Türkiye İş Bankası işçileri: Ücretlerimiz asgari ücretin altında kaldı
Bir grup Türkiye İş Bankası işçisi Evrensel'e yazdı: Banka çalışanları olarak her hak kaybında, ücret erimesinde veya mobbinge uğradığımızda kendimizi yalnız hissediyoruz.
Fotoğraf: Delwin Steven Campbell/Flickr
Bir grup Türkiye İş Bankası işçisi
İstanbul
En sonda söyleyeceğimizi en başta söylemekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Banka çalışanlarının çok büyük bir kısmının ne bankaya ne de sendikaya karşı bir güveni söz konusudur. Biz bir aileyiz safsatası ve kandırmacası boş laftan öteye gitmemektedir. Neden görüşlerimizi bu şekilde açıklama ihtiyacı duyduğumuzu aşağıda bahsettiklerimiz sayesinde daha rahat anlatabileceğimizi umuyoruz.
Tüm çalışanlar için en temel amaçlardan bir tanesi geçinebilecek bir ücret ile insanca yaşamaktır. Ne yazık ki Türkiye’deki birçok çalışan gibi İş Bankası çalışanı binlerce kişi de bu temel insan hakkından uzak bir şekilde yaşamına devam etmektedir. Burada yazacaklarımız hem kendimize dair bir öz eleştiri hem de diğer taraf olan banka ve sendikaya dönük eleştirilerimizdir. (Diğer taraf deyince sendikanın işveren tarafında olması kimseyi şaşırtmasın.)
Bankanın üst yönetimi her açıklamasında, Türkiye’nin en büyük özel bankası olduğunu vurgulamaktadır. Evet rakamlar yalan söylemez. İş Bankası uzun yıllardır özel bankalar içerisinde en büyük banka olma unvanını korumaktadır (2021 yılı üçüncü çeyrek kârı 7 milyar TL’dir). Peki rakamlar yalan söylemiyorsa bir de gelin çalışanların durumuna bakalım. Çok çarpıcı durum şudur ki en son asgari ücrete yapılan artış ile İş Bankası çalışanlarının yarısından fazlasının ücreti, asgari ücretin altında kalmıştır. Çalışanların hakları gasbedilmekte, ücretleri sürekli enflasyon karşısında erimektedir. Birçok arkadaşımız ya ailesi ile birlikte ya da öğrenci evi misali 2-3 kişi ile aynı evde yaşamakta, kadro olmamasından dolayı yaşadığı şehrin dışında tercihler yaparak yükselmeyi seçen pek çok çalışanımız da ailesinden, çocuğundan, eşinden ayrı yaşayarak aldığı maaşla asgari düzeyde ihtiyaçlarına yetebilmeye çalışmaktadır. Yoksulluk sınırının 13 bin TL olduğu bir dönemde bizlerin aldığı ücretler çok komik kalmaktadır. Ağızlarını her açtıklarında bizlerin aile olduğundan bahsedenler çalışanlara üvey evlat muamelesi yapmaktadırlar. Artık yalanlara karnımız tok.
Her toplu iş sözleşmesi sürecinde olduğu gibi yine İş Bankası ile BASİSEN arasında yeni bir oyun dönemi başlamıştır. Arttık sarı sendika bile diyemeyeceğimiz, hem bankanın munzam sandığında olan hem de güya işçinin hakkını savunan, patrondan daha patron bir sendika ile karşı karşıyayız. Kimsenin itiraz edemediği, sesini çıkaramadığı, kendi delegesini, işyeri temsilcisini kendisi atayan bir sendikadan ve onun başındaki sendika ağası Metin Tiryakioğlu’ndan bahsediyoruz. Tek adamlığın sendikadaki karşılığı kim denirse o da Metin Tiryakioğlu’dur.
Banka çalışanları olarak her hak kaybında, ücret erimesinde veya mobbinge uğradığımızda kendimizi yalnız hissediyoruz. Bunun nedeni ise kendi içimizde birliğimizi ve örgütlenmeyi sağlayamamış olmamızdır. Bankayı ve sendikayı güçlü kılan banka çalışanlarının yani bizlerin örgütsüz olmasıdır. Banka emekçileri olarak bu cendereden çıkabiliriz. Yarın değil şimdi, yalnız değil hep beraber başarabiliriz.