Ortak mücadele platformlarında kadınlar
İzmir’den okur mektubu: Şiddet, taciz, cinayet haberlerindeki yükseliş; aba altından OHAL sopalarının gösterilmesi kadınların mücadelesini geriletmekten öte ateşlenmesine sebep oluyor.
Fotoğraf:Evrensel
Evrensel okuru
İzmir
Mücadele olanakları arayışının, örgütlenme eğilimlerinin arttığı ve tabandan yükselen birlik ihtiyacının giderek daha çok hissedildiği bu dönemde, örgütsel ve eylemsel birlikleriyle kadınlar; oluşturdukları kampanya grupları, platformlar, dayanışma örgütleri vb. ile yine en öndeler.
Gerek artan baskı ve sindirme uygulamaları, artan yasaklar, sosyal medya paylaşımlarına dahi gelen cezalar, şiddet, taciz, cinayet haberlerindeki yükseliş; aba altından OHAL sopalarının gösterilmesi kadınların mücadelesini geriletmekten öte ateşlenmesine sebep oluyor.
Hepimizin bildiği gibi, pandemi bahanesiyle getirilen eylem yasaklarında bile kadınlar susmadılar; İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Yasa’nın, Medeni Kanun’un, Türk Ceza Kanunu’nun çeşitli maddelerine müdahaleler gündemde olduğu sürece kadınlar da itiraz ve protestolarına devam ettiler, ediyorlar.
Kazanılmış haklara yapılan saldırılar halen devam ediyor. Çocukların cinsel istismarına karşı TCK’deki maddelerin değiştirilmesi, kadınların nafaka hakkına ilişkin düzenlemeler, zina konusundaki maddelerde ve çocuk velayeti gibi pek çok maddede hak kayıplarına yol açan müdahaleler yapılmak istenirken; emekçi kadınlar da bu müdahalelere karşı direnmeye devam ediyor.
Sorun yoksulluk ve pahalılık olduğunda da kadınlar dayanışma ve birlikte mücadele etme tutumlarından vazgeçmiyorlar.
Bu durumu, son dönemde öne çıkan eylemlilikleriyle ekonomik ve siyasi gündemin öznesi olan sağlık emekçilerinin eylemlerine baktığımızda da net biçimde görebiliyoruz. “Sağlık ekip işidir, ayrıştırmayın”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” diyen sağlık emekçilerinin eylemlerinde meslek, unvan, kadro, sendika ve de siyasi görüş ayrımı yapmadan birlikte mücadele edilmesi çağrısında bulunarak en geniş emekçi kitlesini bir araya getirme gayretinde olanların çoğunlukla kadın emekçiler olması da tesadüf değildir.
İşyerlerinde oluşturulan mücadele platformlarında sağlık işçisi kadınların önemli yer tuttuğu artık gözle görülür hale gelmiştir; ki sağlık emekçilerinin yaklaşık yüzde 60’ının kadın olması, kadro ve görev farklılıklarıyla oluşan ekip içi hiyerarşide en altta denebilecek temizlik işçilerinin ise neredeyse tamamının kadın olmasının kaçınılmaz sonucudur.