Esenyalı’da kız kardeşliğin 8. yılı: Birbirimize tutunarak, birbirimizden güç alarak…
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, 8. yılını kutladı. Dayanışma mesajları verilen etkinlikte "Kız kardeşlerimizle güçlüyüz" denildi.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, 8. yılını Ahi Evran Kültür Merkezi’ndeki etkinlikle kutladı.
Mahalleden onlarca kadının katıldığı etkinlik, derneğin 8 yıllık mücadelesinin anlatıldığı sinevizyon gösterisiyle başladı.
Dernek üyelerinden İlknur Haylaz’ın sunuculuğu yaptığı etkinlikte, Türkiye’nin pek çok şehrinde ve mahallesinde faaliyet yürüten kadın dayanışma derneklerinin dayanışma ve kız kardeşlik mesajları yayımlandı.
"KIZ KARDEŞLERİMİZLE GÜÇLÜYÜZ"
Ekmek ve Gül Editörü Sevda Karaca da Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin 8. yılında dayanışma mesajı iletti: “Bütün dünyaya kadınların dayanışmasının ne kadar güçlendirici, ne kadar büyütücü bir yanı olduğunuz için sizlere teşekkür başlıyoruz. Bu hayat bizim, bu hayatı kazanırken, birlikte mücadele ederken Ekmek ve Gül’ün eli hep omuzunuzda olacak, Ekmek ve Gül hep sizin sesiniz olacak. Ekmek ve Gül Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğini kız kardeşi olarak bilir. Kız kardeşlerimizle güçlüyüz.”
Dayanışma mesajlarının ardından etkinlik sazlı sözlü türkülerle ve yaratıcı drama gösterisiyle devam etti.
"5 KADIN BİNLERCE KADIN OLDU"
Dernek Başkanı Adile Doğan yaptığı konuşmada, “Böylesi bir günde, karda kışta soğuk demeden yan yana geldik, gelmeye devam ediyoruz. Bugün 8. yıl dönümümüzü kutlayacağız. Her türlü zorluklara rağmen kadınlar bu dernekte mücadele ediyor. Biz bu derneği 5 kadınla kurduk. Önümüze o kadar çok engel çıkarıldı ki… Yine de o 5 kadın bugün binlerce kadın oldu. Derneği dişiyle tırnağıyla var etti. Bu mücadeleyi yükseltti; kendi emeğiyle, kendi sözünü söyleyerek. Bu mahalle işçilerin, emekçilerin yoğun yaşadığı bir mahalle, asgari ücretle yaşamaya çalışanların mahallesi. Dolayısıyla hayatlarımız çok fazlasıyla zor. Bu zorluklarla başa çıkmanın üstüne bir de pandemi geldi. Pandemide biz kadınların hayatı giderek zorlaştı” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin mücadeleden vazgeçmediğini hatırlatan Doğan, “Sürekli mücadele etmeye, sözümüzü söylemeye devam ettik, alanları çıkmaya devam ettik, asla geri durmadık. Bugün Türkiye'nin pek çok yerinden bize gelen mesajlar aslında sesimizi duyan bizimle aynı mücadeleye memleketin dört bir yanında veren kadınların sesiydi. Biz de buradan derneğimiz adına onları selamlıyoruz. 8. yıl dönümü kutlamamız aynı zamanda sorunlarımızı da mücadeleyi tartışmaya, çözümler üretmeye de vesile” diyerek sözü katılımcı kadınlara bıraktı.
"DERNEĞİN BANA DOKUNUŞUYLA HAYATIM DEĞİŞTİ"
Dernek üyesi Halime, söz alarak şunları söyledi: “Derneğin bana dokunuşuyla hayatım değişti. Dernek ile tanışana kadar açıkçası mücadelenin, dayanışmanın ne demek olduğunu bilmiyordum, burada mücadele ederek öğrendim. Daha bilinçli bir kadın haline geldim. Yoksulluğa, şiddete, eşitsizliğe karşı mücadele verirken sürekli arkamda derneğin olacağını bilmek ayrı bir güç verdi bana. Siz kız kardeşlerimizi de bu çatının altında her zaman görmekten mutluluk duyacağım. Çıkın gelin, birlikte mücadele edelim, bakkal kadar size yakınız, mahalledeyiz, sürekli mahallede ve alanlarda olacağız.”
"BİR KİŞİ BİR KİŞİDİR"
Söz alarak sahneye çıkan bir başka kadın da “Daha önce pek çok eyleme katıldım ama böyle bir derneğin içerisinde hiç var olmamıştım. Mahallemizde eylem olunca ben de katıldım. Çünkü bir kişi bir kişidir dedim, onlarla tanıştım ve aralarına katıldım o günden beri birçok şey değişti hayatımda. Unutmayın bir kişi bir kişidir.”
"BİZE GÜVENİYORUM"
Liseli bir genç ise eğitimde yaşadığı sorunlardan bahsederek dayanışma çağrısı yaptı:
“Okuldan akşam 8’de çıkıyoruz. Birçoğumuz karanlık yollardan evlerimize gitmek zorunda kalıyoruz. Otobüse öğretmenlerimizle birlikte grup halinde gidiyoruz. Çünkü birçok olay yaşandı, yaralananlar oldu. Eğitim görmek isteyen çocukların hak ettikleri bu değil. Güvenli bir şekilde okula gidip eğitim görmeliyiz. Bir çocuğun korkarak eve gitmesi ya da ailesini arayarak, konum atarak evine dönmesi çok acı verici. Bu yüzden umarım hep birlikte el ele vererek bu sorunlarımızı dayanışma içerisinde çözebiliriz, ben bize güveniyorum.”
KADIN KADINA EL UZATTIĞI ZAMAN…
Şiddete maruz kalan ve dernekle güçlü olduğunu fark ettiğini söyleyen bir kadın ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
“15 yaşındayken babamın zoruyla parayla, bir eşya gibi satıldım ve evliliğimin 3. gününde dayak yemeye başladım. Bunu anlatırken de zorlanıyorum… Ailem bana değer vermediği için eşim de bana değer vermedi. Hep ezildim. Annesi ‘Babası da böyleydi, oğlu da böyle olacak’ dedi. Ben de başımı eğip devam ettim. ‘Çocukları olunca değişir’ dediler ama asla değişmedi. Köyden gelmişim, hiçbir şey bilmiyorum; polisi bilmem, derneği bilmem… En sonunda oğlumu aldım çıktım, bir sene kadın konuk evinde kaldım. Babamın evine gittim, özel bir çocuğum olduğu için beni kabul etmediler. Çünkü çocuk olursa beni tekrar satamazdı. Çocuğun olursa kimse seni almaz dediler. Tekrar çıktım geldim, burada dernek bana el uzattı, bize sahip çıktı ve anladım ki biz kadınlar gerçekten güçsüz değiliz, gerçekten çok güçlüyüz ama bunu yeni fark ettim. Gücümüzün farkına varalım, kendimizi ezdirmeyelim, ne olursa olsun çocuklarımız için kendimiz için savaşalım. Kadın kadına el uzattığı zaman kimseye ihtiyaç kalmaz…”
BİRBİRİMİZE GÜÇ VEREREK…
Ekmek ve Gül Dergisi Editörü Şengül Karadağ da şunları söyledi:
“Memleketin her yerinden yankılanan bir çığlık var: ‘Geçinemiyoruz.’ Bu geçinememe çığlığının içerisinde ‘Barınamıyoruz’ çığlığı da var. Sadece üniversiteli öğrencilerin yurt sorunu değil, ortalama yaşanılabilir bir evin 2 bin 500 gibi bir kirası olduğu yerde biz de barınamıyoruz! Okuyamıyoruz, eğitim hakkımızın hiçbir kıymetinin kalmadığı hiçbir değerinin olmadığı, 2 yıl okulsuz, eğitimsiz kalan çocuklarımız anlattı az önce bize… Çalışamıyoruz çünkü kadınlar işsiz ve onlara sunulan iş olanakları en kötüsü; sigortası yok, sosyal hakları yok, 3 kuruşa saatlerimizi satın almak istiyorlar. Zaten eve de gelip çalıştığımız için bir de dinlemiyoruz. İşçi kadınların bize söylediği şey şuydu: ‘Uyumak istiyorum.’ Yani taleplerimizi, isteklerimizi hep en geriye çekmek istiyorlar. Nefes alamıyoruz, evet. Hayat yok, büyük şiddet altındayız, yaşayamıyoruz… Kadınlar söylüyor; yaşamak istiyoruz. Şimdi bu kadar devasa sorunlar içerisinde işte buraya mesaj gönderen Kocaeli’den, İzmir’den, Dersim’den, Tuzluçayır’dan İstanbul’un çeşitli yerlerinden, Esenyalı’dan kadınların oluşturduğu birlik var ya işte her şeyin tek çaresi orası! Yani nefes alabilmenin ve yaşayabilmenin, yani yaşayabildiğini anlayabilmenin olanağı bu birlikler. Bunun nasıl yapılacağına dair deneyimler burada var. Oraya tutunarak yürümemiz gerekiyor. Birbirimize güç vermemiz gerekiyor…”
Konuşmaların ardından kadınlar erbane çalarak, türküler söyleyerek, halaylar çekerek etkinliği sonlandırdı. (EKMEK VE GÜL)