Senin, benim ve Lenin’in hikayesi
Sen Ben Lenin: “Bir yoksulun ısınması için heykelinin yakılmasından mutluluk duyacak Lenin”i anlatan bir film.
Kaynak:Freepik
Zehra PEHLİVAN
Bilge Su YILDIRIM
İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü
Sen Ben Lenin, 26 Kasım 2021’de vizyona giren, Sovyetler’in dağılmasından sonra denize atılan Lenin heykellerinden birinin Düzce’nin Akçakoca kıyılarına vurmasını konu alan ve “Lenin heykeli kasabanın meydanına dikilmek istense ne olur?” sorusu etrafında gelişen bir yerli film. Binnur Akkaya, Barış Falay, Nur Sürer ve Necip Memilli gibi ünlü oyuncuların tamamen gönüllü olarak oynadığı bu filme gelin hep beraber yakından bakalım.
Sen Ben Lenin, hem kara mizah unsurlarını hem de polisiye bir anlatıyı harmanlayarak eleştirel bir Türkiye portresi çizmekte. Film, Başbakan’ın katılacağı açılıştan bir gün önce, heykelin kaybolması üzerine iki devlet görevlisinin heykel hakkında kasaba halkını sorgulamasıyla başlıyor. Kasabalıların sorgulandığı esnada biz “Acaba heykeli kim çaldı?” “Heykel şu an nerede?” “Heykel nasıl ortadan kayboldu?” gibi sorulara cevap ararken kasaba halkı ile devlet görevlileri arasında geçen diyaloglarda 12 Eylül darbesinden Cumartesi Anneleri’ne, faili meçhullerden işkencelere kadar pek çok trajedi üzerinden Türkiye gerçekliği gözler önüne seriliyor.
BRECHTYEN BİR ESER OLARAK SEN BEN LENİN
Tek bir mekânda geçen sorgu işlemi pek çok kez tavandan gelen birtakım ileri-geri yürüme sesleriyle bölünüyor. Seyircinin karakterle empati kurup dışardan bir göz olduğunu unutmaması adına Brechtyen bir sinema eseri ortaya koymak istediklerini söyleyen yönetmen Tufan Taştan, Marx’ın “… Bir heyula dolaşıyor, komünizm heyulası.” sözlerini hatırlatıyor ve seyirciye bu sesler sırasında aslında komünizmi anımsatmak istediklerini aktarıyor.
Yönetmen Taştan’ın filme dair altını çizdiği bir başka şey ise bütün oyuncu kadrosunun gönüllülerden oluşuyor olması. Kültür Bakanlığının filme bütçe vermeyişinin ardından büyük maddi olanaksızlıklarla boğuşan film aslında bir dayanışmanın ürünü. Dayanışmayı, kolektif emeği, başka bir dünya düşünü konu alan, replikte de geçtiği gibi “Bir yoksulun ısınması için heykelinin yakılmasından mutluluk duyacak Lenin”i anlatan bir filmin böylesine bir dayanışma sonucu ortaya çıkması da yüz gülümsetir cinsten. Birbirimize kenetlenirsek, bir araya gelirsek, dayanışmayı büyütürsek ortaya koyabileceklerimizin ufak bir yansıması belki de. Film, kapanışını Edip Cansever’in “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinin bestesi ile yapıyor.
“Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme ‘Ahmet abi’
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır.”
Bir yandan kasaba halkının düşünceleri, diğer yandan ise yapılan göndermeler ve imgeler, film bittikten sonra bile kafanızda soru işaretleri bırakacak cinsten. Özellikle “Ahmet abi” ve Lenin’in bağına çok şaşıracaksınız. Elbette son olarak, “Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir.”