01 Ocak 2022 23:35
Son Güncellenme Tarihi: 02 Ocak 2022 08:52

2021, emek ve demokrasi güçlerine mücadele olanaklarının genişlediği bir 2022 sunuyor

"Yeni yıl daha iyi bir dünya mücadelesine yeni olanaklar sunarak geliyor. Olanakların ne kadarının gerçek olacağını ise tamamen bizlerin mücadelesi belirleyecek."

Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel

Paylaş

İhsan ÇARALAN

2021 başında, yeni yılla ilgili hedeflerini belirleyen dünyayı yöneten güçlerin sözcülerinin öne çıkardıkları slogan “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”tı! Ama her şey neredeyse “olmasın” denilen o “eskisi gibi olmaya” devam etti!

2021’in sonunda pandemi 2021’in başındaki kadar tehdit edici olmaya devam ediyor. Noel ve yeni yıl kutlamaları, “Davos 2022 Zirvesi” bile iptal edildi.

2021’in 2022’ye devrettiği diğer en önemli sorun ise “iklim sorunu” oldu. Son yılların giderek büyüyen sorunu olarak “göçmenlik”, “mültecilik” 2022’nin de en önemli sorunlarından olmaya devam edecek.

Elbette sadece bu kadar da değil. Son yıllarda; ABD ve Batı emperyalizmi ile Rusya ve Çin arasındaki çelişmelerin keskinleşmesi, bu çerçevede NATO’nun Rusya ve Çin’e karşı bir savaş gücü olarak yeniden organize edilmesi için atılan adımlar, dünyada barış mücadelesi için 2022’de de önemli olmaya devam edecek. Türkiye’nin de taraf olduğu ama Suriye, Libya, Kafkasya, Doğu Akdeniz’deki süren gerilimler ile Afganistan da 2022’nin kriz alanı olmaya devam edecek!

Ülkemizde, 2021 bundan böyle, pandeminin yanı sıra Manavgat’tan Milas’a kadar uzanan geniş coğrafyada yüz binlerce hektar ormanın yanıp kül olması ve Orta Karadeniz’de büyük can ve mal kaybına yol açan sel felaketiyle de anılacaktır.

Tek adam iktidarı pandemide olduğu gibi orman yangınları ve sel felaketi karşısında da kamunun imkanlarını seferber etmede tam bir yeteneksizlik göstermekle kalmadı, halkın acılarının istismar etmede de perva tanımadı.

Pandemiye karşı kendi aldıkları önlem kararlarına uymayan ama “maske-mesafe-temizlik” kurallarına uymadığı için yoksullara ceza yağdıran iktidar, patronların, işçileri hiçbir önlem almadan dip dibe çalıştırmasını görmezden gelirken, emekçilerin taleplerini dile getirmek için yaptıkları 5-10 kişilik basın açıklamalarını yasakladı. Buna karşın AKP’nin “lebaleb kongreleri” ve Cumhurbaşkanının otobüsten vatandaşın başına çay paketleri atan mitingleri de 2021’in unutulmazları arasına girdi.

2021’in ikinci yarısından itibaren 20 binin altına düşmeyen günlük vaka sayısı ve günlük 200 dolayındaki ölüme karşın iktidar dünyanın olağanüstü önlemler aldığı “omikron”la ilgili de hiçbir önlem almadı; almaya da niyetli görünmüyor.

Bu yüzden pandemi 2022’de de halk sağlığı için olduğu kadar ekonomide ve siyasette de sonuçları olacak önemli mücadele alanı olarak gündemde olmaya devam edecek.

Ülkenin üçüncü büyük partisi HDP’ye kapatma davası açılması da 2021’in 2022’ye devrettiği diğer bir önemli gelişme oldu.

Daha 2021’in ilk günlerinden başlayarak yılın sonuna kadar gündemden düşmeyen Boğaziçi öğrenci ve öğretim üyelerinin örnek direnişi, İstanbul Sözleşmesi’nden tek adamın imzası ile çıkılmasına karşı kadın güçlerinin yurt sathında yaptıkları protesto eylemleri hiç kuşkusuz ülkemizin mücadele tarihine 2021’de düşülen notlar oldu.

Bu gelişmeleri de dikkate alarak ülkemizde, 2021’in 2022’ye neleri devrettiğine kısaca bakalım:

1- Tek adam yönetiminin iç ve dış politikası çöküşte: Yerel seçimlerde büyük kentleri kaybetmesi, sonrasındaki kamuoyu araştırmaları ve öteki işaretlerin tek adam yönetiminin iktidarı kaybedebileceğini göstermesinden beri iktidar, bütün girişimlerinin merkezine “iktidarda kalmayı” koymuş bulunuyor.

İktidarın kaybetme korkusu, 2021 yılı içinde ortaya çıkan işaretlerle daha da büyüdü. Ülkeyi Terörle Mücadele Yasası ve fiili bir OHAL’le yöneten tek adam yönetimi, 2021’de pandemi önlemlerini de kullanarak kendisine karşı olduğunu düşündüğü her tür muhalefeti ezmeye çalışırken, siyasi rakipleri gibi, emek ve meslek örgütlerini terörle bağlantılı örgüler diye suçlayarak hedefe koydu.

İktidar, muhalif siyasi partilerin olağan siyasi faaliyetlerini “İktidara darbe yapmaya hazırlanma”ya varan suçlamalarla sindirmeye vardırırken elindeki devasa medya gücünü, valiliklerin yetkisini, emniyeti, yargıyı, sivil faşist-gerici güçleri kullanarak muhalefeti iktidar seçeneği olamayacak biçimde ezmek istemektedir.

Sermaye muhalefetine, HDP ile arasına mesafe koymayı dayatan iktidar, 2021’de baskılarını seçilmiş belediyle başkanları ile binlerce üye ve yöneticisi tutuklanan HDP’nin kapatılması için dava açılmasına kadar vardırdı.

Daha 2018’deki milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında oluşan Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı bölünmesi sonraki yıllarda daha da saflaştı; “seçim sathı mailine girilmesi”yle tabiri caizse kemikleşti!

Siyaset alanı, burjuva siyasetindeki Cumhur İttifakı-Millet İttifakı bölünmesi dışında kalan HDP, EMEP, Sol Parti, TKP gibi partilerin, “üçüncü seçenek” olarak ifade ettikleri; sendikaları, emek örgütlerini, aydınları, sanat ve kütür çevrelerini, halktan yana akademisyenleri, gençlik ve kadın hareketinin temsilcilerini… ülkenin bütün diri güçlerini kapsayan bir ittifakın oluşturulması için yaptığı girişimler 2021’in 2022’ye devrettiği önemli gelişmelerden birisi olacaktır.

İç politikada iktidarda kalma ötesinde bir kaygısı kalmayan tek adam yönetiminin, 2007’den sonra “Aktif dış politikaya geçiş”le birlikte Suriye, Irak, Libya, Doğu Akdeniz, Kafkasya gibi kriz bölgelerine askeri müdahalelerle ilerletilen ve bu bölgelerdeki ülkelerle düşmanlaşmayı da getiren “yeni Osmanlıcı, yayılmacı dış politika”nın açıkça tekrar edildiği 2021’de artık çıplak gözle görülür hale geldi.

Bu büyük “U dönüşü”, 2021’in sonlarında; Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Ermenistan, İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesi, Doğu Akdeniz’deki girişimlerinden vazgeçilmesi gibi somut girişimlerle gözler önüne serildi. ABD ve Batılı emperyalistlerle ilişkileri yenileme adımları doğrudan girişimlerle başarılı olmasa da Ortadoğu, Kafkasya ve Afganistan gibi bölgelerde Batı emperyalizminin stratejisiyle uyumlu girişimlerle yenilenmek istenmektedir.

2022’de tek adam yönetiminin, bu yönetim biçiminin temellerini tahkim ederek faşizmi inşa etme politikalarına karşı, bölgede halkların barış mücadelesiyle dayanışma görevi olağanüstü artmıştır. Özellikle de 2022’nin, seçim yılı olmasa da, seçimin hemen arifesi olması dikkate alındığında demokrasi güçlerinin 2022’deki görevleri olağanüstü artacaktır.

2- Tek adam yönetiminin ekonomi politikaları duvara çarptı: Pandemiyi bile “Krizin ve pandeminin yükünü işçi sınıfı ve halkın sırtına yıkmak” için kullanan iktidar; “rekabetçi kur”, “Çin modeli”, “Hayır bu Çin modeli de değil Türk modeli” denilen, karşı çıkıp eleştirenleri “mandacı” ve “mili güvenlik sorunu” diye suçlamakla yetinmeyip, uğruna “ekonomik kurutuluş savaşı” ilan eden, “Nas var!” diyerek tartışılmasını bile yasakladığı “Türk modeli”ni 2021’in bitmesine 10 gün kala çöpe atmak zorunda kaldı! Artık yeni “model”, “dolara endekslenmiş faiz modeli”ydi!

Bu “yeni”, ama gerçekte 1970’lerde kullanılan ve sonuçları felakete yol açtığı için vazgeçilen DÇM’lerin bugünkü versiyonu olan “Dövize endeksli faiz” üstünde yükselen “model”in sonuçlarını 2022’nin başlarından itibaren göreceğiz. Ancak sonuçta, pandemi ve ekonomik krizin yükünü işçi sınıfı ve halka yıkmak için pandemi yasaklarını ve TÜİK’in maniple edilmiş enflasyonunu kullanan iktidarın amacını değiştirmeyen, ama bazı ayyuka çıkan kötü sonuçlarını örtme amaçlı “yeni model”in emekçiler açısından eskisinden bile beter sonuçlara yol açabileceğini 2022’nin başlarından itibaren görmeye başlayacağımızı da şimdiden söyleyebiliriz.

EMEK MÜCADELESİ YENİ YILA GİRERKEN

2021 de, 2020 yılı gibi pandeminin emek mücadelesinin yasaklanmasının dayanağı olarak kullanıldığı bir yıl oldu.

Elbette ki, 2021’e kuşbakışı bakıldığında pek çok kentte işçilerin, kamu emekçilerinin işten çıkarmalara, patronların kazanılmış haklarını gasbetmesi gibi sorunlara karşı; ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, “ek zam” talebi, TİS’lere müdahale, sendikalaşma… için birer birer işyerlerinde mücadeleler sürdürdüğünü gördük. Ama yılın son çeyreğinde;

SES’in 1 günlük grevi, TTB’nin çağrısıyla yapılan hekimlerin Beyaz Yürüyüşü ve sonrasında hekimlerin ve sağlık emekçilerinin 1 günlük grevi, DİSK’in; “Geçinemiyoruz” sloganı ile “İnsanca yaşanacak bir asgari ücret” talebini de öne çıkardığı ve “adil bir vergi düzeni” talebiyle de birleştirilen kasım ayında kitlesel basın açıklamalarıyla başlayıp aralık ayı ortasında İstanbul’da mitingle sürdürülen eylemleri, KESK’in aralık ayında çeşitli basın açıklamalarıyla başlayıp Diyarbakır, İzmir, İstanbul, Ankara’da gerçekleştirdiği mitingleri, Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci ve öğretim üyelerinin yıl boyu süren özerk ve demokratik üniversite talepli direnişleri ve bu direnişe eklenen ekim ayından itibaren öğrencilerin “Geçinemiyoruz” talebi ile barınma (yurt) kredi-burs miktarlarının artırılması ve yurtlardaki koşulların iyileştirilmesi… eylemleri 2021’in 2022’ye devrettiği, 2022 boyunca da süreceği anlaşılan mücadeleler oldu.

Bu eylemler bir yandan emek mücadelesinin toparlanmaya başladığını ve “pandemi koşulları” baskısının aşıldığını göstermesi bakımından önemli olmuştur.

Ama elbette 2022’ye devreden sadece bu eylemlerin üstünden geliştiği talepler ve güçlenen mücadele eğilimi değildir.

Ülkemizin en önemli iş kollarından metalde 130 binden fazla işçiyi kapsayan sözleşme sürecinde Türk Metal’le MESS arasında “uyuşmazlık zaptı” tutulmuştur. Birleşik Metal-İş ve Öz Çelik-İş’in görüşmelerinin de “uyuşmazlıkla” sonuçlanması beklenmektedir. Metal işçileri şimdiden taleplerine sahip çıktıklarını gösteren eylemlere başlamış bulunuyor. Bu eylemlerin 2022’de genişleyerek sürmesi kaçınılmaz görünmektedir.Halen görüşmeleri süren petrokimya iş kolundaki TİS görüşmelerinin de grev yasağına karşın işçileri sahaya çekmesi sürpriz olmayacaktır.Geçtiğimiz yıl imzalan TİS’lerde alınan zamların 2021’in sonundaki yüksek zamlar karşısında büyük ölçüde eridiği ve önümüzdeki aylarda daha da eriyeceği tartışılamayacağına göre “Zamların geri alınması” ve “ek zam” talebinin yanı sıra asgari ücretin yıl içinde birkaç kez gözden geçirilmesi talebinin sahiplenileceği anlaşılmaktadır.2022’de zamların en çok ezdiği, en ağır koşullarda çalışan yüz binlerce sendikasız işçinin de ücretlerine zam yapılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi taleplerinin yanı sıra sendikalaşmak için daha bir şevkle mücadeleye girmeleri de beklenmeyen bir gelişme olmaz.

Kısacası yeni yıl daha iyi bir dünya mücadelesine yeni olanaklar sunarak geliyor. Olanakların ne kadarının gerçek olacağını ise tamamen bizlerin mücadelesi belirleyecek.

****

Dünden beri artık 2022’deyiz.

Tüm tanıdıklarımızla karşılıklı iyi dileklerde bulunduk. Yeni yılın herkese iyi şeyler getireceği konusunda umutlarımızı dillendirdik. Mesajlar yazdık, belki hediyeler bile alıp verdik. İmkanı olanlar kendi çaplarında kutlamalar da yaptı! Yeni yıldan umutluyuz.

Çünkü yeni yıldan iyi şeyler beklemek ve kutlamak için nedenlerimiz çok fazla. Ama, yeni yılın dileklerimize ve kutlamalarımıza karşılık vermesi için üstümüze düşeni yapmamız koşuluyla!

Yeni yılın daha iyi bir dünya için mücadele yılı olması dileği ile tüm okurlarımızın, tüm hak edenlerin YENİ YILI KUTLU OLSUN!

 

ÖNCEKİ HABER

AKP 'Öğretmenlik Meslek Kanunu' teklifini TBMM'ye sundu

SONRAKİ HABER

Dr. Ayşe Tekin Yılmaz: Çocuklar arasında Kovid-19 vakaları 3 kat arttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa