27 Aralık 2021 16:30

Kobanê Davası | "AKP bu iddianamede aslında gizli sanıktır"

Kobanê Davası’nda AKP’lilerin duruşmalara müdahil olma talebinin hukuksuz olduğunu belirten avukatlar, “AKP bu iddianamede aslında gizli sanıktır” dedi.

Çizer: Ercan Altuntaş

Paylaş

IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 5’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı, HDP aleyhinde söylemlerde bulunarak, davaya AKP adına müdahil olma talebinde bulundu. Dava avukatlarından Aydın Erdoğan "Bugün bu suçların asıl sorumlusu olanlar burada müdahillik talebinde bulunamazlar. Bu gerçekleri ortaya dökmek için de biz onların müdahillik talebini fırsat olarak değerlendireceğiz” diyerek yanıt verdi. Davada dinlenen müşteki polisler ise görmedikleri siyasetçilerden şikayetçi olurken, polis Mehmet Akkuş “Bilmediğim, görmediğim insanlardan nasıl şikayetçi olabilirim” dedikten sonra çelişkili bir şekilde şikayetçi olduğunu beyan etti. 

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın duruşmasına dava avukatlarının yanı sıra HDP milletvekilleri ile HDP Ankara yöneticileri katıldı. Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşma salonunda hazır bulunurken, bir kısmı ise mazeret bildirerek, duruşmaya katılmadı. Yine farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, bir kısım siyasetçi de mazeret bildirerek katılmadı.

"MÜŞTEKİLERİN İSİMLERİNİ BİZE BİLDİRİLMELİSİNİZ"

Müşteki beyanlarına geçilmeden söz isteyen avukat Cihan Aydın, mahkeme başkanının önceki oturumda Ankara’da bulunan müştekilerin salonda hazır bulunmasına dair kurduğu ara kararı hatırlattı. Aydın, “Bizim hangi gün ve saatte hangi müştekinin dinleneceğini bilmemiz gerekiyor. Burada ismini okuduğunuz üç kişinin sadece ismini burada duyduk. Kim oldukları, nerede oldukları ve ne konuda şikayetçi oldukları konusunda bir bilgimiz yok. Şimdi dinleyeceksiniz müştekileri, müvekkillerimize yönelik ithamlarda bulunacaklar, bizim önümüzde dosya yok, belge yok. O yüzden bu doğru bir usul ve tarz değil. Adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkesi açısından sakıncalı bir usul. Duruşma salonuna kimi çağıracağınızı önceden bilmemiz, savunmamız açısından da önemli. Bu isimlerin önceden bize bildirilmesini talep ediyoruz” dedi.

AVUKATLARIN TALEBİNİ KABUL ETTİ

Avukat Aydın’ın talebini karara bağlamadan müşteki beyanlarına geçmeye çalışan mahkeme başkanını avukatlar uyardı. Siyasetçilerin avukatları, talebin karara bağlanmasını istedi. Avukatların talebi ardından karar oluşturan mahkeme heyeti, Ankara’da ikamet eden müştekilerin dinlenmesine karar verileceği, duruşma salonunda 5 müştekinin hazır olduğu, bu kapsamda hazır olan müştekilerin dinlenmesine, bundan sonraki yargılama sürecinde dinlenecek olan müşteki ve tanıkların öncesinde periyodun belirlenerek taraflara bildirilmesine karar verdi.

ŞİKAYETÇİ OLMADI

Söz alan müştekilerden Serkan Yazıcı, aracının zarar gördüğü iddiasıyla şikayetçi olduğunu, ancak davaya katılma talebinin olmadığını ifade etti. Avukat Mahsuni Karaman, AİHM kararını hatırlatarak, "AİHM, ‘HDP’nin attığı tweet ile sizin aracınızın hasar gördüğü olaylarla bir bağlantısı yoktur’ dedi. Bu kararı da hatırlatarak hala şikayetiniz devam ediyor mu?​” diye sordu. Müşteki ise "Ben o gün olaylarda olanlardan şikayetçiyim” şeklinde yanıt verdi. Mahkeme başkanının “Bizim dosyada yargılananlardan şikayetçi misiniz?​” sorusuna müşteki Yazıcı, şikayetçi olmadığını söyledi.

