Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
1 Ocak 2022 23:41

Kapitalizmin ‘krizden çıkamayış’ krizi!

Kapitalizmin ‘çıkamayış krizi’ sürüyor. Keza Türkiye ekonomisinin de. Piyasa ekonomisi üzerine kurulu ideoloji zayıflıyor.

Kapitalizmin ‘krizden çıkamayış’ krizi!

Ekonomik kriz nedeniyle kapısına kilit vurulan bir dükkanın vitrininde AKP’nin seçim kampanyasında kullandığı “Hayaldi gerçek oldu” sloganının yer aldığı bir reklamın nüshası görülüyor. | Fotoğraf: Emre Yılmaz / Evrensel

Bülent FALAKAOĞLU

2021’e ‘umutla’ girilmişti.

Pandeminin geride kalması… Pandeminin derinleştirdiği ekonomik sorunların hafiflemesi… Ve daha nicesi!

Oysa şimdi dünya yeni bir varyantı konuşuyor. Aşıların yarattığı bağışıklık duvarını aşabilecek bir varyant.

Yeniden kovid önlemleri kapsamında kapanma konuşuluyor. “Kovid-19” yeniden ekonominin gündeminde!

Virüsler bir türden öbürüne atlıyor tıpkı kapitalizmin bir krizden öbürüne savrulması gibi!

Kapitalizmin geleceği üzerine zirve üstüne zirve düzenleniyor.

Zirvelerde hedefler duyuruluyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri: 2030 yılında açlık ve mutlak yoksulluk ortadan kalkacak.

İklim Hedefi: 2030’a kadar karbondioksit salınımı azaltılacak.

Benzeri daha pek çok hedef. Olmuyor işte!

Sorunu çözmek yerine kapitalizmi yaşatacak araçlar devreye sokuldukça sorun daha da derinleşiyor.

Emeğin ürettiğine el koyma baskısı (emek sermaye çelişkisi) yoğunlaştıkça ‘artık nüfus’ (işsizlik) popülasyonu genişliyor.

Toplumsal eşitsizlikler giderilmek yerine, eşitsizliklerin üzeri borç/kredi mekanizmaları ile örtülüyor.

Piyasa mekanizmalarına dahil edilerek ‘borçlu ve tüketici’ kılınan eşitsizler bir süre sonra kendini tüketemez halde buluyor. Tüketici kısımlarını kaybediyorlar lakin ‘artık nüfus’ pozisyonlarını koruyorlar.

Pandemide, işsiz kalanların bir kısmı işe dönemedi, dünya çapında işsizler ordusuna 50 milyon kişi eklendi.

Emek sermaye çelişkisinin kârlar ve birikim süreci üzerindeki baskısı finansallaşmayı ve spekülasyonu beslemeye devam ediyor. Öyle bir beslendi ki, yeni bir krize gebe patlamaya hazır bir balon adeta! Borçlar dünya ekonomisinin üç katına vardı.

Çin’de 300 milyar dolar borcun altında ezilen inşaat devi Evergrand ayrı bir risk! Banka kredilerinin yüzde 27’sini almış inşaat sektörü dev bir borç balonu üzerinde ayakta durmaya çalışıyor.

Batışı sadece, gittikçe ekonomisi yavaşlayan Çin’i değil dünyayı da vurur!

Emek-sermaye çelişkisinin basıncının yarattığı ekonomik tablo bu!

Kapitalizmin doğal çevre üzerindeki basıncı ise… İklim krizini ve patolojik gelişmeleri-kovid 19’da görüldüğü gibi- besliyor.

TÜRKİYE KAPİTALİZMİNİN HALİ

Türkiye’de sosyal ve ekonomik eşitsizlikler yıkıcı hal aldı.

Pandemiden büyüme (Yıl sonu büyüme beklentisi yüzde 8) ile çıkılmasına rağmen gerçek işsiz sayısı 8 milyon. Mutlak yoksul sayısı 15 milyon.

Gerçek enflasyon yüzde 50.

Son bir yılda 2.1 milyon kişi daha borç batağına düşerken aynı dönemde milyoner sayısı on binlerce kişi artarak 300 bini buldu.

Yoksul zengin uçurumunun yanı sıra cinsiyet eşitsizliği de derinleşti.

Ağır ekonomik sonuçlar doğuran pandemi sürecinde kadınlar işini oransal olarak daha fazla kaybetti.

Kadına yönelik ev içi şiddet vakaları ve kadın cinayetleri arttı.

Önceden, ‘özel okul-devlet okulu’ ve bölgeler arasında olan eşitsizlik pandemide… “Bilgisayarı + interneti olan”, eğitime ulaşanlar ile bu imkanlardan mahrum olanlar şeklinde ‘dijital bölünme’ olarak yaşandı. Yoksul çocukları eğitimde geri kaldı.

Hükümet eşitsizliği çözmek yerine sermayenin çıkarlarını korumakla iştigal.

Faiz silahıyla süren sermayenin iç savaşıyla meşgul.

Tarafı düşük faiz isteyen sermayeden yana!

Etrafında kümelenmiş TL ile borçlanarak dönen sermayeden…

Faizler yüksek olduğunda kredi alamadığı için batmanın eşiğine gelenden…

Küçük ölçekli, emek yoğun ve ithal ara malı yoğunluğu daha az olan kesimlerden…

İhracatçılardan, inşaatçılardan, esnaf ve KOBİ’lerden yana.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu kesimin çıkarları adına faiz teorisi geliştiriyor. ‘Nas’ı savunur görünürken canhıraş bir şekilde bu sermaye grubunun çıkarlarını gözetiyor.

Dışarıdan kredi bulma olanağı da uluslararası entegrasyonu da güçlü olan, faizi değil düşük kuru önceleyen büyük sermaye kesimlerini de ihmal etmiyor. Onlara vaadi de ucuz emek. ‘Çinleştirme’ vurgusunda görüldüğü gibi!

‘Uçuyoruz’, ‘Tünelin ucundaki ışık göründü’, ‘6 aya sefa süreriz’ söylemleri bitmiyor. Türkiye ekonomisi 2013 yılından beri yaşadığı tıkanmayı aşamıyor.

Emek ve doğa sömürüsüne abandıkça abanıyor.

SONUÇ YERİNE

Bütün dünyada kapitalizm için işler iyi gitmiyor. ‘İklim krizi’ ve yoksullukla mücadele vaatlerine rağmen küresel çapta iş birliği olasılığı giderek zayıflıyor.

Başta gıda olmak üzere enflasyon artmaya, yoksulluk derinleşmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler bir yılda 120 milyon insanın yoksulluğa düştüğünü açıkladı.

Kapitalist büyük ekonomiler (ABD, Çin, İngiltere ve Almanya) yavaşlıyor.

İklim krizini önlemenin maliyetini karşılamak zorlaşıyor.

Uluslararası jeopolitik çatışmalar artıyor.

İşin özeti: Kapitalizmin ‘çıkamayış krizi’ sürüyor. Keza Türkiye ekonomisinin de.

Liberal demokrasi, piyasa ekonomisi üzerine kurulu ideoloji zayıflıyor. Yine de ‘Başka bir dünya olanaklı değildir’ şeklindeki ‘kapitalist gerçekçilik’ dayatılmaya devam ediyor.

Yeni bir yıla girerken her şey yeni bir anlatı ihtiyacına işaret ediyor.

Evrensel'i Takip Et