Güncel tartışmalarda tıpçıların yeri
Tıp öğrencileri olarak, sağlık iş kolundaki diğer emekçilerle yan yana olmalı, hem kendi haklarımızı hem de yanımızdakilerin haklarını kazanmanın olanaklarını kovalamalıyız.
Fotoğraf: Eren Ergine / Evrensel
Selin KURŞUN
İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Pandemiyle birlikte çalışma koşulları gittikçe kötüleşen ve her geçen gün ekonomik yükü daha fazla hissetmeye başlayan hekimlerin başlattıkları ‘’Beyaz Yürüyüş’’ün ardından, sağlık emekçileri bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. Sağlık emekçilerinin sahaya inmesi farklı tartışmalara yol açtı.
SAĞLIK EMEKÇİLERİ HERKES İÇİN İYİLEŞTİRME TALEP EDİYOR
Gündemde olan hekimlere yapılan zamların aslında gerçek zam olmadığına dair tartışmalar yaygınken, bunu net zam olarak değerlendirip tartışanlar da var. Uzman ve pratisyen hekimlerin maaşlarına yapılan ek ödemenin net maaşla bir ilgisi olmadığını, kıdeme tabi maaşın artmadığını görüyoruz. Sabit ek ödeme ve performansa dayalı ödemenin döner sermayeden karşılanması bir yana, bahsi geçen bu ödemenin performans ödemesinden indirilmek üzere ‘’sabit ek ödeme‘’ tutarının artırılmasının maaş artışı gibi yansıtıldığı bir durum var. Gelir artıyor ancak maaş artmamış oluyor. Normalde hasta olduğunda ya da izne çıktığında bu ek ödemelerden yararlanamayıp, performansa dayalı ödemeyle para alamayan ve görece düşük maaşına geri dönen hekimlerin artık merkezi ödemelerle aldığı para artmış oluyor. Ancak dediğimiz gibi ortada artan bir maaş yok.
Bu durumda hedeflenen bir başka şey ise sabit ek ödemenin yükünü merkezi bütçenin üstlenmesiyle performansa dayalı havuzun genişlemesi. Bu durumun performansa dayalı ödemelerden para alamayanlara daha çok para yeteceği gibi bir sonucunun olması bekleniyor, bu durum tıpçılar arasında çokça tartışılıyor olmasına karşın doktorların üzerindeki baskının nasıl şekilleneceğini ve burada artan bütçenin nasıl değerlendirileceğini zamanla yaşayarak göreceğiz.
Tıp öğrencilerinin maaş tartışmalarını kendi açılarından böyle değerlendirdiği bir durumda yapılan sağlık eylemine bakışı ise ya bize maaş yok, sağlık emekçileri ne diye istiyor şeklinde bir çıkışa ya da bize maaş yapıldı diye niye eylem yapıyorsunuz diye bir tepkiye sebep olabiliyor. Sağlık emekçilerinin yaptığı eylemin nedenini ve nasılını daha iyi bir şekilde tartışmak da önem kazanmış oluyor.
Durum hekimlerde bu ahvaldeyken, sağlık emekçilerinin talebi ise tüm sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi şeklinde oluyor. Yapılan bahsi geçen zamlardaki ayrımcılığa tepki gösteriyor, pandemi süresince hakkınız ödenemez diyerek gerçekten haklarını ödemediklerinden yakınıyorlar. Doktor maaşının artmasına karşı olmayan bu eylem, doktorlarla birlikte bir zam talebini ifade etmiş oluyor. Çünkü sağlık iş kolundaki her daldan çalışan fazlaca ağır koşullar altında, farklı şekillerde ezilmiş durumda bulunuyor. Üstelik beklediğimiz yerden bizim de ne zam ne de çalışma koşullarında bir iyileştirme görebildiğimiz yok.
TALEPLER AYNIYSA EYLEMLER NEDEN FARKLI?
Sağlık çalışanlarının özlük haklarına dair yapılan iyileştirmenin doktor harici sağlık çalışanlarını kapsamamasıyla birlikte hastanelerinde basın açıklamaları yapan ve yürüyüşler düzenleyen sağlık emekçileri ise bir yandan bizlere bir mücadele örneği sunuyor. Hastanelerdeki örgütlü sendikalar kendi bekaları için ayrı ayrı eylemler planlayarak sendikal birlikteliği ve emekçilerin hak kazanımları için bir arada durmalarının gerekliliğini bir kenara atmış olmasına karşın bu sendikalardaki sağlık emekçileri bir araya gelerek ortak bir eylem planladı ve birlikte alanlara çıktı. 36 saat insanlık dışı nöbet tutan hekimler, diğer sağlıkçıların zam taleplerinin de arkasında durarak, günlük mücadelelerini sahaya da yansıttı. Ülkenin pek çok yerinde yaygın örgütlenen bu eylemin herkesin kendi iş yerinde olması, herkesin sorununu doğrudan dile getirmesinin kaynağı olarak katılımı arttırmış bulundu.
Artık bu halde daha fazla geçinemeyeceklerini ve bu çalışma koşullarını daha fazla kaldıramayacaklarını fark eden sağlık çalışanlarının bu adaletsiz düzenlemeyle birlikte sabrının taşmasıyla birlikte insanca çalışma ve geçinme taleplerinin aciliyeti büyümüş bulunuyor ve bu alanda sendikaların ve üyelerinin, her türlü sağlık çalışanının bir araya gelmesinin zorunluluğunu da ortaya koyuyor. Sendikaların bu tutumlarıyla daha fazla devam edemeyecekleri ise bir gerçeklik oluşturuyor.
MESLEK AYIRT ETMEDEN BİRLİKTE MÜCADELEYE
Bu eylemleri , yapılan zamları mesleklerarası maaş kavgasına dönüştürecek şekilde yorumlamak süreci olumsuz etkilerken , her mesleğin kendi içerisindeki sömürü ve çalışma koşullarını görmezden gelmemize sebep oluyor. Özlük hakları ve gösterge zamları arasındaki adaletsizliğe karşı tüm sağlık çalışanlarının bir arada durması gerekliliği sağlık sektöründe meslek ayırt etmeksizin birlikte bir mücadeleyi örgütlemekten geçiyor. İşte tam da bu sebeplerden biz de tıp öğrencileri olarak, sağlık iş kolundaki diğer emekçilerle yan yana olmalı, hem kendi haklarımızı hem de yanımızdakilerin haklarını kazanmanın olanaklarını kovalamalıyız.