde çalışabilmek için güvenlik soruşturmasının tamamlanmış olup ret kararının çıkmış olması gerekiyor. Ret kararı gelince Sağlık Bakanlığına “Arşiv araştırmasında uygun bulunmadım. Zorunlu hizmet şartımın kaldırılmasını istiyorum” diyerek dilekçe yazmak gerekiyor. Zorunlu hizmet şartı kaldırılınca özelde çalışabilir durumda olunuyor. Tabii özel hastaneler de neredeyse keyfi davranıyor. Arşiv araştırmasından ret alındığı duyulunca özel hastaneler de işe almak istemiyor.
Bir de işyeri hekimliği yapabiliriz. İşyeri hekimliği için de mecburi hizmeti tamamlamış olmak şartı aranmıyor. Ancak işyeri hekimliği sertifikası için sınava giriliyor, sınavdan geçersek güvenlik soruşturması yapılıyor. Güvenlik soruşturmasından da geçersek işe başlayabiliyoruz. Ret alan arkadaşların bir kısmı işyeri hekimliğine de kabul edilmemiş. Ben sınava girdim sonuçlarını bekliyorum ama ret kararım orada da karşıma çıkacak mı diye endişe içindeyim.”
“RET KARARINA SEVİNECEK HALDEYİM”
Arşiv araştırması sonucu bekleyen hekimleri en çok yıpratan arafta kalmak: “Ret kararı geldi ama ben açıkçası bir karar geldi diye sevinecek haldeyim. En azından yol haritamı belirleyebilirim. Aylarca bilmeden beklemek öyle zor ki…”
Bu süreçte hekimler hem maddi hem manevi olarak yıpranıyor: “Biz çoğumuz gelir seviyesi düşük olan insanlarız. Nusaybinliyim ben, ailem orada. Şu an evde kimse çalışmıyor. Yıllarca ben doktor olacağım diye beklediler, emek harcadılar. Ama şimdi bütün bir aile belirsizlik içinde kaldık.
Okunu bitiren, hekim olan ama arşiv araştırması için aylardır bekleyen bir arkadaşımız kafeye iş başvurusu yaptı…”
Hekim, sohbet sırasında sık sık bu durumun bir haksızlık olduğunu vurguluyor: “Biz gençlere, ‘sadece okulunuza gidin, okuyun, hiçbir şeye karışmayın’ deniyor. Ben yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Yanlış bir şey yapmadım. Hükümetin politikalarını eleştirdim, muhalifim dedim. Suç mu bu? Suçmuş.”
“12 YAŞINDA GİTTİĞİM KURSUN HESABI ÖDETİLİYOR”
Bir başka hekim ise Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuş. Aylarca arşiv araştırması sonucu bekledikten sonra ret cevabı almış. Üniversitede iken ona da bir dava açılmış. Ve şimdi bu dava sebebiyle arşiv araştırmasından geçemediğini anlatıyor:
“Ben 12 yaşında ortaokuldayken babam işsizdi. O zaman Kayseri Belediyesinin öğrenciler için açtığı kursa gittim. Oradaki öğretmenler etütler için evlerine çağırıyordu. Yıllar sonra o öğretmenlerin evlerine gittiğim için bana FETÖ davası açıldı. Oysa FETÖ ile hiçbir bağlantım yok.
2018’de bu sebeple hakkımda dava açıldı, hükmün açıklanması geri bırakıldı. Hatta o zaman hakime sordum, ‘ileride sıkıntı olur mu bu dava’ diye. Hakim de bana ‘sıkıntı çıkmaz’ demişti. Ama şimdi hekimlik yapmamın önünde bir engel. Kabul edemiyorum, koskoca insanlar çıktı ‘kandırıldık’ dedi. Ama 12 yaşında, neyin ne olduğunu anlayamayacak yaşta bir çocuğun gittiği kursun hesabını ödetiyorlar.”
Hekim, emeklerinin boşa gittiğini anlatıyor: “Ben çok emek verdim. Fen lisesini kazandım, üniversite sınavında 7 bininci oldum, tıp fakültesine girdim. Başarılı bir öğrencilik geçirdim. Ama şimdi bu başarılarımı çöpe atmamı istiyorlar.
Özel hastanelere başvurmaya başladım ama şimdiye kadar gittiklerimden ‘sizinle çalışamayız’ cevabını aldım. Özelde çalışsam da pratisyen hekim olarak çalışabileceğim çünkü uzmanlık yapmamıza da izin vermiyorlar. Ama ben uzmanlaşmak istiyordum.”
“MECBUREN YURT DIŞINA GİDECEĞİM”
Hekim, yurt dışına gitmekten başka çaresinin kalmadığını şöyle anlatıyor: “Bize resmen ‘buradan gidin’ diyorlar. Yurt dışına gitmekten başka çare bırakmıyorlar. Üstelik bu kararı vermek özellikle doktorlar için çok zor. Anadil dışında farklı bir dilde doktorluk yapmak gerçekten zor ama başka çare yok. Tek istediğim hakkım olan bu mesleği ülkemde yapabilmekti.”
Hekim son olarak özellikle vurguluyor: “Bizim davalarımız vardı ret aldık. Ama hiç davası, soruşturması olmadığı halde aylardır karar bekleyen arkadaşlarımız var. Bu mağduriyet giderilsin.”
TTB: KAMU YARARI İHLAL EDİLMEKTE
Konuyla ilgili Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nden yapılan açıklamanın ilgili kısmı şu şekilde:
“Hekimlerin mecburi hizmet atamalarına dair ilanda ‘Devlet Hizmeti Yükümlüsü olanlardan, ataması yapılan veya göreve başlayanların atanma şartlarına haiz olmadıklarının sonradan anlaşılması halinde haklarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun veya 4924 sayılı kanunun ilgili hükümleri uygulanacaktır’ denilmekteyse de uygulamada arşiv araştırması tamamlanana kadar ataması yapılmayan hekimler bulunmaktadır.
Bu uygulama ile, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi koşullarında hekimlerin bir gün bile göreve geç başlatılması mesleğe başlayacak hekimler kadar sağlık hizmeti alacak kişileri de mağdur etmektedir. Meslektaşlarımızın çalışma hakkının ihlali yanı sıra, bu yönüyle de kamu yararı ihlal edilmektedir.
İçişleri Bakanlığından alınan bilgide, 17 Nisan 2021 tarihinden 2 Ağustos 2021 tarihine kadar değişik tarihlerde Sağlık Bakanlığından gelen 4.947 arşiv araştırması talebinin 4.388’inin işlemleri tamamlanarak kurumuna gönderildiği, 559’unun ise işlemlerinin sürdüğü ifadesinde arşiv araştırması talebi belirtilmiş ise de arşiv araştırması için belirlenen 30 işgünü süresinin aşılmış olduğu görülmektedir.
Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığı halde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, geçmiş yıllarda yapılanlara benzer antidemokratik, haksız-hukuksuz, meslektaşlarımızı mağdur eden ‘güvenlik soruşturması’ işlemi hukuka aykırı olup gerekçe bu ise derhal vazgeçilmeli, ataması yapılmayan meslektaşlarımızın atamaları yapılmalı, açıkta geçen sürenin mecburi hizmet süresinden düşülmesi, gerekirse yasal düzenleme yapılması ve açıkta geçen sürelere dair mali hakların karşılanması sağlanarak mağduriyetlerine son verilmelidir.”