EVİNE KİMİN ATEŞ ETTİĞİNİ BİLMİYOR 

Müştekiler arasında ismi yer alan polis Mustafa İmal, devletin araçlarının zarar görmesi, arkadaşlarının yaralanması ve evine açılan ateşin isabet etmesi nedeniyle şikayetçi olduğunu söyleyerek davaya katılmak istediğini ifade etti. Avukat Cihan Aydın müştekiye “Evinize kimler tarafından ateş edildiğini biliyor musunuz?​” diye sordu. Müşteki İmal, kimin ateş ettiğini bilmediğini söyledi. Avukat Maviş Aydın, “Bu dosyaya müşteki olarak nasıl dahil oldular, dosyadan nasıl haberdar oldular. Başka bir dosyada müşteki olarak dahil olmadıklarını söylediler. Tüm müştekilere bu dosyaya nasıl dahil olduklarının sorulmasını talep ediyorum” dedi. Müşteki İmal, “Ankara’da ifadem alınmadı. Tarafıma bilgilendirme yapıldıktan sonra dosyadan haberdar olarak ifade verdim” dedi. Müşteki Yazıcı ise “Adresime tebligat geldikten sonra haberim oldu. İfademi Cizre’de verdim” dedi. Ardından sorularına devam eden avukat Maviş Aydın, "Bu dosya numarası ile mi tebligat yapıldı?​” diye sordu. Müşteki, bu dosya ile tebligat yapıldığını söyledi. Aydın, “Evinizde bulunan mermi çekirdeği incelemesi yapıldı mı?​” sorusuna müşteki İmal, “İnceleme yapmak üzere aldılar ancak daha sonra bir bilgilendirme yapılmadı” yanıtını verdi.

EMNİYET ZARARI KARŞILAMADI

Avukat Gülşen Uzuner, emniyete bağlı kaldığı yerin zarar görmesi nedeniyle emniyet tarafından zararın karşılanıp, karşılanmadığını sordu. Müşteki İmal, zararının karşılanmadığını söyledi.

"SALONDAKİLERİ GÖRMEDİM"

Müşteki polislerden Mehmet Akkuş da şikayetçi olduğunu ancak, davaya katılma talebinin olmadığını söyledi. Avukat Maviş Aydın’ın, “Bu dosyadan nasıl haberdar oldunuz?​” sorusuna Akkuş, “Tebligat geldi o şekilde haberdar oldum. Bana gelen tebligatta bu dosya numarası yazılıyordu. Yaralandığımda Şanlıurfa Bilecik Devlet Hastanesinde tedavi gördüm” dedi. Avukat Mahsuni Karaman, “Salonda bulunanlar arasında sizleri yaralayanları görebiliyor musunuz?​” diye sordu. Müşteki Akkuş, olay yerinde salonda bulunanları görmediğini belirtti.

ASIL DAVA URFA’DA

Yargılanan siyasetçilerden Nazmi Gür’ün “Daha önce yaralama olayları yaşandı mı?​” sorusuna müşteki Akkuş, “Hayır ben normalde toplumsal olaylarda görev almıyordum. O gün hepimiz göreve çıktık, diye yaralandım. Şanlıurfa’da 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde konuyla ilgili devam eden dava var” dedi. Yargılanan siyasetçilerden Ali Ürküt, “Asıl olayın olduğu yerde açılan davanın müştekisi olmayıp nasıl oluyor da bu davanın müştekisi olabiliyor” diye sordu.

MÜŞTEKİDEN ÇELİŞKİLİ BEYANLAR

Avukat Veysi Eski, “Müvekkillerimizle sizin olayınız arasında somut bir bağ var mıdır? Dosyada yargılanan kişilerin sizi zarara uğratan kişiler olduğuna dair bir delil var mı?​” diye sordu. Müşteki Akkuş, “Bilmediğim, görmediğim insanlardan nasıl şikayetçi olabilirim. Buradakileri görmedim” dedi. Ardından Akkuş, sözleriyle çelişerek şikayetçi olduğunu söyledi. Avukatların, “İsim olarak kimden şikayetçisiniz” sorusuna müşteki Akkuş, “Beni zarara uğratan ve olaylara yön veren herkesten şikayetçiyim” dedi.

