Deniz Poyraz Davası avukatı: Katilin rahat tavrı, arkasındaki güce güveninden geliyor
HDP İzmir il binasına gerçekleştirdiği silahlı saldırı ile Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer hakkındaki davanın ilk duruşmasında yaşananları, dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç ile konuştuk.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Eda AKTAŞ
İzmir
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasına 17 Haziran’da silahlı saldırı gerçekleştiren ve Deniz Poyraz’ı katleden katil Onur Gencer hakkında açılan davanın ilk duruşması dün İzmir Bayraklı Adliyesinde görülmeye başlandı. Duruşmada katil Gencer’in rahat tavrından dolayı tartışma ve arbedeler yaşanırken, müşteki avukatlar ise iddianamenin eksikliğine vurgu yaptı. Duruşmada yaşananları ve avukatların taleplerini dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç ile konuştuk.
İlk duruşmada soruşturma aşaması, iddianamenin ve iddianame kabul kararının hukuki olarak eksiklikleri konusunda mahkeme heyetinin dikkatini çekmek istediklerini söyleyen Ağaç, “Katil saldırganın, sanık sandalyesinde tek başına oturmasının temel sebebinin saldırının ve cinayetin arka planının aydınlatılması konusundaki siyasi iradenin eksikliğinden ve aynı zamanda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının ve ona bağlı kolluğun maddi gerçekliği tüm detayları ile ortaya çıkarılması konusundaki irade eksikliğinden kaynaklandığı gerçekliğinin altını kalın bir şekilde çizdik. Bu irade eksiliği delillerin gereken özen, titizlik ve hassasiyetle toplanmamasına ve delillerin karartılmasına neden oldu” dedi.
"YÜZEYSEL YAKLAŞIM YÜZÜNDEN DERİNLEŞMEDİ"
Soruşturmanın yüzeysel ve göstermelik yapıldığını belirten Ağaç, “Savcılığın elindeki yasal imkan ve olanaklar, saldırının arka planının ortaya çıkarılması için kullanılmadı. Aksine, maddi gerçekliğin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını maniple etmek üzere kullanılmıştır. Soruşturma sayısız taleplerimizle genişletilmiş ancak savcılığın ve kolluğun yüzeysel yaklaşımı nedeniyle derinleştirilememiştir. Yakalanan sanıkla sınırlı, yüzeysel ve göstermelik bir soruşturmadır” dedi.
"EMNİYET TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ HAREKET ETMEDİ"
“Saldırının mağdurunun HDP ve HDP’li olması nedeniyle savcılık adına delilleri toplayan, muhafaza eden, ifadeleri alan, delil analizleri yapan, delilleri yorumlayan, kendisine göre delilleri ayıklayan birim olan İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi tarafsız ve bağımsız hareket etmemiştir” diyen Ağaç, soruşturma dosyasındaki eksiklikler nedeniyle bu sonuca vardıklarını ifade etti. Ağaç duruşmada, savcılığın etkin bir soruşturma yürütmeden, tüm deliller toplanmadan, iddianame hazırlanması ve bu iddianamenin de mahkeme tarafından kabul edilmesinin hukuken kabul edilemez olduğunu dile getirdiklerini aktardı.
"KATİLİN RAHAT TAVRI TARTIŞMAYA NEDEN OLDU"
Ağaç, “Duruşmaya çok sayıda baro, kadın örgütleri, hukuk kurumları, siyasi partiler ve insan hakları örgütleri katılma talebinde bulunacaklarını belirtti. Ancak, duruşmanın ilk başladığı andan itibaren katil saldırganın, arkasındaki güce dayanarak gerçekleştirdiği rahat tavırlar ve özellikle Deniz Poyraz’ın aile yakınlarına gülümsemesi, dik dik bakması, yanındaki jandarma ile konuşması ortamın gerilmesine ve tartışma yaşanmasına neden oldu. Duruşmaya on dakikalık ara verildiği sırada saldırganın, önünden geçen aile yakınlarından birine küfür etmesi, küfür üzerine kendisine gösterilen tepkiler sırasında saldırgan katilin jandarmanın arasından sıyrılarak aile yakınına vurma girişimi nedeniyle duruşma salonundan çıkarıldı. Daha sonra da salona alınmayarak cezaevine gönderildi. Böyle olunca katılma talepleri mahkeme tarafından alınmamıştır. Bu işlem önümüzdeki duruşmaya bırakılmıştır. Önümüzdeki duruşma ayrıca saldırgan katilin sorgusu yapılacaktır” diyerek ilk duruşmada yaşananları aktardı.
"SALDIRI SİYASİ İKTİDARIN YAKLAŞIMINDAN BAĞIMSIZ ELE ALINAMAZ"
Soruşturmanın bu şekilde yürütülmesinin ya da bu saldırıların gerçekleşmesinin nedeninin siyasi iktidarın ve ortaklarının HDP’ye yaklaşımından bağımsız ele alınamayacağını belirten Ağaç, saldırının adım adım örüldüğünü ve göz göre göre yapıldığını söyledi. Ağaç HDP’nin hedef gösterilmesini şu örneklerle sıraladı;
- Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın ve ortaklarının özellikle toplumda kutuplaştırıcı, ötekileştirici, hedef gösteren, nefret söylemleri üzerine kurulmuş bir siyaset dilini uzun bir süredir sistematik olarak HDP’ye karşı kullanmaları,
- Kolluğun bağlı bulunduğu İçişleri Bakanının HDP’yi ve HDP’lileri hedef gösteren açıklamaları ve sosyal medya hesabı üzerinde “25.04.2021 tarihinde ‘HDPkk Hesap Vakti’ başlığı ile görsel sunum içeren bir videoyu paylaşması, hedef gösterme söylemlerinin sürekliliği,
- Bu ülkenin İçişleri Bakanının bugüne kadar bu kanlı saldırı konusunda hiçbir açıklama yapmadığı gibi olayı kınamamış olması,
- İzmir Valiliğinin siyasi iktidarın söylemlerine ve politikalarına bağlı ve paralel bir tutum sergilemesi,
- İzmir Valiliğinin HDP İzmir il binası önünde “evlat nöbeti” adı altında provokatif hedef gösteren bir etkinliğin yaklaşık iki yıl boyunca yapılmasına imkan ve olanaklar sunmak açısından güvenlik çadırı kurması, bu çadırının kaldırılması konusundaki talepleri yok sayması,
- İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı kolluk mensuplarının HDP önünde yapılan provokatif eylem ve etkinliklerin yapılmasına olanak sağlaması, saldırının neredeyse kolluğun gözetimi ve denetimi altında gerçekleştiği izlenimi veren önleme, engelleme ve zamanında müdahale ederek saldırının en az zarar ile sonlandırılmasını sağlama görevlerinin hiçbirini yerine getirilmemiş olması,
- Sanığın aylarca süren saldırı hazırlığı, iç ve dış keşif yapmak için sayısız kez il binasına gelip gitmesine rağmen saldırının öncesinden önlenememiş olması,
- HDP İzmir il binasının önünde hem Terörle Mücadele Şubesine bağlı ekiplerin istihbarat amaçlı 7/24 bulunması hem de “evlat nöbeti” nedeniyle kurulan çadırda bulunan güvenlik şubesine bağlı ekiplerin varlığına rağmen saldırının gerçekleşmiş olması,
- Saldırı sabahı her zaman olduğu gibi HDP İzmir il binası önünde hem Terörle Mücadele Şubesine bağlı ekiplerin hem de Güvenlik Şubeye bağlı ekiplerin olmasına rağmen sanığın kolluk mensuplarının önlerinden ve aralarından geçerek saldırıyı gerçekleştirmesi,
- Telsiz konuşmalarına göre kolluk mensupları, saldırının ilk dakikalarından itibaren mağdurun HDP’li olduğunu bilmesi,
- Kolluk mensuplarının sanığı durdurmak için aktif olarak hiç hareket etmemeleri, iş merkezinin kapısının önünde sanığın işini bitirerek çıkmasını beklemeleri,
- Olaya müdahale etmek üzere beklenen özel kuvvetlerin sanık teslim olduğu ana kadar olay yerine gelmemiş olma gerçekliği,
- Kolluğun sanığın çanta ile yukarı çıktığını bilmeleri nedeniyle olsa gerek, sanıkla ilk karşılaştıklarında kolluğun hemen “çanta nerede” diye sorması,
- Sanık aşağı indiğinde “ismin ne abiciğim” diyerek sanığı karşılamaları,
- Olay yeri incelemesinin özensiz yapılması nedeniyle delillerin bütünlüklü olarak toplanmaması,
- Telsiz konuşmalarına göre sanığın iş merkezi içinde olay sonrası katlar arasında dolaştığı bilinmesine rağmen iş merkezinde gerekli önlemler ve tedbirler alınarak delil toplama işleminin yapılmaması,
- Kolluğun ifade alım aşamasında sanığı soruları ile yönlendirme çabası, sanık ile bağlantılı olabilecek kişi ya da siyasi grupların ortaya çıkarılması konusunda soru sormaktan imtina etmesi,
- Deliller toplanmadan yakalama, gözaltına alma işleminden yaklaşık 20 saat gibi kısa bir sürede gözaltı süresinin sonlandırılması,
- Sanıkla ve saldırıyla irtibatlı olma ihtimali olan kişilerin şüpheli sıfatı yerine ifadelerinin “tanık” ya da “bilgi sahibi” sıfatıyla alınması,
- Soruşturmanın genişletilmesi taleplerimizin çoğunluğunun yerine getirilmemesi, yerine getirilen talepler doğrultusunda yapılan işlemlerin ise toplanma, değerlendirme ve ifadeleri alma şeklinin yüzeyselliği, gibi işlem başlıkları ve eksiklikler teker teker ayrıntılarıyla izah edilmeye çalışılmıştır.