27 Aralık 2021 04:57

Fırtınadaki gemi

Mevcut ittifakların ötesinde; işçi sınıfını merkeze hatta öne alan, halkın geçim derdine çözüm getiren, demokrasi ve insan haklarını önemseyen bir programa sahip üçüncü yola ihtiyaç var.

Fotoğraf: Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

Karşıdan seyretmiyoruz. Tam da içindeyiz o geminin. Geminin yönetiminde, her şeyi en iyi bildiğini söyleyen ya da sanan bir kaptan ve çoğu ne yaptığını bilmeyip sağa sola Bakan’lar. Kimi zaman ekonomik krizin dalgasıyla, kimi zaman siyasetin dalgasıyla, kimi zaman insan hakları ve hukuk dalgasıyla ve özelliklede demokrasi dalgasıyla boğuşan bu geminin içindeki bizler, hayata acı ile devam ediyoruz.

Gemi her yerden su alıyor. Gemiyi kayalıklara bindirdikçe, kaptan gemiyi ne de güzel yürüttüğünün hikayesini anlatıyor. Ancak anlatacak çok şey kalmadı. Yolcular, yani halk artık her dalganın bir şekilde darbesini yediği için bu hikayelere pek kanmıyor. Dört bir yandan gelen bu dalgalar hükümeti tamamen kontrolsüz hale getirdi. Dümeni kırık bir gemideyiz.

20 Aralık günü yaşanan dövizdeki düşme, özel bir senaryo mu idi? Bunu zaman gösterecek. Maliye bakanının gözleri sadece patronlara ışıldıyor. Bakan Nebati, açık açık kimin kâr, kimin zarar ettiğini söyledi. Yarın dövizin tekrar artmamasının hiçbir garantisi yok. Bu arada dikkat edin, gündem hemen değiştirildi. Cambaza baktırıyorlar. Biz vadeli hesabı ve kur garantili mevduattaki kur farkının haram mı caiz mi olduğunu tartışıyoruz. Aldığı yıllık faiz helal, aradaki fark hibe olduğu için caiz. Bu insanlarla aynı ülkede olmaktan utanır hale geldik. Her yıl geçiş garantili otoyol, tünel, havaalanı ve hastanelerdeki kur farkı ne oluyor? Hibe mi, caiz mi, helal mi? O da devletimizin yandaşlara hibesi. Yani helal. Hem de dövizinden helal.

Onlara helal de kamuya emek veren memur ne kadar helalinden zam alacak belli değil. Emekli ve memura yapılacak zam oranının, sokaktaki gerçek enflasyon oranına göre değil de TÜİK verilerine göre olacak olması, kamu emekçilerinin tepkilerine neden oluyor. Hatta yandaş sendika bile hükümete isyan etti!

Sağlıkta ise her şey daha da kötüleşerek devam ediyor. Koronavirüs salgınındaki vaka ve ölüm sayıları biz de hâlâ aynı. Ancak, Avrupa ve İran artan vaka sayıları nedeniyle üst düzey tedbirler alırken, biz hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam ediyoruz. Yeni varyant, Omicron tüm hızıyla yayılıyor. Sağlık Bakanı artık gizleyemiyor ama Bakanlığın verileri, tıpkı TÜİK’in verileri gibi. Kendileri bile inanmıyorlar. Ama hiçbir şey yapmıyorlar. Bizimle birlikte salgını seyrediyorlar.

Sağlık çalışanlarına verilmesi gereken ücret arttırımı sözüm ona 22 Aralık’ta görüşülecekti. Bugün ayın 27’si, konuşulan görüşülen hiçbir şey olmadığı gibi, sağlık bakanı bir de Cumhurbaşkanı’ndan fırça yedi. “Önünü arkasını hesaplamadan -ya da Cumhurbaşkanı’na danışmadan- böyle kararlar almayın” dendi. Sağlık bakanı, sanırım ilk okuldaki öğretmenlerinden bile bu kadar fırça yememiştir. Bir meslektaş olarak inanın, üzülüyorum.

Demokrasi ve insan haklarında gemi daha da kötü durumda. Fırtınalar devam ediyor. Hepimiz bu gemideyiz ama bu kaptan ve bakanlarının gemiyi kayalıklara vurmasına seyirci kalmamamız gerekiyor. Gemiyi yüzdürmeye talip olan muhalefet partileri hâlâ halka yeterince heyecan ve güven veremiyor. Partilerin ve yöneticilerinin geçmiş mücadele örnekleri ortada. O nedenle mevcut ittifakların ötesinde; işçi sınıfını merkeze hatta öne alan, halkın geçim derdine çözüm getiren, demokrasi ve insan haklarını önemseyen bir programa sahip üçüncü yola ihtiyaç var. Halk artık sıkıldı. Halk doğru önderlik ile artık özgürlük demokrasi ve insanca yaşam istiyor. Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI