29 Aralık 2021 19:23
/
Güncelleme: 30 Aralık 2021 00:23

FSM Yurdu: Yönetime rant kapısı öğrenciye “sus” baskısı

İbrahim KOÇ

YTÜ

Geçtiğimiz günlerde yaşadıkları koşulları eleştirdiklerinden dolayı iki öğrenci yurttan atılmıştı FSM Erkek Öğrenci Yurdu’nda. Yurt yönetimi gerekçe olarak ise arkadaşlarımızın yurdu provoke ettiklerini belirtmişti.

Yurttaki yemekhaneden çıkan yemeklerin özensizliğinden, porsiyonların her geçen gün küçülmesinden, yemek ve diğer market ürünlerine gelen zamlardan, küçücük odalarda dört kişi kalınmasından, hijyenden ve bunun gibi birçok sorundan muzdarip olan yurt öğrencileri, yaşadıkları mahrumiyeti ve mağduriyeti dile getirdiklerinde yurt yönetiminin yıldırma ve tehdit politikaları ile karşılaşıyorlar. Bu şu şekilde ilerliyor: İlk olarak yurt yönetimi tarafından doğrudan tehdit ediliyorlar. Bu tehditler, özellikle öne çıkan gençlere geliyor. Arkadaşlarına yemekhanede çağrı yapan ya da yemekhaneyi protesto eden bir öğrenci direkt olarak yurt yönetimi tarafından tehdit ediliyor. Öte yandan, yurt yönetiminin muhbirleri de göz önünde olmayan öğrencileri tespit ediyor. Öğrencilerin iddialarına göre, yurt yönetiminin Whatsapp gruplarında muhbirleri var. Bu ağ sayesinde yurt yönetimi, yönetime herhangi bir tepkisi olan öğrenciyi tespit edip tehdit ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir öğrencinin, bulunduğu bir Whatsapp grubunda yönetimi eleştirdiği mesajının yurttan atılması için gerekçe gösterilmesi, baskının ve bu muhbirlik ağının ne derecede olduğunu bizlere gösteriyor. Öğrencileri yurttan atmakla tehdit eden yurt yönetimi, eğer bütün bunlar işe yaramazsa da aileleri arayarak, öğrenciler üzerinde baskıyı aile üzerinden kurmayı deniyor.

TEHDİTLERİN ARKASINDA BÜYÜK BİR RANT DÜZENİ VAR

Peki, bütün bunları neden yapıyor FSM yurt yönetimi? Öğrencilerin çoğu yurt yönetiminin bir yönetim biçimi olarak baskı, zor ve tehdit yolunu denediğini ama bunun aslında bir yönetim tercihinden ziyade zorunluluk olduğunu dile getiriyor. Mesele yurt yemekhanesinde dönen rant ve o rantı korumak. Bu rantı nasıl sağladıklarını öğrencilere sorarak öğreniyoruz. Öğrencilere günlük, sabah ve akşam olmak üzere verilen harcama hakkının kullanımı sadece yemekler ile sınırlandırılmış. Yemekhane işletmecisinin kâr marjı en yüksek olan ürünleri olan yemekhane yemeklerinin dışında bir adet olmak şartıyla su ve içecek alınabiliyor sadece. Bu durumun eskiden böyle olmadığını belirten öğrenciler, “Yıllar içinde kâr marjı düşük olan ne varsa yasakladılar. En sonunda elimizde bir su kaldı yemeğin dışında” diyor. Bununla kalmıyor. Öğrenciler, ürünlerin her zaman tarihinin geçmiş olmasının tesadüf olmadığını söylediklerinde, bu malların piyasada ucuz olduklarından dolayı alındığını düşünmek için çok çaba sarf etmek gerekmiyor.

Odalarda su ısıtıcı bulundurmak yasak. Öğrenciler, çay ve kahve alabilmek için kantini kullanmak zorunda. Öğrenciler yemekhanenin kullandığı çeşme suyunun çamur aktığını söylerlerken çektikleri videoyu gösteriyorlar.

Bütün bu kurulan sistemin, öğrencilere yapılan tehditlerin ve yurttan atmaya kadar giden yolun arkasındaki dereden ciddi bir para akıyor. Bir öğrenci, piyasada bu kriz koşullarında 4000 tane günlük düzenli müşterisi olan ve ne verirlerse yiyen bir işletme yok diyor. Derenin akmasını sağlayabilmek, öğrencileri baskı ve tehditle dizginlemekten geçiyor haliyle.

Öğrencilerin hepsi yaşanılan durumdan şikayetçi. Ancak yurttan atılma sonucunda kalacak bir yerleri olmadığını, en kötü ev kirasının 2000 lira olduğunu dile getiriyorlar ve bunun haklı endişesini yaşıyorlar. Her ne kadar bu durum karşısında zorlansalar ve endişelerini dile getirseler de haklarını dile getirmeden ve birlikte hareket etmeden bu sorunu aşamayacaklarının da farkındalar.

Evrensel'i Takip Et