ERDOĞAN'IN AVUKATI AKP ADINA MÜDAHİL OLMA TALEBİNDE BULUNDU

Davada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı Muammer Cemaloğlu, HDP aleyhinde söylemlerde bulunarak, davaya AKP adına müdahil olma talebinde bulundu. Ardından söz alan Avukat Veysi Eski, “Dosyanın bütününe baktığımız zaman müvekkillerimiz bir şekilde olayların önlenmesi için iktidar yetkilileriyle görüşme halindeydi. AKP müşteki olacaksa soru sorma hakkımızı kullanmak istiyoruz” dedi. 

"OLAYLARIN SORUMLUSU AKP’DİR"

AKP’nin katılma talebine ilişkin söz alan Nazmi Gür, “AKP bu ülkede iktidar partisi. Az önce AKP avukatı size vereceğiniz, cezayı dikte etti. Tek güç ve iktidar sahibidir. O olayların birinci derece sorumlusu iktidar partisidir, AKP’dir. AKP’nin burada bulunmasının sebebi müşteki olması değil bizzat mahkemeye baskı kurmasıdır. Bunu reddediyoruz. Bu utançtır. Hiçbir mağdurun dosyaya katılımı konusunda bir talebimiz yok ama iktidar yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı yönetiyor. Şimdi ikili hukuk sistemine mi geçtik? Ben o zaman tahliye talebimi Diyanet İşleri Başkanı’ndan isteyeyim. Şeriattan mı isteyeyim” diye sordu.

"EMNİYET DAVANIN HAZIRLAYICISI"

“Bizi nasıl yargılayacaksınız, biz size nasıl güveneceğiz” diye soran Gür, “Bütün kurumları, rakiplerimiz olan siyasi partilerin müşteki olmasına itiraz ediyorum. Emniyet bu davanın hazırlayıcısıdır. Müştekileri dinledik ve hiçbiri bizden şikayetçi değil. Burada iddia makamı, müştekiler ve siz aynı taraftasınız bizler de bir taraftayız. Bu yargının hükmünü kim verecek? Bu iktidarda olan bir siyasi partinin talimatı değil mi? O dönemin İçişleri Bakanı’nı getirin siz sorun tüm soruları. Efkan Ala’yı siz getirin” şeklinde konuştu.

Gür’ün sözlerini bitirmesi ardından mahkeme heyeti duruşmaya bir buçuk saat ara verdi.

"SORUMLULUĞU AKP’YE AİT"

Dava avukatlarından Aydın Erdoğan, AKP’lilerin davaya katılma talebi ile ilgili beyanda bulunarak, “Bu davanın esasını oluşturan 6-8 Ekim tarihli olaylar AKP iktidarı zamanında işlenmiş, sorumluluğu AKP’ye ait olan olaylardır. Bu olaylar süresince, HDP Merkez Yönetim Kuruluna atfedilen çağrı metni, barışçıl bir çağrıdır. Bu olayların sürdüğü üç gün boyunca HDP yetkilileri zamanın başbakanı Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı ile sayısız görüşmeler yaparak olayların sonlandırılması için çaba göstermişlerdir” dedi.

"SORUMLULAR MÜDAHİL OLAMAZ"

6-8 Ekim olaylarından 5 ay sonra AKP iktidarının İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptığına işaret eden Erdoğan, “Bu olaylardan 5 ay sonra hükümetin İmralı'da Abdullah Öcalan ile vardığı mutabakat sonucu 28 şubat 2015 te Dolmabahçe’de geleceğe dönük ortak metin yayımlandı. Şimdi bugün katılma talebinde bulunan AKP HDP’nin çözüm ortağıydı. Kürt sorununun barışçıl çözümü için ortaktı. Bütün bu olayların faili ise AKP’nin ta kendisidir. Günü geldiğinde bu dokunulmazlık zırhları kalktığında bağımsız yargı önünde hesap verecek olanlar şimdi, teşkil edilmiş bağımsızlığı örselenmiş, hırpalanmış mahkemeler önünde her düzeyde HDP’den hesap sormaya çalışmaktadırlar. Bugün bu suçların asıl sorumlusu olanlar burada müdahillik talebinde bulunamazlar. Bu gerçekleri ortaya dökmek için de biz onların müdahillik talebini fırsat olarak değerlendireceğiz” ifadelerini kullandı.

DURUŞMA PERİYOTLARINA TEPKİ

Avukat Hürrem Sönmez ise duruşma periyotlarına ilişkin şu şekilde konuştu: “Biz duruşma düzenine ilişkin olarak hem avukatlar olarak mesleki sorumluluklarımızı, iş yükümüzü, ben de dahil olmak üzere meslektaşlarımızın başka şehirde olduğumuzu mahkemenize aktararak bu periyodun insani koşullarda olmadığını ısrarla söyledik. Buna rağmen ısrarla bizim buna ilişkin talep ve mazeretlerimizi reddetti. Bu hafta meslektaşlarımız çarşamba günü İzmir’de görülmeye başlayacak olan Deniz Poyraz davası nedeniyle son derece haklı ve geçerli bir mazeret sundular. Mahkemeniz ısrarla bu konuda da aynı tavrını sürdürdü. Biz davalar arasında bir önem sıralaması hiyerarşisi yapabilecek durumda değiliz. Deniz Poyraz öldürüldüğünde biz bu salonda duruşmadaydık. Şu anda meslektaşlarımız yarın o davaya katılacaklarını söylemelerine rağmen siz ısrarla bu hafta sürdürmek istediniz.”

"KATILMA TALEPLERİNE İLİŞKİN BEYANLARI KABUL ETMİYORUZ"

Sönmez, bu zamana kadar sunulan katılma taleplerine ilişkin birçok kez avukatların beyanda bulunduğunu ve mahkeme tarafından göz ardı edildiğini hatırlatarak, “Meslektaşlarımız ısrarla söz istediğinde ısrarla söz vermeyi reddettiniz. Mahkememiz için tahliye talepleri, tutuklu yargılanan kişilerin müdafileri dinlemeniz daha öncelikli. Şunun vurgulanması önemli, 6-8 Ekim olayları yaşanırken görevleri gereği bunu engellemek durumunda olanı yurttaşların canını malını korumakla yükümlü kişilerin burada zarar gören kişiler olarak katılma talebinde bulunması ve mahkemenizin bunu dinlemesi hakkaniyete ve maddi hukuka aykırı. Bu nedenle bu zamana kadar ki katılma taleplerine ilişkin beyanları biz kabul etmiyoruz” diye konuştu.

BİR MÜŞTEKİ ŞİKAYETÇİNİ GERİ ÇEKTİ

İşyerinin zarar gördüğü gerekçesiyle daha önce şikayette bulunan Müşteki Sedat Sarıkaya "Kimin ne yaptığını bilmiyoruz, karakola başvurmuştuk. Daha öncesinde İstanbul’da yargılamalar oldu onlara da katıldım. Çok fazla vaktimi aldığı için davacı olmadığına dair dilekçe vermiştim” diye konuşan Sarıkaya, şikayetini geri çekme talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı Sarıkaya’nın daha önce verdiği dilekçeyi okuyarak tekrar ‘Şikayetçi değil misin?​’ demesi üzerine Sarıkaya şikayetçi olmadığını tekrar etti.

"YAŞANANLAR İRONİK"

Avukat Cemile Turhallı Balsak, dinlenen müştekilerin çoğunlukla polis olduğuna dikkat çekerek, “Ve ilginçtir ki müştekilerin olayları önleme yükümlülüğü varken mağdur olarak ifade vermesi çok ironik. Olayların gerçekleştiği yerde söz konusu zarar ve yaralanma fiilleri gerçekleşmişken orada beyanda bulunmayıp, şimdi beyanda bulunmaları da çok ilginç. Burada açık bir şekilde bu davanın tarafı yapılmaya çalışılan şeklen de olsa beyanları alınmaya çalışılan müştekiler var” dedi.

"NEDEN DEMİRTAŞ’IN ÜZERİNDEN SORDUNUZ?"

Balsak sözlerine şöyle devam etti: “Öğleden önce görülen duruşmada bir müşteki beyanda bulunurken, meslektaşımızın soru sorması üzerine dinlenen müşteki şikayetçi olmadığını söyledi, buna rağmen siz araya girmek suretiyle, ‘Bunlardan şikayetçi misiniz?​’ diye soruyu tekrardan yönelttiniz ve ardından gelen cevap ‘şikayetçiyim’ oldu. Buradaki müdahaleniz, almak istediğiniz cevabı tutanağa geçmek istediğiniz cevabı ortaya koydu. Neden Selahattin Demirtaş’ın ismini özellikle belirttiniz? Neden iddianamede bulunan alfabetik sıraya göre değil de neden Selahattin Demirtaş’ın ismini kullanarak müştekiye şikayetçi misiniz? diye sordunuz. Yargılamayı nasıl yürüttüğünüze dair bir olgudur bu bizim açımızdan. Soru sorduğunuz kişi bir polis memuru. Bu soruya o kolluğun ‘Demirtaş’tan şikayetçi değilim’ deme şansı var mı? Bunu bildiğiniz için kendi hakimliğinizi ve orada bulunma amacınızı da çok bilinçaltı bir şekilde gösterme ihtiyacı duydunuz. Bu soru bile ne kadar bu mahkemeye ne şekilde bir yön verilmeye çalışıldığının da bizim açımızdan kısa bir izahıdır.” Balsak ardından Ayşe Yağcı hakkında tahliye talebini yineledi.

"AKP BU DAVANIN HER YERİNDE"

Daha sonra söz alan avukat Ali Bozan ise "Müşteki sıfatıyla dinlenen ve Cuma günü katılma talebinde bulunan kurumların talebinin reddedilmesini talep ediyoruz. Bu üzücü olayların olduğu dönemde iktidarda olan AKP, önlemesi gereken AKP, yine mahkeme üzerine ısrarla baskı kuran AKP, heyete müdahale edip mahkeme başkanını görevden alıp yeni heyet atayan da AKP, katılma talebinde bulunan yine AKP. AKP zaten bu davanın her yerinde” diye konuştu. Bozan Zeynep Ölbeci hakkında tahliye talebinde bulundu.

"MÜŞTEKİLERİ YÖNLENDİRDİNİZ"

Avukat Veysi Eski de "Siz adeta müştekileri yönlendirdiniz ve bunu hepimiz bir tespit olarak zabıtlara geçmesini talep ediyoruz. Ben müştekiye soru sordum, müşteki ben bu kişilerden şikayetçi değilim dedi siz dönüp Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’dan şikayetçi misiniz? dediniz. Süleyman Soylu’nun emrinde çalışan bir memurun ‘ben Selahattin Demirtaş’tan şikayetçi değilim’ deme şansı yoktur siz bunu bilerek bu soruyu sordunuz” diye ekledi.

"AKP GİZLİ SANIKTIR"

"AKP bu iddianamede aslında gizli sanıktır” diyen Eski sözlerini şöyle sürdürdü: "Müvekkillerimiz eninde sonunda beraat edecekler ama 6-8 Ekim olaylarını önleyemeyenler, sokaktaki paramiliter güçleri sokaklara salanlar muhakkak bir gün yargı önünde hesap verecekler. Tüm müştekilerin SEGBİS ile de olsa mahkeme salonuna bağlanmasını, savunma makamı ve müvekkillerimizin soru sorma hakkını talep ediyoruz. Hiçbir müşteki kendi zararıyla müvekkillerimiz arasında bir delil sunamayacak. Bunu sabah fark ettik. Bunun tespitinin sağlanması sizin göreviniz. Dinlenecek müştekilerin önceden tespit edilmesi, şehir dışında olan müştekilerin SEGBİS ile bağlanarak soru sorma hakkımızı talep ediyorum.”

"GİZLİ TANIKLARDAN BİRİSİ BULUNAMIYOR"

Avukat Kazım Bayraktar ise şu ifadelerde bulundu: “Olayların somut kanıtları ki o da zaten toplanmamış tümüyle, çuvallara doldurulmuş mahkemenin önüne atılmış ve sonra falancı partinin MYK’si bu olayları azmettirdi denilmiş. İlliyet bağı olduğu iddiası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi böyle bir illiyet yoktur dedi. Tezgahlanan bu mahkemede ve tutukluluğun devam gerekçelerinde şu cümle yer alıyor, ‘AİHM’in incelemesinden geçmeyen sanık ifadeleri’ ama davanın konusuna baktığımızda ölümler, yaralanmalar, binlerce olay var. Bu kadar olay ile HDP MYK’si arasında illiyet bağı kurmaya çalışıyorsunuz. AİHM’in kararını baypas etmek için sadece iki tane gizlenmiş ne olduğu belirsiz tanık ifadelerine dayanarak tutukluluğa devam gerekçesi veriyorsunuz. Gizli tanıklardan birisi bulunamıyor. Tutukluluğa devam gerekçesinde gizli tanığın bulunmaması gerekçe yapmışsınız. Bir tezgahlanmış sanık var kim olduğunu biz bilmiyoruz ama devlet de bu tanığı bulamıyor. Bulamıyorsa bunun suçu müvekkillerimiz mi?​”

"DURUŞMA PERİYOTLARI DÜZENLENMELİ"

HDP eski Milletvekili Nazmi Gür, duruşma periyotlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek "Diğer ağır ceza mahkemeleri hangi periyotları uyguluyorsa sizin de bunu uygulamanız gerekiyor. Biz bu şekilde savunmalarımıza hazırlanamıyoruz ve diğer davalarımıza hazırlanamıyoruz. Bu periyotlardan zarar görüyoruz. Tarafımıza gönderdiğiniz tutanakları dahi incelemeye zaman bulamadık ve dilekçelerimizi yazamadık. İnatla hukuk yürümez, dosya yürümez. Evrensel hukuk ilkeleri doğrultusunda kendi içinde de barışçıl bir şekilde duruşma periyotlarının yeniden düzenlenmesini istiyoruz” diye belirtti. 

İLLİYET BAĞI

İlliyet bağı meselesinin çözülmesi gerektiğini kaydeden Gür, “AİHM Demirtaş kararını reddediyorsunuz ama bunun siyasi sonuçları çok ağır olacak. İhlal sürecinde göreceksiniz sonuçlarını. Türkiye Avrupa Konseyi’nden atılma aşamasında. Krizin ötesinde bir süreç yaşanacağını göreceksiniz. AİHM kararına uymanız ve bizi tahliye etmeniz gerekiyor” şeklinde konuştu.

"PYD MAİLİ HALA TUTUK DEVAM GEREKÇESİ"

Avukat Kenan Maçoğlu da müştekilerin mahkemeyle bir alakası olmadığını vurgulayarak, "Bugün 5 müşteki salona gelmişti. Kendileri de ifade ettiler. Bu iddianameyi niye iade etmeniz konusunda sıklıkla dile getirdik. 2014 yılında soruşturma başlatıldığında hiçbirinin ifadesine başvurulmamış. Olayların meydana geldiği illerden bilgi mahiyetinde dosyalar istenmiş. Savcı Ahmet Altun tarafından bunlar hakkında soruşturma işlemi yürütülmemiştir. Ancak buna rağmen arkadaşlarımız tutuklanmış ve siz de hala tutukluluğun devamı kararı veriyorsunuz. Tutuk devam kararlarında MYK üyeleriyle ilgili beyanlarınız hemen hemen aynı. Şiddetli suç kapsamında gizli tanıkların beyanlarını esas alıyorsunuz. PYD’den gelen mail apaçık ortadayken bunu suç delili sayıyor ve tutuk devam gerekçesi yapıyorsunuz” dedi.

Maçoğlu, rahatsızlığı ileri boyuta varan Aysel Tuğluk olmak ile hasta tutuklular başta olmak üzere yargılananların tümünün tahliye edilmesi talebinde bulundu.

"ALEYHİMİZE DELİL ÜRETİYORSUNUZ"

Ardından söz alan HPD eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz, delil olarak dosyaya konulan PYD mailine dikkat çekti. Bu mailin Suriye’de resmi bir siyasi parti olan PYD’den gelen bir duyarlılık çağrısı olduğunu vurgulayan Yorulmaz, “Bu mail talimat içermediği gibi şiddete teşvik etmek yerine şiddeti önlemeye yöneliktir. En önemlisi bu mail gelen bir mail. HDP size bir mail atsa siz HDP’li mi olacaksınız? Siz bugünkü hukuki zeminiyle 6 yıl önceki olayları yargılamaya çalışıyorsunuz. Katıldığım hiçbir MYK toplantısında MYK üyeleri dışında kimse katılmadı, katılamaz. Kimin katıldığını sormayın aleyhimize delil üretmeye çalışıyorsunuz” diye konuştu.

Avukatların beyanları ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi. (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

Elif Akgül’den “19 Aralık’ta gazetecilik: Hakikate Dönüş” belgeseli

SONRAKİ HABER

Ekim gübresiz, tarla boş, çiftçi borçlu... Gıda krizi kapıda!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa